İslami kimliğinden dolayı uzun yıllar zindanlarda kalan Varol, vefatından önceki yaklaşık son 7 yılını muhacir olarak geçirdi. Vefatının üzerinden tam 5 yıl geçen Molla Said, sevenleri tarafından rahmetle yad ediliyor.
Hayatı
Molla Muhammed Said Varol, 13 Mart 1967 tarihinde Batman'ın Beşiri ilçesine bağlı Çakıllı (Bênarin) köyünün Yağlıca (Cimsarê) mezrasında dünyaya geldi. Bölgenin tanınmış alimlerinden Molla Emin Varol'un oğlu olan Molla Said, ilim yolculuğuna babasının rahle-i tedrisinden geçerek başladı.
Henüz çocukluk yaşlarındayken zekâsı ve yaşını aşan olgunluğu, çevresindekiler tarafından hemen fark ediliyordu. Küçük yaşından itibaren başladığı medrese hayatında, engin zekâsı sayesinde ilim basamaklarını hızlıca geçiyordu. Bölgenin tanınmış Seydalarından ilim tahsil eden Molla Said, medrese tedrisatını bitirip "icazet" almıştı. 1980'li yıllardan itibaren başladığı İslami mücadele içerisinde ilmi, feraseti ve teşkilatçı yönleriyle bulunduğu ortama canlılık ve bereket katıyordu. En zorlu günlerde, en çetin mücadele ortamlarında daima en önde, göğsünü davasına siper edercesine gayret sarf ediyordu.
1990'lı yıllarda Silvan'da dindar Müslümanları imhaya dönük başlatılan saldırılara karşı dava arkadaşlarıyla birlikte yiğitçe karşılık veriyordu. Susaların yaşandığı şehitler yurdu Silvan'da şehadet mektebinin harcını mücadele azmi ve sabrı ile karmıştı. Ve sonunda İslam düşmanlarını zelil edecek bir direnişin öncüsü olmuştu. Çok cesurdu bununla birlikte çok mütevazi, takva ve ihlas sahibiydi. Dünyalıkları elinin tersi ile itmiş bütün yeteneklerini Allah'ın dinin hizmetine amade etmişti.
İlmin pratiğinin sahalarda olması gerektiğine inanıyordu. Bu sebeple bütün enerjisini İslami mücadeleyi güçlendirmek için sarf ediyordu. Gittiği her ortamda insanlara İslam'ı anlatıyor ve dağınık haldeki Müslümanları bir araya getiriyordu. İslami mücadelenin büyüdüğü, insanların fevç fevç uyanışa geçtiği 1990'lı yıllardaki çalışmalarda Seyda Molla Said'in büyük bir katkısı ve emeği vardı. Engin ilmi ve ferasetiyle mücadeleye ışık tutuyor, İslami tebliğin önündeki engelleri kaldırıyordu. Olayları ve olası durumları çabuk kavrıyor, analizler yapıyor, strateji geliştiriyor ve isabetli kararlar veriyordu.
Gençleri çok severdi
Molla Said, medrese döneminde de çevresi tarafından çok sevilen biriydi. İnsanlarla olan diyaloğu çok iyiydi. Medresedeki öğrenciliğinde de çok başarılıydı. Molla Said, birçok alimden ders alır ve medrese eğitimini tamamlayarak icazetini alır.
İlmini tamamladıktan sonra Diyarbakır'ın Silvan ilçesine dönen Molla Said, ilçede kitapevi işleten ağabeyi Molla Mizgin'e yardım eder. Ağabeyi Molla Mizgin, kardeşini, "Kitap evinde ben hem çok fazla zaman bulamadığım için hem de ticaretten çok anlamadığım için fazla kar edemiyorduk. Ancak kardeşim Sait yanıma gelince zarar eden iş yerimiz kâr etmeye başladı." diye tarif eder.
Kitap evinde öğrenciler ile ders yapma fırsatı da bulur. 80’li yıllarda kitap evleri çok fonksiyonluydu. Adeta bir vakıf veya dernek gibi faaliyet gösterebilirdi. Yani kitap evleri o dönemde ilim öğretme ve dine faydalı işler yapma adına merkez konumundaydı. Bundan dolayı Said’in öğrenciler üzerinde çok fazla emeği olur.
Özellikle gençlerin irşadı için elinden gelen bütün imkânları seferber ediyordu. Neredeyse evinde oturmuyordu. Sokak sokak, ev ev dolaşarak gençlerin irşadı için çalışan biriydi.
Gösterişten ve ön plana çıkmaktan uzak bir yaşantısı vardı. Ağabeyi Molla Mizgin, kardeşi Molla Said'in bu güzel ahlakını da Hizbullah Cemaatinin Kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu'ndan aldığını belirtir.
