1. Doğum: Bitlis'te hamilelik, "ayli kadın" olarak adlandırılır ve hamileliğin ilk dönemleri genellikle aile fertlerinden gizlenir. Hamile kadın, ağır işlerden uzak tutularak korunur ve fiziki değişikliklerine göre çocuğun cinsiyeti hakkında tahminler yapılır. Hamilelik döneminde aşerme durumu "yiriklemek" olarak adlandırılır ve gönlün çektiği şeylerin yenilmesi sakıncalı olarak düşünülür.
2. Doğum Süreci: Kırsal kesimde doğumlar genellikle yerel ebelerin yardımıyla gerçekleştirilirken, şehir merkezlerinde sağlık ocakları veya hastanelerde doktor kontrolünde yapılır. Doğum esnasında kız annesi bulunur ve doğumdan sonra kız annesine haber verilir. Yeni doğum yapmış kadına "zestan" denilir ve bir hafta boyunca dinlenir. Bu dönemde beslenmesine özen gösterilir.
3. Çocuğun Adı ve Bakımı: Doğumdan sonra çocuk yıkanır, tuzlanır ve ezan okunur. Çocuğun adı genellikle dini şahsiyetlerin adlarından seçilir. Çocuğun ve annenin 40 gün boyunca korunması ve bakımına özen gösterilir. Bu süreçte çocuk evden çıkarılmaz ve çocuğun odasında yalnız bırakılmaz.
4. Kırkıncı Gün Kutlamaları: Kırkıncı gün, annenin kırk suyu dökerek çıktığı bir gün olarak kabul edilir.
Beşik Töreni:
Beşik töreni, bir ailenin yeni doğan çocuğunu karşılamak için düzenlenen geleneksel bir törendir. Bu törende çocuk için hazırlanan hediyeler, beşik ve yatak gibi eşyalar, kız tarafından akrabaların katılımıyla erkek tarafına götürülür. Törene katılanlar, hediyeleri gösterilir ve dualar eşliğinde çocuk beşiğe konur. Mevlit okutulur ve çeşitli hediyeler getirilir. Tören sırasında misafirlere çeşitli ikramlar sunulur ve öğlen yemeği yenir. Beşik töreninde ev sahipleri tarafından yapılan hazırlıklar genellikle ilk çocuk için büyük önem taşır.
Çocukluk Çağı:
Diş Hediği: Diş çıkarma, Bitlis'te bir törenle kutlanır ve buna "diş hediği" denir. İlk dişi çıkan çocuğa aile fertleri ve komşular tarafından hediye verilir. Törende, çocuk gözleri bağlı bir şekilde oturtulur ve başına beyaz bir bez gerilir. Üzerine hedik ve çerezler dökülerek çocuğun dişinin sağlıklı olacağına inanılır. Tepsideki araçlardan birini seçmesi istenen çocuğun, seçtiği eşya gelecekteki mesleğini sembolize eder. Tören, hedik ve çerezlerin yenilmesiyle devam eder.
Yürüme Çağı Töreni:
Yürüme çağına gelen çocuklar için özel bir tören düzenlenir. Eğer çocuk yürümeye başlayamıyorsa, çevresindeki komşular tarafından "Baş gelmiş, ayak ister." diyerek kalbur içerisinde dolaştırılır. Komşular, çocuğa yiyecek ve giyecek hediye ederler. Çocuk, bu törenle yürüme yeteneğine kavuşacağına inanılır
Sünnet:
Sünnet, hayatın önemli dönüm noktalarından biridir ve genellikle çocuğun yürümeye başladıktan sonra yapılır. Eskiden yaz aylarında Siirt ilinden gelen gezgin sünnetçiler tarafından gerçekleştirilirken günümüzde sünnet genellikle hastanelerde doktorlarca yapılmaktadır. Sünnet günü belirlendikten sonra çocuk için özel bir fistan dikilir, lokum alınır ve kirve seçilir. Sünnet sırasında çocuk ağlamaması için ağzına lokum konulabilir. Sünnet sonrasında çocuk yatağına alınır ve hane halkı ile misafirler bahşiş atarlar. Daha sonra yemekler yenilir, çalgı eşliğinde türküler söylenir ve oyunlar oynanır. Sünnet düğününe katılanlar hediyelerle gelirler ve sünnetçi sünnet sonrası birkaç kez eve gelerek pansuman yapar. Sünnette kirvelik önemli bir konudur ve kirve, çocuğun masraflarını karşılar. Aile ile kirve arasında sıkı dostluk bağları kurulur.
