ALLAH’N GAZABINI ÜZERİMİZE ÇEKTİK Mİ?

Aslında başlıktaki sorunun bir benzerini, depremde ülkemize gelen Hollanda’lı kurtarma ekibinde bulunan biri sormuştu.



Allah ile bir aktimiz var. ' La İlahe, İllallah' diyerek ağır ve ciddi bir söz verdik, sözleşme imzaladık. Allah'ım senden başka ilah yok, Rabbimiz sensin, Efendimiz sensin, sadece sana itaat edeceğiz, sadece sana kulluk edeceğiz, sadece senin emir ve yasaklarına riayet edeceğiz, sadece sana boyun eğeceğiz, gönderdiğin Kur'an'ı ve resulünü kendimize rehber edineceğiz, başkalarına itaat etmeyeceğiz, sadece seni dinleyeceğiz, sadece seni seveceğiz, sadece senden korkacağız, sadece senden çekineceğiz, hiçbir şeyi sana tercih etmeyeceğiz, Senden başkasını anmayacağız, zikir sana mahsustur, hayatımızın her alanında senin hoşnutluğunu dikkate alarak yaşayacağız, yasa belirleyici kanun koyucu sensin, aramızdaki sorunları senin ve resulünün hakemliği ile çözeceğiz, helal haram, kötü iyi, güzel çirkin, doğru ve yanlışı sen belirlersin, velimiz, hamimiz sensin dedik. Acaba biz bu anlaşmamızı bozduk mu ki O çok merhametli Rabbimiz bize darılmış olsun. Olabilir mi? Bakalım.

Allah bize oku dedi. İman ettiğimiz, çok değer verip abdestsiz dokunmadığımız, hayat rehberimiz olan Kur'an'ı anlayarak okumasını terk ettik. Tüm Kur'an kurslarında ve camilerde, hatta imam hatip okullarında anlaşılmadan okuttuk, manayı boş verdik. Kainat kitabını ise tamamen terk ettik. Fen matematik fizik başarımız malumdur. Biz okumada dünya sıralamasında 86. sıradayız. 2022 verilerine göre dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında sadece 3 üniversitemiz var.

Sadece Allah'a boyun eğecektik. Ama Allah'tan başka her şeye boyun eğdik. Nefsimize, paraya, dünyaya, modaya, geleneklere, sistemlere, partilere, müstekbirlere kulluk yaptık.

Kur'an'ı rehber edinecektik. Edinmedik. İman ettiğimizi söyledik, orda bıraktık. Terk ettik, kale almadık, umursamadık, öncelemedik, yaşantımızdan kaldırıp duvara astık. O'nu dikkate alarak yaşamadık. Hiçbir emir ve yasağına riayet etmedik. 2022 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke arasında 96. sırada yer almıştır. Kumar, içki, fuhuş, cinayet oranlarında da durumumuz çok kötüdür.

Başkalarına adaletli olacaktık. Ama adil olmadık. Hiçbir şeyi yerli yerine koymadık, gelsin de nerden gelirse gelsin dedik. Haksızlık, zülüm adaletsizlik karşısında sustuk. Bizden ise haklı, değilse haksızdır dedik.

İyiliği emir, kötülüğü men edecektik. Etmedik. İyiliği yaymak için hiç çalışmadık, kendimizi, nefsimizi bile düzeltmedik. Çirkinliği, kötülüğü, hayasızlığı, arsızlığı hoşgörü ile gençtir, modadır diyerek benimsedik. Adaletsizliğe, yolsuzluğa, liyakatsizliğe, kirliliğe, içki sigara, kumar esrar eroin kullanana engel olmadık, rıza gösterdik, özgürlük var dedik.

Yalan konuşmayacaktık. Nerdeyse doğru konuşmuyoruz. İnsanı diğer varlıklardan ayıran sözü değil miydi? Hiç konuşmama yalan konuşmaktan, kişiyi aldatmaktan daha iyidir. Allah konuşmayı yalan söyleyelim diye mi bize öğretti.

Güvenilir bir kişiliğimiz olacaktı. Ama yok. Dünyaya insanlığa güven veremedik. İslam'ın itibarını kişiliğimizde kirlettik, bizi tanıyan bizden de İslam'dan da kaçar oldu. Kur'an ahlakını pratiğe çirkin olarak yansıttık.

