Hedef ve Hedefte Sebat

Yaşadığımız dünyada her insanın hayalleri, ulaşmaya çalıştığı arzuları vardır. Var olmasına var ama her insan hayaline, arzularına kavuşamaz. Çünkü insan vardır sadece hayal eder ama insan vardır ki hayal ettiğine arzuladığına çaba sarf eder. Hayal etmekle kalmaz hayallerinin peşinden koşar.



Hayata dair arzularımız, hayallerimiz bizim hedefimiz, bu yolda verdiğimiz emek ve çabamız da sebatımızdır. Sözlük anlamlarına da baktığımızda Hedef; nişan alınacak yer, nişangah, amaç, gaye, maksat, sebat ise sözünden ya da kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direnme, direşme anlamlarına gelir.

Hedef konusunda insan olarak pek sıkıntımız yok. Çünkü her zaman bir şeyleri düşünür bir yerlere varmaya çalışırız. Fakat söz konusu sebata gelince orda gerçek anlamda eksikliğimizi hissederiz. Çoğu zaman gerek çevremizdeki insanlardan gerekse kendimizden bunu çok iyi görebiliyoruz. Her şeyin en iyisini isteriz fakat gerektiği gibi ne bir uğraşımız olur ne de bir gayretimiz. Oysa Yüce Rabbimiz ''İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır'' (Necm 53/39) buyuruyor. Bu da demek oluyor ki sadece düşünmek ve istemek yeterli değildir. Bir başka ayette O halde boş kaldığında yine kalk yorul! (İnşirah 94/7) buyrulmaktadır.

Hayata sağlam adımlarla yürümek için sağlam hedeflere ihtiyacımız vardır. Montaigne'nin de dediği gibi ''rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez ''Hem rotamız belli olacak hem de kararlı bir duruşumuz. Bu şekilde ancak hayatı anlamlandırır hem kendimize hem de çevremizdekilere faydamız olur. Hiç şüphe yok ki büyük hedefi olanın büyük sıkıntıları olur. Zaten hedefi büyük yapan şey hedef için verilen çaba değil midir? Kainatın güneşi Hz. Muhammed(s.a.s)'in tek başına çıktığı İslam davasında hiçbir zaman bir adım bile geri durmamıştır. Bu uğurda her türlü sıkıntıyı yaşamış canı ve malıyla bu hedefini sürdürmüştür. Müşriklerin bütün saldırılarına rağmen yılmamıştır. Ne yapsalar Hz. Peygamberi davasından vazgeçirmeyen müşrikler bu defa dünyevi makamlar teklif ederek vazgeçirmeye çalıştılar. Hatta vazgeçmesi halinde başlarına yönetici olarak geçireceklerini bile teklif ettiler. Ebu Talip Bunları Hz. Peygambere iletince 'Ey amca! Allah'a yemin ederim ki güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem, Ya Allah bu dini hakim kılar ya da ben bu yolda yok olur giderim.' İşte azim ve kararlılığın hedefte sebatın zirve noktası. Hedefi uğruna her şeyden vazgeçmenin örneği.

''Taşları delen damlaların gücü değil sürekliliğidir'' sözü tam da konumuzu ilgilendiriyor. Çünkü damlalar sürekli olmasa damlaların gücü ancak taşları ıslatmaya yetebilir. Bizimde ilerlediğimiz yolda sürekli çalışmamız gayretimiz yani hedefte sebatımız olmazsa taşları ıslatan damlalar gibi hedefimiz sadece zihnimizi ıslatabilir. Zihinler ıslansın ıslanmasına ama önemli olan zihinlerin ve bedenlerin yorulmasıdır. Unutulmamalı ki yaşamak için yediğimiz yemeği bile çiğnemeden yutamayız. Bize çok basit gibi gelen bu örnekte aslında yaşamak için bir şeyler yapmamız gerektiği düşüncesi vardır. Hem yaşamak

için hem de hedeflerimize varmamız için. Ben dünyada sadece yaşamak için değil de bir şeyleri başarmak istiyorum diyenler hedef belirlesin ve hedefine ulaşmak için de sebat eylesin.

Yönümüzü değiştirmezsek hedeflediğimiz yere varabiliriz. (Çin Atasözü)