Su çok kolay şekil alabilen bir nimettir. Kelimeler ve dokunuşlarınızla hayatınızdaki insanlara güzel şekiller vermeye gayret edin. İtişime Değil İletişime Geçin. İnsanları dinleyin, dinlendirin. Beden değil en çok dinlenmeye ihtiyacı olan. Ruhtur aslında en çok dinlenmeye ihtiyaç duyan.
İnsanların konuşarak, hayvanların koklaşarak anlaştığını aşağı yukarı duymuşuzdur. Gerçekten insanlar konuşarak anlaşabiliyor mu? Eğer bütün keramet konuşarak anlaşmaktaysa neden anlaşılamama duygusu daha da artmaktadır. Acaba biz sadece duymak istediklerimizi mi konuşmak ve sormak istiyoruz? İnsanlar genellikle soru sorarken, duymak istediği cevapların sorularını sormaktadır. Kendisine verilen cevapları sadece kendi ruh halini göz önünde bulundurarak değerlendirir ve gereken karşılığı verir. Gerçekten biz gereken karşılığı mı veriyoruz yoksa gerekli olduğunu düşündüğümüz karşılığı mı? Genel çoğunluk karşıdakini neye layık görüyorsa onu o şekilde değerlendirmektedir. Layık olduğu şekilde olan değerlendirme de ne yazık ki fıtratımıza uğramış değildir.
İletişim, kelimelerin raksından ibaret değildir. İletişim farkındalık sürecidir. Yani herhangi bir kişiyi veya nesneyi hissettiğiniz andan itibaren iletişim süreci başlamış demektir. İletişim, iki kişinin fiziksel olarak karşılıklı kelime alış verişi de değildir. İletişim, kişilerin birbirinin farkına vardığı andan itibaren başlayan bir süreçtir. Eğer siz yarın görüşmek için herhangi bir arkadaşınızla sözleştiyseniz, iletişim o andan itibaren başlamış demektir. Hiç tanımadığınız bir insan karşıdan gelirken onun hakkındaki düşünceleriniz ve onunla birbirinizi fark etmeniz iletişim sürecinin başladığını gösterir. Birine yol verirken ya da yolda herhangi bir canlı ile duygu alış verişinde bulunuyorsak, iletişim sürecinin başladığının farkında olmamız gerekir.
İletişimi kelimelerden ibaret saymak ciddi bir eksikliktir. Çünkü sağlıklı bir iletişimde sözcüklerin oranı sadece yüzde beş iken, beden dili yüzde altmış gibi ciddi bir orana sahip olmaktadır. Yani bedenin anlattıkları, dilin kelimelere dökemediklerinden ibarettir. Bu durumu göz önüne aldığımızda ve biraz hatırlama gayretinde bulunursak; ani kızgın ve reflekslerde insanların cümle kullanmadan sadece belli belirsiz bir beden duruşu sergilediğini hatırlayacağız. Acı çeken insanlarda kelimelerden ziyade beden duruşlarıyla bir ifade ediliş tarzı olduğunu kabul edeceğiz. İçende olup bitenin, dışına atamadıklarının anlatımı. Günlük yaşantımızda çoğumuz duymuştur: hayırdır bir şeyin mi var gibi cümleleri. Bu cümleler bize yöneltilirken ince bir ayrıntı vardır; biz daha cümle kullanmadan bir şey anlatmadan onlar bizim beden dilimizle iletişime geçmiş olurlar. İlerleyen günlerde iletişim konusuna tekrar değineceğim.