Yaptığı hizmetleri o kadar ihlasla ve sessiz sedasız yapardı ki onu tanımayanlar yaptığı hizmetleri çok iyi bilmezdi.
Cesaret timsali
Cesaret timsali biriydi. Cesur bir insandı ve zalime asla boyun eğmezdi. Diyarbakır'dan Silvan’a gelen bir aile, oto tamir dükkânı açmıştı. Molla Said de bir iş için o dükkâna gider, dükkânda beklerken oto tamircilerin komşularından bazıları çok zalim oldukları için onlara zulmediyorlardı. Bu tamirciler, güzel ahlaklı oldukları için insanlar arabalarını onların dükkânına götürüyordu. Bu yüzden komşuları da onları kıskanıyor ve onlara zulmediyorlardı. Bir gün Molla Said oradayken komşular gelip bu aileye sataşıyor. Neticede de çok büyük bir kavga çıkıyor. O kavgada Molla Said kan revan içinde kalır. Kavga ederken kavga ettiği kişilerin kanı da onun üstüne bulaşmıştı.
Günlerce işkence gördü
Gece-gündüz demeden yaptığı çalışmalar İslam düşmanlarının dikkatini çekmiş, 28 Şubat zihniyetinin takibine uğrayan Molla Said de muhacir durumuna düşmüştü. Nihayetin de 2000 yılında göz altına alınan Molla Said, 70 günü aşkın bir süre gözaltında kalmıştı. Burada akıl almaz işkencelere tabi tutulmuş, vücudunda kısmi felçlikler meydana gelmişti. Gözaltı sürecinden sonra cezaevine konulan Molla Said, bir yandan ağır işkencelerin neden olduğu hastalıklarla mücadele ederken diğer taraftan medreseye çevrilen zindanın baş müderrisi olarak alim ve dava adamları yetiştirmeye devam etti.
Vahdeti dert edinirdi
"Ümmetin ittihadını kendine çok dert edinirdi ve bu konuda "Ne yapılabilir" endişesiyle istişarelerde buluyordu. İslam âlimlerini bir çatı altında buluşturma gayreti ve özlemi içerisindeydi. "Elimde olsa, İslam âleminin âlimlerini bir binaya doldurur, onlara kendi aralarında birleşmeyinceye, ittifak etmeyinceye kadar buradan çıkış yok' derdim." diyerek bu konudaki kararlılığını dile getiriyordu.
2000 yılında yakalanınca günlerce ağır işkencelerden geçirilir cezaevine konulur. Cezaevinde yine gecesini gündüzüne katarak ilimle âlim yetiştirmeyle geçiren biriydi. Molla Said'in bir gün bile cezaevinde bir arkadaşının kalbini kırdığını, tartıştığını gören olmamıştı. Cezaevi arkadaşları ile o kadar iyi geçiniyordu ki arkadaşları onun koğuşunda kalabilmek için adeta can atıyorlardı.
Gündüz cezaevi içerisinde 20 kişiye yakın mahkumla bir araya gelme fırsatı yakalayabiliyordu. Bu durumu değerlendirip orada da hizmetini devam ettirip ders veriyordu. Zamanının tamamını bu şekilde ilme veriyordu. Cezaevinde birçok mahkûma sürekli ilim dersi verdiği için bu durumdan dolayı hasta bile oldu.
Kış aylarında hava şartları müsait olmasa bile ilim derslerini aksatmayıp devam ettiriyordu. Alt koğuştakilere ders verdiği esnada pencereleri açmak zorunda kalıyorlardı. Pencerelerin açılması ile içeriye çok soğuk hava giriyordu. Bu soğuktan dolayı Molla Said, kendini muhafaza etmek için vücuduna naylon muşamba sarıyordu. Kar-kış günlerinde bile ders programlarını ihmal etmeyip sürdürüyordu. Bu şekilde hasta oldu. Hasta olduktan sonra hastaneye kaldırıldı. Burada tedavi sürecinde safra kesesinden ameliyat oldu.
Muhacerat ve vefat
10 yıl devam eden zindan hayatının ardından 2010 yılında tahliye edilen Molla Said, İslam düşmanlarının başlattığı algı operasyonu ve anti propaganda sonucu yeniden tutuklanmak istendi. Bunun üzerine yeniden muhacerat yolunu tercih ederek İslami faaliyetlerine gizlice devam etmek zorunda kaldı.
8 yıl boyunca muhacir olarak kalan Seyda Molla Said, 12 Haziran 2018'de geçirdiği elim bir trafik kazası sonucu vefat etti. Molla Said'in mübarek naaşı, dava arkadaşları, öğrencileri ve sevenleri tarafından binlerce kişinin omuzlarında, tekbirler ve salavatlar eşliğinde memleketi Batman'da toprağa verildi. (İLKHA)