Bitlis´te bulunan piyade alayının ve tüm Bitlis halkının mücadelesine rağmen Bitlis işgal edilmişti. Rus askeri ve Ermeni çetecileri tarafından işgal edilen Bitlis, yaşlısıyla, genciyle, eli silah tutan tüm halkıyla mücadeleye katılmış ve kanlı bir süreç başlamıştı.
Bitlis bölgesini inatla savunan düşmana, 6 Ağustos 1916 günü yaptığı taarruzla Bitlis´in Nebat Dağı batı yamaçlarındaki düşman siperleri tamamen ele geçirilmiş, taarruz başarıyla ilerlemişti. Bu sürede Ruslardan 350 üzerinde asker esir alındı. Bütün birlikler Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasında kahramanca vuruşmuşlardır. Vatanın bütünlüğü elbette ki şehitlerimizin fedakârlığı ile eş değerdir. Bütün mukaddeslerimizin sembolleştiği tek değer ise al bayrağımızdır.
BİTLİS 3 MART 1916 YILINDA RUSLAR İŞGAL ETTİ
Rusların 3 Mart 1916'da Bitlis'i de işgal etmeleri üzerine Osmanlı Hükümeti, Çanakkale'deki başarılarıyla tanınan Mustafa Kemal'i Bitlis civarındaki 16'ncı Kolordu'nun Kumandanlığı'na atamıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Bitlis'e giderek komutayı eline almış ve çalışmalara başlamıştır.
BİTLİS 5 AY BOYUNCA İŞGAL ALTINDA KALDI
8 Ağustos 1916 akşamı, 5'inci Tümen, Bitlis'i tamamen ele geçirmişti. Böylece, güzel Bitlisimiz beş ay süren düşman işgalinden kurtulmuş, bay- rağına, ordusuna ve özgürlüğüne kavuşmuş oldu.
Osmanlı Devleti 1912 yılında başlayan Balkan Harbi'nden yenik çıkmıştı. Birçok toprak kaybının yanında çok sayıda asker ve malzeme kaybına uğramıştı. Balkan Harbi'nin yaraları sarılmadan Almanların oyunuyla I. Dünya Harbi'nin içine girilmiştir. Birçok cephede birden savaşmak zorunda kalan Osmanlı, çok canlara mal olmuş, çok acılar çekmiş olduğu bir Kafkas Cephesi yaşamıştır.
Savaşın ilânıyla beraber seferberlik emri Bitlis şehrinde halkın görebileceği yerlere sabah erkenden asılmıştır. Seferberlik yazısını okuyan halk, Bitlis askerlik şubesine giderek askere yazılmıştır. Bu kafileyi takiben Bitlis şehrinden birçok kafile Kafkas Cephesi'ne yollanıştır. 40.000 kişilik 10 uncu Kolordunun bir kısmını teşkil eden Bitlis uşaklarının ekseriyeti şehitlik mertebesine yükselmiştir. Bu şehitler, Sarıkamış Harekâtı sırasında Allah-u Ekber Dağlarında donarak, hayatlarının baharında göçmüşlerdir.
Rus Çarı Deli Petro'nun vasiyeti gereği yıllardan beri sıcak denizlere ulaşma hayalleri içinde yaşayan Çarlık Rusya orduları harekete geçmiş, Ermeni asıllı General Yudenich'in Başkomutanlığındaki Kafkas Ordusuna Anadolu'nun doğusunun işgali emri verilmiştir. Bu emir üzerine Kafkas Ordusuna bağlı 4 üncü Kafkas Kolordusu Doğu Anadolu'ya girmiştir. Kısa bir süre içerisinde Doğu Anadolu'nun birçok şehrini işgal eden Rus birlikleriyle ona öncülük eden gözü dönmüş Ermeni çapulcuları Bitlis sınırlarına dayanmıştır.
1915 yılının Temmuz ayının bir Ramazan gecesinde, Ruslar'ın Bitlis'i işgal etmek için Başhan mevkiine geldiği haberi alınmıştır. Bu haberi alan bütün Bitlis halkı, çocuklarının ellerinden tutarak göç için yollara düşmüştür. Ancak Bitlis'teki askerlerimizin ve milis kuvvetlerin dirayetli savunması sonucunda Ruslar Bitlis'e giremeyerek geri çekilmiştir.
Ancak bu sevinç fazla sürmemiş, Şubat 1916 sonlarında Rus askeri ve Ermeni İntikam Tugayları tekrar Bitlis kapılarına dayanmıştır.
Bitlis'i savunan kuvvetlerin toplamı 1400-2000 kişi arasındaydı. Bu birliğin 600 kişilik kısmı milis kuvvetlerden teşekkül etmişti. Piyade Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki Askeri birliği, silah, cephane ve asker bakımından kendisinden çok fazla olan Rus ve Ermeni birlikleriyle savaşmak zorunda kalmıştır. Bütün direnmelere rağmen, 3 mart 1916 günü saat 05 de Bitlis işgal edilmiştir.
