Adam Olmayan Vali Olmak Ya da Öze Dönüş

Adam olmakla ilgili bir kıssa anlatılır, “vali olmuşsun ancak adam olamamışsın” özdeyişiyle biten. Sistem toplumu tam da “adam olamayan vali” haline getirmek için çalışıyor.

Bu durum toplumun adeta genetiğine işlemiş. Çocuklara genel de şu soru sorulur:
Söyle bakalım büyüyünce ne olacaksın?
Doktor olacağım. Öğretmen olacağım. Mühendis olacağım. Futbolcu olacağım v.b gibi cevaplar genelde beğenilir. Çünkü o meslekler toplumda seçkin mesleklerdir, iyi para kazandıran mesleklerdir. Ayrıca o meslekleri kazanabilmek için çok çalışmak icap etmektedir. Demek ki bu çocuk zeki ve çalışkan bir çocuktur.
Ebeveynler bu konuda özellikle tembihte bile bulunur sana ne olacaksın diye sorduklarında şöyle de diye.
Oysa ebeveynin çocuklardan istemesi gereken şeyin birinci derecede iyi, bilgili, ahlaklı, namuslu, şeref ve haysiyet sahibi bir insan olmak olmalı değil mi? Kısacası çocuklardan istediğimiz 'adam olmak' olmalı değil mi? 'İyi bir insan' olsun da mesleğinin ne olması o kadarda önemli değil bilincinde olmamız gerekmiyor mu?
Eğitim sistemimiz iyi insan yetiştirmek üzere çalışmıyor maalesef. Böyle olunca da bencil, hazcı, materyalist bir topluma dönüşüyoruz. Çocuklarımız doktor oluyor, öğretmen oluyor, futbolcu oluyor, siyasetçi oluyor, vali oluyor ama adam olamıyor.
Okullarda çocuklarımız daha iyi okullar kazansın, daha iyi meslekler edinsin diye bir öğretime tabi tutuluyor. Daha iyi insan olsun, daha iyi evlat olsun, daha iyi eş olsun, daha iyi vatandaş olsun, daha iyi kul olsun diye bir eğitime tabi tutulmuyor.
Yani 'vali olsun da adam olup olmaması önemli değil' anlayışı ile bir eğitim veriliyor.
Örf, anane, geleneklerimiz ve dini değerlerimiz eğitim sistemine karşı uzun zamandır bir direnç içerisinde, ancak bu direnç yeni nesillerle kırılıyor.
Paradan, mevki ve makamdan daha önemli olan saygı, yardımlaşma, erdem ve dürüstlük gibi 'ahlaki değerler' yok olmakla karşı karşıya. Din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde, imam hatip okullarında dahi sağlıklı bir eğitim verilememesi 'görünüşte dindar ama gerçekte materyalist' tipleri çoğaltmakta.
Artık toplumda dürüstlük, erdem, cömertlik gibi ahlaki değerlere sahip insanlar 'anormal tipler' gibi algılanmaya başlandı.
En çok ihtiyacımız olan, öz kültürümüze, öz değerlerimize öz dinimize dönmektir. Buna birileri gericilik, irtica dese de. Çağdaş dünyanın bize dayattığı tüketim kültürü, bizi mutlu etmiyor edemez de zaten, bizi mutlu edecek şey insanı insan olduğu için sevmektir.
Mutluluğun formülü 'yaratılanı severim yaratandan ötürü'
Bu da 'Kur'an ve Sünnete' yeniden dönüş yani 'öze dönüş' ile mümkündür.
Vesselam.