Evlenme:
Evlenme, bir erkek ve bir kadının yasal olarak bir araya gelerek aile kurmalarıdır. Evlilik, toplumun onayladığı bir ilişki türüdür ve sadece eşleri değil, toplumu da ilgilendirir. Evlenme, geleneksel olarak belirli adımlar ve törenlerle gerçekleştirilir. Bitlis'te, evlenme çağına gelen kız ve erkeklerin evlenme isteklerini açıkça ifade etmeleri kültürel olarak kabul edilmez. Bu istek, çeşitli davranışlarla aileye duyurulur. Evlenme isteği belirlendikten sonra evlenme aşamaları başlar. Bu aşamalarda geleneksel adetler ve töreler uygulanır ve evlenmenin her aşamasında zengin geleneksel öğeler yer alır. Evlilik, kızın ve erkeğin evlenme çağına gelmesiyle başlar ve çeşitli hazırlık ve adımlarla tamamlanır. Evlenme aşamaları, dini ve yerel özellikleri içerir ve her aşamada geleneksel adetlerin ve törelerin uygulanması önemlidir. Evlilik, toplum için önemli bir sosyal kurumdur ve evlenme işlemi toplumun onayını gerektirir. Bu nedenle, evlilik her iki tarafın da ailelerinin ve toplumunun desteğini almasıyla gerçekleşir.
I. Görücülük:
Bitlis'te genellikle görücü usulüyle evlilik yapılmaktadır. Evlenme çağına gelen gençlerin aileleri, kız aramak için harekete geçerler. Bu arayış genellikle düğünler ve hamamlar gibi yerlerde başlar. Eğer genç bir erkeğin belirli bir kızı beğenme ve isteme durumu varsa, aile önce o kız hakkında araştırma yapar. Beğenilen kızın ahlaki ve fiziksel özellikleri incelenir. Ardından, oğlanın annesi, ablası veya bir akrabasıyla birlikte kızın ailesine görücü olarak gidilir. Görücüler, kızın terbiyesine, davranışlarına, fiziksel görünümüne ve evin düzenine dikkat ederler. Görücü ziyareti olumlu geçerse ve aileler birbirini tanımıyorsa, kısa bir tanışma süreci yaşanır. Görücüler, kızı beğenmişlerse, oğlanın annesi durumu kocasına açar ve karar verirler. Ardından, kızı almaya karar verdiklerinde oğlana durumu bildirirler. Oğlandan olumlu bir cevap alındıktan sonra kız evine dünür gönderilir.
II. Dünürlük ve Şerbet İçimi:
Kızın görülmesinden sonra her iki taraf da birbirleri hakkında araştırma yapar. Ardından, uygun bir gün belirlenerek kızın evine gidilir. Oğlanın ailesi, kızın babası ve aile büyükleriyle görüşmeler yapar. Eğer her iki taraf da uygun bulunursa, çay içmeye gelmek üzere tekrar gelme sözü verilir. Daha sonra, kızın babasına Allah'ın adını anarak resmi olarak isteme töreni gerçekleştirilir. Oğlanın ailesi, yakın akrabaları ve bir imam eşliğinde kız evine giderler. Önce hal hatır sorulur ve ardından kızın istenmesi için resmi bir konuşma yapılır. Konuşmaların ardından kızın verilmesine karar verilir ve kızın ailesi bunu kabul eder. Daha sonra imam dua eder ve orada bulunanlar hayırlı olsun dileklerinde bulunurlar. Bu sürecin ardından, oğlanın ailesi kız evine getirdiği hediyelerle yapılan şerbet içimi töreniyle evlenecek gençler için söz kesilmiş olur. Bu aşamadan sonra, evlenecek gençlerin aileleri arasında bir akrabalık ilişkisi başlar, bu da "Kude" olarak adlandırılır.