İşgalden sonra özellikle Rus birliklerinin içerisinde bulunan ve Ermenileri felakete sürükleyenlerden birisi olan Antranik'in kurmuş olduğu 'Ermeni İntikam Tugayları' şehir merkezine dağılarak, zamanında göç edememiş kimsesiz, yaşlı ve hastaları katletmeye başlamışlardır. Bu durumu Rus Generali Maslofski şöyle anlatmaktadır: Bitlis'in zaptından sonra 3 Mart öğle zamanı Antranik'in komutasındaki 1 inci Ermeni Taburu (İntikam Taburu) gece hücumundan evvel arkada bırakılmış olduğundan, boğaza girerken müsaade almadan şehre girmiş ve birçok Bitlis ailelerin toplanmış oldukları Hastaneye koşmuşlar ve intikam kastiyle öldürmeye teşebbüs etmişlerdir.'
Bu işgalle beraber Bitlis, ikinci büyük göç olayını yaşamıştır. Göç edemeyip şehirde kalanlar Ermeni kurbanı olurken, göç edenler ise çetin kış şartları altında açlık, sefalet ve çapulcuların kurbanı olmuştur. Göç eden halk, götüremediği 1000'den fazla çocuğunu köprü altlarında, kar kümelerinin yanında ölüme terk etmiştir. Bitlis Geçitleri'nin Rusların eline geçmesi Türk Genel Kurmayı'nı düşündürmeye yönelmiştir. bu geçitlerin düşman eline geçmesi; Diyarbakır, Adana, Halep, Bağdat yolunun düşmana açılması manasına geliyordu. Bitlis'in acil olarak geri alınmasına karar veren Türk Genel Kurmayı, Çanakkale savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermiş ve o tarihlerde Edirne'de istirahattte bulunan 2 inci Ordunun, öncelikle 2 inci Orduya bağlı 16 ıncı Kolordunun acilen Bitlis cephesine gönderilmesine karar vermiştir.
Birlik, Temmuz ayı sonlarında taarruz için tekrar Bitlis'e gelmiştir.
Bitlis'te 16 ncı Kolordunun 5 inci Piyade Tümeni bulunuyordu. Bu Tümen 13, 14 ve 15 inci Piyade Alaylarından oluşmaktaydı. Yine bu Tümenin yanında sayılarının 2000 - 3000 arasında olduğu tahmin edilen Şeyh Muhammed Diyauddin (Hazret), Mutki Aşiret Reisi Hacı Musa Bey ve diğer milis birlikler bulunmaktaydı. 1 Ağustos 1916 tarihinde Mustafa Kemal tarafından taarruz emri verilmiş, 8 Ağustos 1916 tarihinde Bitlis sabah 05'de istiklaline kavuşmuştur. 1
5 ay 5 gün düşman işgalinde kalan Bitlis, savaş sonrası harabeye dönmüştür. Savaşın ağır faturası halen günümüzde çekilmektedir. Savaşla beraber başlayan göç hareketleri, bütün hızıyla günümüzde de sürmektedir.
Bitlis'in kurtuluşu, ordumuzun makus talihinin yenildiği gündür. Bitlis, birinci dünya savaşıyla beraber Anadolu'da işgal edilen vilayetler içinde istiklaline kavuşan ilk şehirdir. Bu kurtuluş, milli mücadelenin ilk kıvılcımıdır.
10 Kasım 1916 tarihinde Bitlis'e gelen Mustafa Kemal, 21 Kasım 1916 tarihinde Bitlis'ten ayrılmıştır. Bu süre içerisinde Milis Komutanlarla görüşmüş, Hastane, Askeri Birlikler, bazı türbe ve camileri gezmiştir.
15 Kasım 1916 tarihinde Rahva Ovasında bulunan Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki askeri Birliğine bir tatbikat yaptırtmıştır. Bu tatbikatı izlemek için Başhan sırtlarına çıkmıştır. Bu sırtlardan Van Gölü'nü gördüğü vakit; 'Burası çok güzel yerler. Burada bir Şark Üniversitesinin kurulması gereklidir' ifadesinde bulunmuştur.
Bitlis şehrimiz tarihiyle, halkın kahramanlığı ile bilinir.
Bitlis'te hangi peygamber var?
Zülküf Peygamber'in kabri, Bitlis'in Zeydan Mahallesi'ndeki Mircatlık Mezarlığı'nda bulundu. 2014 yılında Araştırmacı-yazar ve Bitlis Meslek Yüksek Okulu (MYO) Öğretim Görevlisi Törehan Serdar'ın çalışmaları ile ortaya çıkaralan mezarın, 3 bin yıl önce yaşayan Zülküf Peygamber'e ait olduğu anlaşıldı.