Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kesilen kurban etinin üçe taksim edilip bir bölümünün yoksullara, bir bölümünün akraba, komşu ve yakınlara, diğer bölümünün ise ev ahalisine bırakılmasını tavsiye etmiştir (İbn Kudâme, el-Muğnî, VIII, 16).
Kurbanda asıl olan, kişinin kestiği eti fakir ve yoksullara tasadduk etmesi ve bu vesileyle onları sevindirmesidir. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) “Yiyin, tasadduk edin ve kendinize kaldırın" (Müslim, Edâhî 28, No: 1971; Buhârî, Edâhî, 16, No: 5569) diye buyurmuştur.
Bu hadise binaen Hanbelî ve Şafiî mezhebi; kurban kesenin, etin tamamını yemesinin caiz olmadığını, az da olsa bir miktarının sadaka olarak başkalarına verilmesi gerektiği görüşünü benimser. Şafiî mezhebine göre kurban, et olarak yani pişmemiş şekilde fakire verilmelidir; yemek yedirmek suretiyle bu sorumluluk yerine getirilmiş olmaz (Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, V, 580).
Fakirin payı verildikten sonra kurban eti çeşitli münasebetlerle yemek yapılıp toplu şekilde dağıtılabilir. Kesilen etten fakirler, akraba, arkadaş, komşu ve kesen kişinin aile efradı yiyebilir. Aynı şekilde kesilen et düğün yemeği (velîme) olarak da dağıtılabilir.