ALÇAK

Akşamüstü haber sitelerine bakarken gözüme bir haber takıldı. Haber aynen şöyle 'Ankara belediye başkanı Melih Gökçek Avrupa Birliği'ni ve Amerika'yı uyardı' Haberin devamını okusam mı, okumasam mı derken, başka sitelere girdim ve sonra geri döndüğümde o haberi bir daha bulamadım.
Sonra düşündüm ve dedim ki, acaba Melih Gökçek Avrupa'yı ve Amerika'yı nasıl uyardı? Bence aynen şöyle olmuştur. Tabi Melih Gökçek çok kibar olduğu için Mutlaka söze 'Sayın' diye başlamıştır. Sonra şöyle devam etmiş olabilir.
----'Sayın Avrupa ve Amerika, sizi severiz sayarız, size sormadan bir tek iş yapmayız ama sizde ayıp ediyorsunuz artık. O kadar zaman sözünüzden çıkmadan birlikte çalıştık çabaladık, hiç mi hatırımız yok, bizi neden Aranıza almıyorsunuz? Hadi Türkiye'yi almıyorsunuz bari sadece Ankara'yı alın. Hadi hiç olmadı Kızılay, Gölbaşı ve Çankaya'yı alın. Hadi o da olmadı, bi girip çıkalım. Bak bizi Mısır Suriye gibi ülkelerle karıştırmayın, yoksa Twitterdan ağzıma geleni söylerim ona göre. ' belki hatta işaret parmağını bile sallayıp 'hımmmm' diyerek kaşlarını da çatmıştır.
Haber okudunuz mu bilmiyorum ama günün tamamını Sosyal medya da onu bunu tehdit etmekle, polemiklere girerek geçiren, bulduğu her mikrofona dudak uzatan bir adam, Asli görevi olan belediye başkanlığın nasıl yürütüyor? Gerçekten de şaşılacak şey.
Tabi Melih beyin asıl uyarılarının sebebi Mısır ve Darbe üzerineydi ama tabi bunu pekte ciddiye almayacaklarını herkesler de biliyor.
İşin şaka kısmı bir yana, Mısır'da yaşanan Darbe rezaleti yenilir yutulur cinsten değil. Bir ülke demokrasiye geçmek için mücadele ederken, zeka fakiri ucuz kişilikli şarlatanların çıkıp, piyonluk yaparak Darbe yapmaları ve bu darbeden siyasi rant sağlamayı umut eden bürokrat ve siyasileri anlamak mümkün değil. Hadi bunlar bir yana da El Ezher Üniversitesi Şeyhi diye bilinen El Şeytan'ın bile çıkıp Darbeyi meşrulaştırıp, neredeyse dini fetva verip, darbecileri Mücahit ilan etmesi de ayrı bir kepazelik. Ramazanın ilk günü, Kendi devletleri ve parasını vergi vermek suretiyle kendileri ödedikleri silahları ve kendi halkı olan askerleri tarafından katledilen 50 küsur insanın kanları için de bir şeyler söyler mi?
Tabi bu manzaralar bize pek de yabancı değil. 2 darbe ve birkaç kez de muhtıra görmüş bir devlette yaşadığımızı unutmamak gerek. Seçimlerin aksatılmadığı bir ülkede darbe yapmak en hafif tabirle 'alçaklıktır'
Alçak demişken, bizim ülkemizde alçak nüfusu pekte alçakta kalmayacak kadar çoktur.
Emir almadan asla hiçbir işleyişi yürütmeyen silahlı askeri sistemlerin müdahale ettikleri düzenlerde kaos savaş ve kandan başka bir şey olmaz. Her türlü darbenin ve darbeden medet uman zavallıların asla gün yüzü göremedikleri, gerçek demokrasilerin yaşandığı zamanlarda buluşmak üzer. Vesselam…