III. Nişan:
Söz kesimi tamamlandıktan sonra nişan günü belirlenir. Nişan, düğün için takılan eşyalara denir. Nişandan önce gelin kız, çarşıya alışverişe götürülür ve kıyafetleri ile ihtiyaçları alınır. Genellikle kız evi, oğlan evinin getireceği nişana karışmaz, ancak bazı ailelerde kızın babası nişan takılarının içeriğine karışabilir. Nişan töreni genellikle pazartesi veya perşembe günleri öğleden sonra kız evinde yapılır. Tören, her iki tarafın kadınlarının katılımıyla gerçekleştirilir. Oğlan evinden gelen nişan hediyeleri ve takılar kız tarafı tarafından kabul edilir. Gelin adayı, nişan yüzüğü ve diğer takılarla donatılır. Nişan yüzüğü takılırken kızın annesi tarafından bahşiş verilir. Ardından, oğlan evinden getirilen diğer hediyeler ve eşyalar misafirlere gösterilir. Nişan töreni sonunda, kız evi misafirlere pasta ve çay ikramında bulunur. Ertesi gün, kızın aldığı nişan yüzüğü ve elbiseler damada gönderilir. Nişan süresi genellikle altı ay ile iki sene arasında değişir ve olumsuzlukları önlemek için kısa tutulur. Nişan ile düğün arasında Rama zan Bayramı veya Kurban Bayramı gibi önemli günlerde kız evine hediyeler gönderilmesi adettendir.
IV. Düğün (Toy) Hazırlığı:
Nişandan sonra düğün hazırlıkları başlar. Bitlis'te düğüne "toy" denir. Gelin kız çarşıya alışverişe götürülür ve istedikleri alınır. Bu alışveriş sırasında genellikle bir yıl yetecek giyim ve malzeme alınır. Düğünden yaklaşık bir hafta önce, gelin kız yakın akrabalarından birinin evinde misafir edilir ve burada saçları kınalanır. Sabah banyo yapılır ve hediyeler verilerek uğurlanır. Bu sürece "gelin kınalama" denir. Kız evinde çeyiz hazırlığı yapılır ve bu, kız evinin statüsünün bir göstergesi olarak kabul edilir. Çeyiz hazırlığı kızın doğumuyla başlar ve düğün tarihinden sonra da devam eder. Düğün tarihi belirlendikten sonra yatak hazırlanır ve kızın arkadaşlarıyla birlikte yıkama ve yorgan dikme günleri düzenlenir. Eksik veya verilmeyen çeyiz eşyaları, düğün sonrasında gönderilen hediyelerle tamamlanır.
Düğün Günleri ve Aşamaları:
I. Toyluk Düğünü: Düğün gününden üç gün önce, oğlan evinin "toyluk" adı verilen hediyeleri kız evine götürülür. Bu hediyeler genellikle gelin tarafının kullanacağı veya ihtiyaç duyacağı malzemeleri içerir. Sandık içinde toyluk eşyalar, dualar eşliğinde kız evine götürülür. Toyluk günü, öğlen ezanından önce kız evine ulaştırılmalıdır. Sandık, öğle ezanıyla açılır ve içindekiler misafirlere gösterilir. Sandık daha sonra gelinin çeyiziyle birlikte oğlan evine gönderilir. Toyluk günü ayrıca gelinin yüzünün alınması da gerçekleşir.
II. Gelin Hamamı: Gelin hamamı, toyluk töreninden bir gün sonra yapılır. Gelin ve genç kızlarla birlikte gelin kız hamama götürülür. Hamamda eğlenceler düzenlenir, yemek yenir ve gelin yıkanır. Hamam takımları, toyluk gününden getirilir. Hamam ziyafeti sonrasında baş yıkayıcı kadına bahşiş verilir.
