Hikayenin Kaynağı

Bitlis’te beş minare hikayesinin kaynağı hakkında farklı rivayetler vardır. En yaygın olan rivayete göre, bu hikaye 1916 yılında yaşanmıştır. O yıl, Rus ordusu Doğu Anadolu’yu işgal etmiş ve Bitlis’i de ele geçirmiştir. Ruslar, Bitlis’te büyük bir katliam yapmış ve şehri yakıp yıkmışlardır. Bitlis halkı ise ya ölmüş ya da kaçmıştır.

Rus işgali sırasında Bitlis’ten kaçan bir baba ve oğul, düşmanın çekilmesinden sonra Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarlar. Baba ve oğul, şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir:

  • “Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.”

Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır:

Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel. Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.

Bitlis’te Karda Lastiği Patlayan Otomobil Sürücüsüne Trafik Polislerinden Destek Bitlis’te Karda Lastiği Patlayan Otomobil Sürücüsüne Trafik Polislerinden Destek

Bu ağıt zamanla türkü olarak günümüze kadar gelir.

Hikayenin Anlamı

Bitlis’te beş minare hikayesi, Bitlis’in tarihinde yaşanan en büyük felaketlerden birini anlatmaktadır. Bu hikaye, Bitlis’in Rus işgaline karşı verdiği mücadeleyi ve Bitlis halkının çektiği sıkıntıları simgelemektedir. Bu hikaye, aynı zamanda Bitlis’in kültürel kimliğini ve inancını da yansıtmaktadır.

Bitlis’te beş minare, Bitlis’in en önemli tarihi eserlerinden olan beş camiyi ifade etmektedir. Bu camiler şunlardır:

  • Şerefiye Camii (Ulu Camii): 13. yüzyılda Selçuklu döneminde inşa edilmiştir. Bitlis Beyliği’nin kurucusu Şerefhan Bey’in babası Şerefhan Ağa tarafından yaptırılmıştır.
  • Kalealtı Camii (Kurşunlu Camii): 15. yüzyılda Akkoyunlu döneminde inşa edilmiştir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Halil Bey tarafından yaptırılmıştır.
  • Meydan Camii (Gök Meydan Camii): 16. yüzyılda Safevi döneminde inşa edilmiştir. Safevi hükümdarı Şah Tahmasb’ın valisi Emir Han tarafından yaptırılmıştır.
  • Ulu Camii (Yeni Camii): 17. yüzyılda Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Osmanlı padişahı IV. Murat’ın valisi Hacı Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
  • Gökmeydan Camii: 18. yüzyılda Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Osmanlı padişahı III. Mustafa’nın valisi Şeyh Abdurrahman Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Bu camiler, Bitlis’in tarihi boyunca farklı devletlerin egemenliği altında kaldığını, ancak İslam dinine bağlı kaldığını göstermektedir. Bu camiler, aynı zamanda Bitlis’in mimari ve sanatsal zenginliğini de ortaya koymaktadır.

Editör: Mezher Yamaç