Arsemia, Nemrut Dağı güzergahı üzerinde bulunur ve Kommagene Krallığı'nın yazlık başkenti olarak önemli bir rol oynamış olabilir. Bu antik yerleşim, Helenistik, Roma ve Ortaçağ dönemlerinde kullanılmış ve Kommagene kralları tarafından doğu ve batı kültürlerinin bir sentezi olarak görülmüştür.
Arsemia ören yerinin yerleşim alanı, Kahta çayının kıyısında ve eski Kahta kalesinin karşısında bulunur. Bu antik kent, uygarlığın yönetim merkezi olarak hizmet verdiği dönemlerde, Kommagene Krallığı'nın önemli bir şehri olarak kabul edilmiştir.
Arsemia'da yapılan arkeolojik araştırmalar, ilk olarak 1953 yılında Alman Arkeolog F. Karl Dörner ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Bu çalışmalarda, Kommagene Kralı Antiokhos'a ait anıtın bir parçası yüzeyde bulunmuş ve bu anıtın tamamını ortaya çıkarmak için kazılar başlatılmıştır. Ayrıca, kazılar sırasında 158 metre derinliğinde bir tünel keşfedilmiştir. Arkeologlar, bu alanda Antiokhos'un heykel başı ve diğer arkeolojik eserler bulmuşlardır. Ancak Antiokhos'a ait heykel başı kaybolmuş ve yurtdışına kaçırılmıştır.
Arsemia'daki buluntular arasında tören yolu üzerinde tanrı ve kral kabartmaları, Grekçe kitabeler, rölyef kabartmalar ve Mithridathes Kallinikos'un mezarı gibi önemli eserler bulunmaktadır. Bu eserler, Antiochos I, Heracles, Mithridates Kallinikos ve Pers kültürüne ait sahneleri içerir. Arsemia aynı zamanda Anadolu'nun en uzun Grekçe yazıtına ev sahipliği yapar. Yazıt, kentin kuruluşundan Kommagene Krallığı'nın kanunlarına, krallık soyundan dinsel yapılarına kadar birçok konuyu içeren önemli bir tarihi belgedir.
Arsemia, Kommagene Krallığı'nın mirası olarak günümüze ulaşan önemli bir antik kenttir. Bu ören yerinin keşifleri, tarih ve arkeoloji meraklıları için büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor.