Uzaklarda oturan bu savaş baronları Devletlerini ve kendilerini tehlikeye atmadan, uzaktan kumandalı yerli maşaları kullanıyorlar. Ortadoğu'da ve Afrika'da yeraltı ve yerüstü zenginlikleri başta olmak üzere talan etmek için demokrasi sakızını çiğneyerek, kendilerinden olmayan halkın değer verdiği ve başa getirdiği liderleri değiştirerek veya devirerek kendilerine hizmet eden kuklalar iş başına getirirler. İşte bunları gerçekleştirmek için mazlum halkı bir birine kırdırarak acımasız bir savaşın içine sürüklediler. Buna savaş da desek savaşın bir hukuku, bir şeref-i vardır.
Bugün kü savaşlar eski savaşlardan daha gericidir daha ilkel daha vahşidir. Eskiden Savaşlar şehirlerden, mahallelerden, sokaklardan yaşlı ve çocukların bulunduğu ortamdan uzak savaş meydanlarında yapılıyordu. Ne yazık ki günümüz savaşları mahallelerde, sokaklarda, caddelerde, kadın çocuk ve yaşlıların bulunduğu ortamlarda alçakça yapılıyor. Günümüz savaşçıları mazlum halklardan oluşan, savaşı istemeyen ama kendisini savaşmak mecburiyetinde bulan uzaktan kumandalı baronlar (ki bu baronların ahlak, edep, hak, hukuk tanımayan acıma hissini kaybetmiş insanlar) tarafından yönlendirilmektedirler. Bu yetmediği gibi öldürmeleri canlı yayın yaparak evlerimizin içinde, çocuklarımızın yanında televizyonlarda bize seyrettirilmektedir. Öyle ki evimizin içinde kadın, çocuk, yaşlı ve savaşçıların çığlıkları, iniltileri birbirine karışmaktadır. Bu savaşan insanların çoğunun kimliklerinde İslam yazılmasına rağmen İslam için savaşmayıp emperyalist devletleri ve emir aldığı patronunu memnun etmek için acımasızca sürdürülen ve kahramanlık naralarını atan, akıldan çok nefsini ön planda tutarak çatışan insanlarla karşı karşıyayız.
21. yüzyıldaki savaşlarda savaşı isteyenlerin savaşmadığı, savaşı istemeyenlerin zoraki şantaj, hile, desise ve entrikalarla mazlum halkları öne atarak veya siper yaparak savaştığı bir ortamla karşı karşıyayız. Yine günümüz savaşlarında acımasız, insanlıktan nasibini alamayan bazı devletler ve taşeron örgütler satrançtaki bir sonraki hamleyi kazanmak için acımasızca kendi dostlarını imha ederek, karşı tarafı suçlu duruma düşürerek prim kazanmaya çalışmaktadırlar.
Ortadoğu'da İsrail'in güvenliği sağlamak için herkesin canını hiçe sayarak yeter ki Pentagon ve Tel-Aviv rahat etsin diye savaşı sürekli sürdürenler var. Dünya'da ve Ortadoğu'da emperyalist ve sömürgeci devletler uzaktan kumandayla atadıkları devlet yöneticileri ile birlikte uzaktan yönetip yönlendirdikleri taşeron örgütler İslam topraklarında insanlar için sürekli sömürü kalacak şekilde savaşı zamana yayarak sürdürüyorlar. Bunun için halkın diline ve dinine bakmadan bu topraklarda yaşayan insanların hayatını cehenneme çeviriyorlar. Bunu yaparken Arap, Türk, Kürt demeden, ırklarına bakmadan kimliklerinde İslam yazan bu insanların çocuklarını devşirerek hemen veya ilerde kullanmak üzere hazır bulundurmaktadırlar. Allah, insanı yaratıp savaş izni vererek Allah için savaşın buyurmuştur. Ama şimdiki savaşların çoğu mal, makam ve nefsin üstünlüğü için yapılan savaşlardır. İşte bu konuda da Kur'an şöyle buyurmaktadır: 'Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah işitendir, bilendir.' (Bakara 244) Evet Allah yeryüzünde savaş izni vermiştir ama kural ve kaideyi
koymuştur. Kimin için, kimin yolunda savaşılacağı belirtilmiştir. Savaşa girenler bunu düşünüp girsinler yoksa kendi elleri ve amelleri ile ebedi cehennem ateşinde kendi yerlerini hazırlarlar. Kur'an kimin yolunda savaşacağını şöyle buyuruyor: 'İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise Tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.'(Nisa 76) Ey insanoğlu emperyalist devletlerin, örgütlerin, patronların, liderlerin keyfi isteklerine göre savaşa girip adam öldüremeyin. Öldürdüğünüzde kendinizi öldürmüş sayılırsınız, ahirette de ebedi hayatınızı cehenneme çevirirsiniz. Bölgemizde mezhepleri ve ırkları öne sürerek savaşa tutuşanlar insan öldürenler size bu izni kim vermiştir? Bu gün size bu emri verenler sizi cehennem ateşinden koruyamazlar.
Çünkü onların azabı kendilerine yeter, sizden herhangi bir şey savamazlar. Ey insanlar Allah adaleti sağlayın diyor, kan akıtmayın diyor, fitne çıkarmayın diyor, haksız yere insan öldürmeyin diyor. Yoksa yaratanın hitabı size değil de başka aklı olmayan dört ayaklı hayvanlara mı (ki o hayvanlar bile hem cinsini yiyebildiği kadar öldürüyor) sizler ki yemediğiniz halde hem cinslerinizden binlercesini öldürüp geçiyorsunuz. Ey insanoğlu Yaratan, savaştan çok bize gönderilen kitapta barış kardeşlik adil ve adaletli olun diyor. 'Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.' Maide/8 Yaratanın kanunlarını kale almayıp sadece insanoğlunun Kanunları ile hayatını ikame eden, nefsinin emrinde savaş çıkaranların hiçbir zaman başı beladan ve sorunlardan kurtulamaz.