HDP Eş Genel Başkanları Ertuğrul Kürkçü, Sabahat Tuncel, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı, Lice'de önceki gün çıkan olaylarda yaşamını yitiren Ramazan Baran'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu.

Buradaki taziyede konuşan Sabahat Tuncel, yaşamını yitirenlerin arkasından konuşmanın zor olduğunu, bırakılan mirasın köleliği, asimilasyonu ve imhayı kabul etmemek ve mücadele mirası olduğunu söyledi. Halkın talebinin barış olduğunu ve Kürtlerin savaş istemediğini söyleyen Tuncel, şöyle konuştu:

'Halkımızın talebi barıştır. Barış adı altında her gün bize zulmü dayatanlar, her gün yaşam alanlarımızı elimizden alanların, kalekol yapanların barışı, bizim barışımız değildir. Demokratik siyasetinin önünün açılmasını istiyoruz. AKP hükümetine her defasında seslendik, gelin dağdaki bütün çocukların inmesi için koşulları sağlayalım. Barış için direnceğiz. Bilinçli olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin önünde tepkisini yanlış yere yönlendirerek, tepkisi varsa bunun muhatabı barış için, demokrasi için, özgürlük için bedel ödeyen, bunun için mücadele eden direnenler değildir. Aksine bu barışı, özgürlüğü engellemek isteyen her gün bize savaş dayatana karşı yapılması gereken şeydir. Bu sürecin bozulmaması için direniyoruz. Türkiye kamuoyunun bunu görmesi gerekiyor. Kürtler barış için bile direnmek zorunda. Kendini anlatmak için direnmek zorundadır. Gençlerimizi toprağa verip gidip mezarları başında dua okumak istemiyoruz, biz gençlerimizin yaşamasını istiyoruz. Barış için direneceğiz. Biz yaşacaksak, insan gibi yaşayacağız. Dilimizle, kültürümüzle yaşayacağız.'

TUNCEL: BAYRAK İNDİRİLMESİNİ TASVİP ETMİYORUZ

HDP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, dün Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı'nda Türk bayrağının bir gösterici tarafından indirilmesini tasvip etmediğini söyledi. Tuncel, şöyle dedi:

'Hassas dönemlerde bayrak konusu gündeme geliyor. Hem HDP hem BDP olarak bu konudaki yaklaşımız biliniyor. Bu tür şeyleri tasvip etmiyoruz. Bunun üzerinden bir linç kampanyasının yürütülmesini de doğru bulmuyoruz. Sonuçta hassas bir süreçten geçiyoruz. Bu hassas sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için herkesin sağduyulu olması gerekir. Bu bayrak olayını 96'da ve başka dönemelerde yaşadık. Biz bu olayı tasvip etmiyoruz. Anlaşılan bir çocuk yapmış. Bizim bugüne kadar halkın değerlerine karşı olumsuz bir yaklaşımımız olmadı. Aynı yaklaşımı bugün kendimiz için de bekliyoruz. Hiçbir halkın rengi, kendisinin sembolleri saygısızlık yapmak kimsenin kabul edebileceği bir şey değildir. Bunu çok büyütülerek bir şeymiş gibi Türkiye gündemine dönüştürmek doğru değil. Bizi kaygılandırıyor. Bu süreçte olmaması gereken bir şey ama bir çocuğun gerçekleştiridiği bu olayı bir bütün bir halka mal etmek doğru değildir.'