96,000 nüfusuyla önemli bir merkez konumundadır. Fırat Nehri'nin doğu kıyısında yer alırken, son yıllarda her iki kıyısında da izlerini görmek mümkündür. Deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte kurulu olan bu ilçe, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle büyüleyici bir destinasyon sunar.

Birecik, Şanlıurfa şehir merkezine 83 kilometre uzaklığıyla ve Gaziantep'e 63 kilometrelik bir mesafeyle konumlanmıştır. Evler, Fırat Nehri'nin kıyısında dar bir düzlükte yer alırken, arkalarında yükselen Yeşildağ adı verilen dik bir yamaç bulunur. Bu yamaç üzerinde tarihi bir kale de göze çarpar. Fırat Nehri, Birecik'in bulunduğu noktadan itibaren nehir taşımacılığına elverişli hale gelir, bu nedenle Birecik tarih boyunca kara ve nehir ulaşımının kesişim noktası olmuştur.

Birecik'in tarihi oldukça eski dönemlere uzanır. İlk yerleşimin Neolitik (Yeni Taş/ Cilalı Taş) Çağı'na kadar gittiği arkeolojik bulgularla ortaya konmuştur. Bu dönemlerde Birecik ve çevresi, Asurlular, Romalılar, Ermeniler, Araplar ve Türkmenler gibi birçok medeniyetin etkisi altına girmiştir.

Birecik'in aynı zamanda dil açısından da özel bir yeri vardır. İlçede konuşulan Türkçe, tarihçi İlber Ortaylı tarafından "saf Oğuz Türkçesi" olarak tanımlanmıştır. Birecik ağzının özellikleri, dilbilgisel farklılıklarla doludur, örneğin şimdiki zaman eki "-yor" yerine "-y" eki kullanılır.

Tarihi kaynaklarda "el-Bîre" olarak bahsedilen Birecik, Arapça'da "kale" veya "hissar" anlamına gelir. Antik dönemde "Makedonopolis" olarak anılan bu şehir, Fırat Nehri kıyısında yer alması nedeniyle çok eski bir yerleşim yeridir. Hititler döneminde iskan edilmeye başlandığı düşünülen Birecik, M.Ö. 9. yüzyılda Asurlular'ın egemenliğine girmiştir. Daha sonra Persler, Makedonlar ve Seleukoslar bu bölgeyi yönetmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde ise kesin olarak Roma topraklarına katılmıştır.

Birecik, tarih boyunca birçok medeniyetin el değiştirdiği bir yer olmuştur. Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Memlükler ve Osmanlılar bu topraklarda iz bırakmıştır. Bu zengin tarihi miras, ilçenin kültürel çeşitliliğini ve tarihine olan bağlılığını gösterir.

I. Dünya Savaşı sonrasında Birecik, kısa bir süre için İngiliz ve Fransız işgali altında kalmıştır. Ancak Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye'nin önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir. 1956 yılında inşa edilen Birecik Köprüsü, şehrin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.

Birecik, doğal güzellikleriyle de ünlüdür. Özellikle kelaynak kuşlarının yaşadığı bir bölge olarak tanınır. Fırat Nehri'nin manzarası, doğa tutkunları için cazip bir çekim noktasıdır. Ayrıca, Türkiye'nin ikinci uzun ırmak köprüsü olan Birecik Köprüsü, şehre ulaşımı kolaylaştırarak ekonomik büyümeye katkıda bulunmuştur.

Birecik, tarihi mirası, doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliğiyle Güneydoğu Anadolu'nun gözde ilçelerinden biridir. Bu ilçe, ziyaretçilere hem tarih hem de doğanın eşsiz güzelliklerini sunar.

Kaynak: HABER MERKEZİ