III. Şerbet: Şerbet töreni, kına gecesi günüyle birlikte yapılır. Düğünden birkaç gün önce, mavi bezle örtülü bir torba şeker, kız evine hamal tarafından gönderilir. Kız evi, hamala bahşiş verir. Şerbet töreni, oğlan tarafının kız evine gelmesiyle gerçekleşir. Kadınlar ve erkekler ayrı odalarda toplanır. Şerbet dağıtımı, imamın dua okumasının ardından gerçekleşir.
IV. Düğün Yemeği: Düğün yemeklerine büyük önem verilir. Düğünden bir gün önce avluda veya bahçede ocaklar kurulur, yemekler hazırlanır. Genellikle pirinç pilavı, dolma, türlü, güveç yemekleri ve tatlılar servis edilir. Misafirlere sofra hazırlanır. Kız evinde ayrıca kına gecesi için özel bir yemek yapılır.
V. Kına Gecesi: Kına gecesi, gelin ve damadı birbirine sevgili yapmanın işareti olarak düğün gününden bir gün önce gerçekleşir. Kız ve oğlan evlerinde törenlerle kına yakılır. Kına türküleri eşliğinde gelin ve genç kızlar kınalarını yakarlar.
VI. Güvey Giydirilmesi ve Güvey Kınası: Düğün alınanına geçmeden önce güvey giydirilir. Her parça giysi, güveyin etrafında üç kez dolanır. İlahiler eşliğinde giydirme töreni gerçekleşir. Güveyin serçe parmaklarına kına yakılır ve kınası yakana bahşiş verilir. Mumlarla çevrili taşlar etrafında gelinin yanına getirilir ve güveyin kınası yakılır. Güveyin parmağına beyaz bir bezle bağlanır ve sağdıçlar kınayı yakana bahşiş verirler.
VII. Güvey Tıraşı: Güvey ve sağdıçları, oyundan sonra hazırlanmış tıraş masasına oturur. Berber tıraş için hazırlıklarını tamamlamıştır. Tıraş başlamadan önce sağdıçlar bahşiş atarlar. Tıraştan sonra, erkekler ve yakın akraba yaşlı kadınlar bahşişlerini atarlar. Türküler eşliğinde yapılan güvey tıraşında güveyin ayakkabısının çalınması adettendir. Sağdıçların görevi ayakkabı çaldırmamaktadır. Ayakkabı çalındığında, sağdıçlar güveyi yalnız bırakmamaya özen gösterirler. Güvey daha sonra oyun için kaldırılır ve akabinde misafirlerin yanına oturtulur. Çay servisi sık sık yapılır ve çaycı, güveye de çay getirir. Ayrıca, düğün boyunca misafirlere çay servisi devam eder.
VIII. Gelin Getirme (Gelin Ardı): Düğünün ikinci günü sabah, oğlan ve kız evlerinde toplanan misafirler eğlencelerle günü geçirirler. Öğleye doğru, eğer yol yakınsa yürüyerek veya arabalarla oğlan evinden kız evine gelin almaya gidilir. Güvey gelin almaya gitmez. Bu gün aynı zamanda gelinin çeyizi de alınır. Gelinin çeyizi sabah oğlan evinden gönderilen bir öncü eşliğinde hamallar tarafından alınarak oğlan evine getirilir. Çeyiz alınırken bir çocuk çeyiz sandığının üzerine oturtulur ve öncü çocuğa bahşiş verilir. Yol boyunca eğlenceler devam ederken, gelin evine yaklaşıldığında davul, zurna ve saz eşliğinde yerel oyunlar oynanır. Kız evi tarafından şerbet dağıtılır ve gelenlere bahşiş verilir. Gelin hazırlanırken, içeride bulunanlar gelin için dualar eder ve hazırlıklarını tamamlarlar. Gelin, beline bekaret kemeri bağlanarak evden çıkarılır. Yolda, gelinle birlikte ilerleyen alayın önü sık sık çeşitli engellerle kesilir ve bahşiş verilerek geçilir. Gelin, oğlan evine varınca damat tarafından karşılanır. Gelinin başına çeşitli simgeler dökülür ve evin içine girer. Damat, gelinin yüzünü açar ve sağdıçlarla birlikte evden ayrılır. Gelin evde kalarak, gelen davetlilerle sohbet eder ve hediyeler alır.
