Canlar üzerinden, siyaset oyunları

Elimden ne gelir diye düşünerek avuçlarımı semaya kaldırıp dua edesim gelir. Hepimiz perişan bir şekilde adeta sosyal medya ve diğer araçlar nispetinde, birbirimize kırdırılarak ortak konsensüs ile oluşturulmuş sermaye, rahat hareketleri için adeta bizi bir kol gibi kullanıyor. Peki; kaç kişi bunun farkında…

İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN...Konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil…
Elimden ne gelir diye düşünerek avuçlarımı semaya kaldırıp dua edesim gelir. Hepimiz perişan bir şekilde adeta sosyal medya ve diğer araçlar nispetinde, birbirimize kırdırılarak ortak konsensüs ile oluşturulmuş sermaye, rahat hareketleri için adeta bizi bir kol gibi kullanıyor. Peki; kaç kişi bunun farkında…
Liderler her gün ve her dakika hiç durmadan birbirlerine meydan okuma yarışı içindeler. Ne yazık ki, her partinin tabanı da sevenleri de, gönül daşlarıda, çözüm yerine çatışmayı seçerek adeta savaş meydanı gibi, ayrıca karşı tarafın üslubundan şikayetçi. Şimdi hatırlayalım ve ona göre düşünelim? Seçim kampanyası sırasında adeta harbe gidiyormuşçasına oluşturulan ve gerginleştirilen atmosfer bizi, çok sert zemine indirmişti. Hala o, kavgacı üslup, devam ediyor.
Şu soruyu herkesin sorması gerekir: Bir ülkede eğer liderler veya başkanlar ve yönetenler kavga yerine konuşmayı ve uzlaşmayı beceremiyorlarsa ülkeye nasıl hizmet edecekler?. Olumsuzlukları sıralamak, yapılan işleri eleştirmek kolaydır, sosyal medyada, özelliklede facebok…v.b. gibi yerlerde atıp tutmak, sallamak, hiçbir işe yaramayan, kendisini tatmin eden, nefret dili kullanmak kolaydır, ancak, olumsuzluğu giderecek yeni bir teklif sunulmadığı sürece eleştiri, eleştirinin sahiplerini haksız duruma düşürerek zayıf olduğunu gösterir.
Seçimden önce liderler ve partiler adeta, sanki bir daha aynı masa etrafında hiç oturmayacaklarmış gibi hareket ettiler. Öylesine ağır eleştiriler yapıldı ki o kadar hakaret, o kadar kelime ve laflardan sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacak noktaya geldiler. Seçimlerden tek parti iktidarına imkan vermeyen bir sonuç çıkınca ister istemez tüm parti liderlerinin karşılıklı oturma, görüşme ihtiyacı meydana geldi. İlk anda, seçim kampanyası geride kaldı, o zaman yapılmış eleştiriler de unutuldu gibi bir hava estirildi ama gelinen noktada görünen o ki, bazı liderler aynı çizgilerini sürdürüyorlar. Bu üslup aynı şekilde tabana da yansıyarak daha da kötü bir yere gitmekte.
Teşhisi koydunuz, tedaviyi de söylemek zorundasınız, zira atıp tutarak, eleştirerek bu işte yalnızca cahilliğinizi gösterirsiniz.
Öncelikle sermaye ve bizi yönetenler yani hakim ve defacto gücü ile diş geçiren emperyal ve kolonyalist paradigma sahipleri, sömürüsüne devam edebilmesi için, önce dinleri ortadan kaldırmayı denedi; başaramadı. Kuran düzeninden korunması için İslamiyete karşı cephe aldı ve diğer dinleri İslamiyete saldıracak şekilde planlar yaptı; Aynı şekilde artık değişen küresel dünya düzeni içten fetihleri zorunlu kıldı.
İçte yönelimlerine devam eden ve aramıza ateşi salıp daha da körüklenmesini sağlayan, özelliklede cahil bırakılan insanları seçerek, onları adeta yem olarak kullanmaya başladı. Özellikle algı yönetimi ile sahte hesap ve resimlerle müthiş bir plan devreye sokuldu.
Yeniden seçim diyerek, koalisyon görüşmeleri diyerek adeta insanları kandırarak gencecik bedenleri toprağa gönderen zihniyetin ne kadar dayanacağı meçhuldür. Şimdi ne olacak: Eğer yeniden seçim olursa, aynı tablo çıkarsa, ne olacak sorusu, dinlendirilmekte ya da tek parti iktidarı oluşursa çatışmalar son bulur mu? Buda başka bir girdaplı soru…
Herksin hakkı adil bir şekilde dağıtılarak haksızlığa meyil verilmeden sonuç alınması gerektiğidir. Bunu nasıl başaracağımız ise hakim değil, hakemler ile faiz değil, adil dağılım ile ve dinleyerek, anlayarak, Fedakar olmak gerekir…
Bu sorunlar hepimizin, o halde hepimiz, birlikte çözeceğiz, birlikte hareket edip, sonuçlandıracağız ama nasıl? İşte burada belirlenen üst katman hiyerarşisi devreye girerek bizi yönlendirebilir. Satın alınmış basın ve medya ile değil, adil medya ile yapılabilir. Çözümleri teker teker anlatabilir ve her türlü karşılıksız sonuçları, herkesin tatmin olacağı şekilde anlatabiliriz.
Said NURSİNİN( BEDİÜZZAMAN), Medresetü'z-Zehra projesini şimdi daha iyi anlayabiliyoruz, hakikat ile yoğrulmuş yüreği ile verdiği çözümler şimdi daha iyi anlaya biliniyor.
Ne yapılmalı? Dışarıdaki ateşin bizi de içine alacağı buna göre hareket edilmesi, aynı şekilde hakiki düzene dönülmesi, gezilip görülüp, yine de dediğimiz adil düzene geleceği aşikardır…