Sözüm ona 'Usta Gazeteci' geçinen, adamın Kaleminden kelimeler çıkmasını beklerken, Salyalarla karışık küfür dökülmesi hayli enteresan.
Bu sayıdaki yazımda kendisine aynı üslupla bir cevap yazmayı tasarlamıştım lakin bana ayrılmış bu sayfayı, salyalı bir edepsiz için kirletmek israf olur diye düşündüm. Nitekim İsraf haramdır.
Şimdi gelelim Pek Muhterem kainat imamı ve onun aminci taraftar gurubuna. (Hoş benim nazarımda değil imam, Müezzinlik bile ona fazladır ya neyse)
Şimdi biraz araştırma yaptıktan sonra ulaştığım bazı bilgileri sizinle de paylaşmak isterim.
1- Rastladığım bir kaynakta, Gülen, Said-i Nursinin Memleketini ve kimliğini öğrendikten sonra. 'Ben bir Kürdün ayağına gitmem, gerekirse gelir bizimle görüşür' dediğini, kendisi daha sonra çıkan söylentileri bastırmak amacıyla böyle demediğini, tam olarak '' Allah böyle bir dehayı niçin İslamın Kılıcı olmuş Türklerin içinden değil de, Kürtlerden çıkarttı diye düşündüm. Türklük gururum Said-i Nursi'nin ziyaretine gidip elini öpmeme engel oldu'' dediği okudum.
Bahsettiğim gibi Said-i Nursi yi sırf Kürt olduğu için kabul edemeyen ve elini öpmeyen, az Muhterem Kainat imamı namı diğer Fetulah Gülen, Çok ilginçtir ki Papa 2. jean Paul'u ziyaretinde, önünde saygıyla tanzimde durup, yanındaki heyetine de papanın elini öptürüyor. Buna şaşıranlar olabilir ama dahası da var. Belki de el öpmenin sebebi de şudur.
2- Fetulah Gülen'in yazdığı 'Kozadan Kelebeğe' isimli makalelerinden birinde 'Yahudi ve Hıristiyanlara da Rahmet Nazarıyla bakmak gerektiğini, Hatta Kelimeyi Şahadetin ikinci bölümünü yani 'Muhammed Allah'ın Kulu ve Resulüdür' bölümünü söylemeseler bile Allah'ın rahmetinin büyüklüğünden nasiplerini alacaklarını ve cennete gidebileceklerini, Şeytanın bile umutlanarak nasipleneceğini' söylüyor
(Şeytana da torpil geçtiklerine göre bi yakınlıkları var gibi)
Bu bahsettiğim konulardan da açık bir şekilde görüldüğü gibi, cemaat adı verilen kepçe kulak örgütünün yaptığı ve kalkıştığı işlerin hiçbiri Ne Nur cemaati kurucusu Bediüzzaman Said-i Nursi ne de hak yolunu yol eylemişlerin çizgisiyle bağdaşmıyor. Ama kendilerini İslamın tek sancaktarı olarak görmekten de vazgeçmiyorlar.
Ayrıca beklirtmeden geçemeyeceğim bir nokta da şu ki. Sırf Mevcut hükümeti devirmek için CHP MHP ve Cemaatin iş birliği yapması ve tüm gayrı meşru yoları denemesi, vicdanımda derin yaralar oluşturdu. Asla aynı karede bile görünmek istemeyecek olan CHP ve Cemaat mensupları, Meşru hükümeti devirmek için güç birliğine girişmiş olmalarını da hazmedemiyorum. Bu sebeple de yüksek sesle de dile getirmek istiyorum ki 'Zulmün olduğu yerde tarafsız kalmak Namussuzluktur'. Vesselam…