Ölümle Yaşamak

Doğmak, yaşamak ve ölmek insanoğlunun kaçınılmaz bir kaderidir. Ne olursan ol, kiminle olursan ol, işte bu kader insanoğlunun elinde değil, elinde olan bu süredeki imtihanıdır.



Yaşadığımız bu çağın imtihanı virüs, savaş, emperyal işgaller derken imtihanı çok ağır oldu.

Her gün onlarca ölüm haberini alıyoruz; kiminin akrabası, kiminin komşusu, kiminin iş arkadaşı, kiminin anası, babası her an toparlanıp bu dünyadan gidiyor, gitmemesi için kimse engel olamıyor, çünkü her doğan canlı bir gün ölür, kimi erken, kimi geç, ama mutlaka ölür, acı olan ölen ölümüyle kalmıyor, yeryüzünde yaşadığımız kısa süreli bir hayatın faturası hesabı onu bekliyor.

İşte insanoğlunun tedirgin olduğu durum budur; 'acaba benim amelim, hesabım yaşamam, faturam beni yaratan Allah'ın yanında nasıldır endişesi içindedir, acaba amelim makbul müdr?

Allah razı mıdır, beni cennetine mi, cehennemine koyacağı tedirginlik ve belirsizlik içinde bir yolculuğa çıkmaktayız. Bu yolculukta dünyada bir ömür harcayıp topladığı mal mevki makam eşyalar istenmemektedir, dünyaya çıplak geldiğimiz gibi çıplak gideriz, bu kadar mal mülk içinde yine çıplak olarak asıl yurdumuza dönüş yapmaktayız, belki bize ders olur diye beni çok düşündüren bir dostun ölümünü sizinle paylaşayım.

Yaşadığım apartmanın karşısında yaptığım bir binada kalan bir tanıdık ömrü boyunca çalışarak tüm servetiyle son model bir yolcu otobüsü almıştı, alırken çok sevinmişti; 'belki bundan sonra rahat ederim' diye düşünürken aniden ölüm gelip onu da almıştı. Acı olan bir ömür olarak emek verdiği otobüs'ü kapının önünde dururken insanlar cenazeyi evden çıkarıp mezara doğru götürürken ben seyre dalıp dalıp gittim. çünkü bu kadar emek bu mu olmalıydı? Tabutta taşınırken ne bir ömür toplayıp yatırım yaptığı otobüse bakabildi ne de otobüs ona, sadece malı mı hayır, birde yıllarca gözünün nuru gibi baktığı eşi çocukları, bankadaki hesabı hiç biri ona bir şey yapamadı. çok değer verdiği eşi küçük çocukları otobüs'ü mezara kadar bile eşlik edemedi, evet bu sahne beni çok etkiledi, ne onun malı, ne bizim malımız bize aittir. Dünyada verilen dünyanındır, yiyip içip günahları biriktirmeden Allah yol almak en erdemli iştir,

Kur'an şöyle buyurur mal mülk Allah'ındır, ama nerede o bilinç biz insanoğlunda, hayatı yaşarken mal mülk bizimdir diye birbirimizi öldürür olduk. İnsan ömrünün sonunda Rabb'ine ruhunu teslim eder ama çok değer verdiği fiziki bedeni bile toprağa atılır, çünkü giderken buna bile ihtiyaç olmaz, toprağa karışarak çürür gider.Aklı kullanarak akılı yaşamak gerekir.

Biz bu dünyaya ait değiliz, imtihan dünyasına geldik gidiyoruz, giderken bu dünyanın güzellikleri yaşayıp günahı götürmemeliyiz, temiz geldik temiz gitmeliyiz,

Temiz gitmek için ilahi uyarıyı kale alıp iman etmeliyiz, İlahi uyarıda mülk süresi sekizinci ayet şöyle buyurur.; 'Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, 'Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?' diye sorarlar.

İşte bu günlerde pandemi virüs derken ahirete yolculuk hızlanmıştır, size verilen her dakika bir nimettir bunu şükür ve secdeyle tamamlayalım, bu gün varız yarın yokuz, bu hayatta Allah yolunda verdikleriniz sizindir gerisi dünyanındır, hatta beslediğin fiziki beden bile topraktan aldığın için bir süre sonra toprağa iade edilerek toprakta çürümeye terk edilerek toprak olacaktır.yani hiç bir şey bize ait değildir. Bize ait olan iman, Salih amel, iyilik etmek yardım etmektir.

Kocaman cehennem, gözle görülmeyen küçücük bir virüs bir hastalık kadar korkutmadı bizi, ölüm her an bizi beklerken bizler virüsle yatıp virüsle kalkan bir dünyada yaşamaya başladık.

Yeryüzünde doğan her canlı ölümlüdür, her an ölüm kapımızı çalabilir, ölüm kapımızı çalmadan biz ölüme hazırlıklı olmalıyız.

Ölümün olduğu bu dünyada hiç bir şeyde göründüğü gibi değerli değildir.

'Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.'(Ali-İmran 185)