Emanete riayet edecektik. Nerdee.. Aldığımız görevleri yerine getirmedik, işimizi düzgün yapmadık, adam kayırdık, borçlarımızı ödemedik, inancımıza sahip çıkmadık, ihanet ettik. Zaman gibi değerli bir emaneti boş boş kullandık, dedikodu ettik, oyunlara daldık, tembellik ettik.

Örnek insan olacaktık. Şu sıralar namaz kılan mı iyidir, yoksa kılmayan mı, hangisine velayetimizi verelim diye tartışmaya mahal verecek kadar İslami değerlerden uzaklaştık. Dünya'ya aşırı tutkumuz yüzünden, İslam'ın itibarını çöp ettik. Duruşumuzla İman etmeyeni, iman edene tercih ettirdik.

Sadece Allah'a yakaracaktık. Allah ile birlikte, türbe, şeyh, kutup, ğavs diye uydurduğumuz nesneleri yardıma çağırdık, büyük günahlara, şirke bulaştık. Allah ile aramıza bizi kayırsın diye aracılar koyduk. Allah'ın bütün kusurlardan münezzeh olduğunu unuttuk.

Rızık veren Allah'tır diye iman ettik. Ama Allah'a güvenmedik, Allah'tan başka herkesten rızık dilendik. İşe girelim diye nerdeyse her ay parti değiştirir olduk. Bir torpil yapalım diye tanıdık herkesin kapısını çaldık, yetkililerin gözüne girmek için peşlerinden ayrılmadık, onlara hata yaptırdık, sonra da her hatalarına alkış tuttuk, Allah'tan çok onları sevdik, malımızla canımızla peşlerine düştük.

Hamd (övgü) alemlerin Rabbine mahsustur dedik. Kendimizi, soyumuzu, rengimizi, partimizi, başkanımızı, liderimizi, din büyüklerini övüp, övüp durduk.

Yasa belirleyici sensin dedik. Ama Allah'ın yasalarını rafa kaldırdık, kendi yasalarımızı biz belirledik. Bunun için yasa belirleyicileri kendi elimizle seçecek bir din belirledik, ona uyduk, sandıklara koştuk, egemenlik bizimdir kimseye vermeyiz dedik.

Helal haram belirleme yetkisi Allah'tadır dedik. Ama helal haram konusunda devlete, geleneklere, sistemlere, tağutlara, müşriklere uyduk. Onların helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kabul ettik. Allah'ım senin yasaların demode olmuş, biz mirası eşit dağıtırız, doğru budur, hak budur diyerek bir de Allah' din öğrettik.

Aramızdaki sorunları Kur'an ve sünnete göre çözecektik. Ama kendi beşeri yasalarımızı önceledik, mahkeme salonlarına koştuk, hak ve adaleti burada aradık, Allah'ı dikkate almadık, unuttuk.

Sanatın, ilmin, dinin sahtelerini tercih ettik, benimsedik. Oyun ve eğlencelere daldık. Piyango, loto, toto, ganyan, iddia, kazı kazan gibi ne kadar şans kumarı varsa hepsine daldık. Faiz ise hayatımızı sarmaladı, yardımlaşma bitti, tefecilik normal hale geldi.

Bu yaptıklarımıza göre anlaşmamızı, sözleşmemizi tek taraflı olarak bozduk. Allah sözünden asla dönmez. Ama biz döndük. Anlaşmaya riayet etmedik. Hiç sözleşme yapmamak, Sözleşme yapıp riayet etmemekten iyi değil mi? Rabbimizin bize gazaplanıp gazaplanmadığını bilmem ama, iman ettik diyenler olarak çok hata yaptık çok.

Allah Çok merhametlidir. Hemen, acilen durumumuzu düzeltelim, anlaşmamıza dönelim, Kur'an'ın rehberliğinde bir hayata dönüp özür dileyerek Rabbimize yönelelim. O'nun affına sığınalım. Yoksa kendimize yazık etmiş, akıbetimizi hüsrana uğratmış, Allah'ın cennet nimetlerinden mahrum kalmış, yerilmiş olarak acı bir azaba uğramış oluruz. Allah'ın merhametinden mahrum olmamak için hemen şimdi Allah'a koşalım, Rahman ismi celiline sığınalım.