Güneşi arkamıza almış, gölgemizi kovalıyoruz

Tuhaflıkların ardı arkası kesilmeyen bir ülke olduğumuz konusunda kimsenin şüphesi olmadığını düşünerek kafama takılan bir konuyu kaleme almak istedim.

Son yıllarda ülkemizde ve coğrafyamızda yaşanan savaş katliam ve akıllara zarar esrarengiz olayları yorumlarken, herkesin ilk aklına gelen bu olayların kaynağının batı yada dış güçler olduğu tespitleri oluyor. Oysa şöyle bir geçmişe geriye gidersek sanırım pek de fena olmaz.

İslam dinine ve müslümanlara, herkesin düşman olduğunu düşünüyoruz ama aslında İslam dinine ve Müslümanlara en büyük düşmanlık yine Müslümanlardan gelmektedir.

Örneğin.

1. İslam dini ilk geldiğin de Efendimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v. vefat ettikten sonra islam devletinin başına gelen 4 büyük halife den 3 ü yine müslümanlar tarafından katledildiler. Sanırım CIA o zamanlar henüz kurulmamıştı.

2. Hz. Ali ile Muaviye arasında çıkan savaşta da mossad yoktu ama binlerce insan ve hepsi de müslüman olan insanlar öldü.

3. Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında da savaş çıktı ikisi de hem Türk hem de Müslüman dı ama savaştılar ve binlerce müslüman asker öldü.

4. Bayezid ile Timur Lenk arasında ki savaşta da on binlerce Müslüman asker öldü ve yine ABD yoktu ortada.

Evet şimdiler de her olayın içinde kısmi de olsa Batı Gizli servisleri var, lakin hangi Batı ülkesi beline bomba bağlayarak bir Müslümanı başka Müslümanlar arasında patlamaya ikna edebiliyor.

Elinde bıçakla şahadet getirerek kafa kesen de Müslüman, Besmele çekerek kafası kesilen de Müslüman. Eee nerde kaldı batı nerde kaldı ajanlar.

Bana göre İslam coğrafyası olarak önce boğazımıza kadar pisliğe batmış halimizi görmeye başlasak bu sorunlardan daha çabuk kurtuluruz.

Tabi bu işin çok zor olduğunun da farkında olarak şunu söylemek gerekir ki bu işin mücadelesini başlatacak olanlar Din adamları ve Alimleri olmalıdır. Ama maalesef onlar da gerçek anlamda İslamı ve emirlerini anlatmak yerine, 6 yaşında kızla nikah olur mu, Sakız orucu bozar mı, derdine düşmüşler. Fetva vermeyenler ise Hikaye tadında Peygamber hayatlarını anlatıp toplu ağlama ve hüzünlenme yaşıyorlar.

Güneşi arkamıza almış gölgemizi kovalıyoruz aslında. Bütün olanlarda illa ki birilerini suçluyoruz. Bizde hiç kabahat yokmuş gibi.

Dünyaca ünlü şarkıcı Yusuf İslam şöyle diyordu 'Ben İslamı tanıdım ve Müslüman oldum. Eğer önce Müslümanları tanısaydım, asla İslamı seçmezdim.'

Sizce de haksız mı?

Yahu biz hangi ara böyle bir millet olduk anlamak zor. Oysa Ramazan da sokakta ekmek yiyen çocuğunu döven ve Müslümanlara saygılı ol diyen Ermeni de, Ermeni ibadet etsin diye kiliseyi onaran Kürt de ve bir babanın iki evladı gibiyiz birimiz Türk diğerimiz Kürt diyen Türk de aynı coğrafyanın insanıyız.

Kurtuluş savaşındaki gibi bir olmayı iri olmayı diri olmayı yaşamak için İlla bir işgal daha mı yaşayacağız. Yetmedi mi bunca ölüm. Bir kez daha düşünmeye değmez mi?