IX. Güveyin Odasına Girişi: Akşam yemeğinden sonra mevlit ve Kur’an okutulur, hoca dua eder ve güveyin sağdıçları ve arkadaşları güveyi sırtından yumruklayarak salavatlar eşliğinde odasına gönderirler. Bu, güveye evlilik zorluklarına ve darbelerine hazırlıklı olması gerektiği hatırlatılmış olur. İçeride gelin ve sağdıcı ayağa kalkar. Gelinle güvey hiç konuşmazlar. Güvey, serili bir seccade üzerinde iki rekât şükür namazı kılar, namaz bitiminde gelin seccadeye para atar. Damat, bu parayı alıp cebine koyar ve kadın sağdıcı güveye “gelini sana, seni de Allah’a emanet ediyorum. Hayırlı olsun murat edesiniz” diyerek her ikisinin ellerini birbirine verir ve odadan çıkar. Gelin ve güvey birbirlerinin ayağına basmaya çalışır. Evdeki hakimiyetin güveyde olması sağlanmaya çalışılır. Gelin, güveyin yüzündeki duvarı kaldırır ve adını sorar. Gelin, bundan sonra adını söyleyerek konuşmaya başlar. Daha sonra gelin ve güvey için hazırlanan sofrada birlikte yemek yerler. Odada çerez ve meyveler bolca bulunur, ve gelinle güvey sabaha kadar uyumaz, ışık sönmez ve kimseler yeni çifti rahatsız etmez.
X. Güvey Hamamı ve Sabahlık: Sabahleyin erkenden sağdıç, güveyi hamama götürmek üzere gelir ve hamama gidilir. Hamamcıya bahşiş verilir. Gelin, sabah kalkıp evdeki büyüklerinin ellerinden öper ve getirdiği hediyeleri dağıtır. Düğüne katılan erkek tarafının yakın akrabaları, sabahlık adı verilen toplantıda bulunur. Gelin misafirlere “Hoş geldiniz.” dedikten sonra kendisine ayrılan yerde oturur ve para atılır. Bu adet günümüzde kalkmıştır. Damat, düğünün üçüncü günü akşam yemeğinden sonra evli sağdıcı ile birlikte gelinin babasının (kayınpederi) evine el öpmeye gider. Sohbetlerin yapıldığı bu günde güveye bir takım elbise ve sağdıcıya hediyeler verilir. Gelin kırkıncı günden sonra baba evine gelir. Gelin, 7 gün boyunca evde süpürge almaz. 7 günün sonunda evde temizlik faaliyetlerine katılmaya başlar. Düğün haftasında kız annesi tarafından “Hafta sinisi” gönderilir. Bu adet günümüzde kısmen kalkmıştır.
XI. Kırk Günü (Kırk Töreni): Gelin, kırkıncı günü dolmadan anne evine misafir gidemez. Düğün ayında, yani otuzuncu gününde gelin hamama götürülür. Hamam törenine kız tarafı da çağrılır ve masraflar erkek tarafından karşılanır. Kırkıncı gününde kız tarafı eş, dost ve akrabalarıyla birlikte erkek evine gelirler. Gelen misafirler gelinme hediyeleri ve para verirler. Gelinin baba evine misafir gidebilmesinin başlangıcı sayılır ve sabahı kız evinden gönderilen bir kişi gelme eşlik ederek baba evine misafir getirir. Bir hafta misafir kalan gelini almak üzere bu kez erkek tarafı kadınları kız babasının evine gelirler. Bu törene katılan erkek tarafı gelme altın ve hediyeler getirirler. Gelen altın gelirken hediyeler gelinin babasının evinde kalır.