Öncelikle İslam coğrafyasına bakın, sonra kendimize dönüp bakalım, ne haldeyiz. Sokaklara, caddelere çıkalım, neler oluyor, neler dönüyor, eğer efendimiz(s.a.s.) olsaydı ne derdi: Şu halimize? Diye, düşünmek gerekir. Muhteşem bir hayatı, mükemmel bir adaleti, müthiş bir dürüstlüğü ile bizlere siyaseti, ticareti, sporu, sanatı, ekonomiyi… En güzel şekilde öğreten: Nasıl, ne zaman, ne yönde uygulanabilirliğini gösteren, eşsiz lider ve önder olan HZ.MUHAMMED (S.A.S), hatta rehberi, kılavuzu, kitabı da bizlere hediye ederek, hayat nizamını en güzel şekilde tatbik etmemizi emreden bir LİDERDİ…
Şimdi bizlere bakalım: Hırsızlık, kibirlilik, yalan, talan, … Nerede, ne negatif bir durum varsa bizlerde, nerede bir olumsuzluk varsa bizlerde, etrafımıza, hatta en yakınımıza güvenemez olduk. Bu muydu? Efendimize sadakat ve onun yolundan gitmek. Bir hadis, bir ayet okuyarak, bir iki kelamda üstüne ekleyerek gerçek Müslümanlık ve İslam'ı savunduğumuzu zannediyoruz. Cihadı ÖLDÜRME, ticareti, ihale kayırma olarak bize entegre eden Süslümanlar, başörtüsü ve tesettür ile dalga geçercesine giyim kuşamını gökkuşağına çevirenler; Kutlu doğum etkinliğine giderek, Hristiyanlar gibi, günah çıkarttığını zannediyorlar. NEREDE kaldı iffet, nerede kaldı beyefendilik ve hanım efendilik…
Dikkat edin:
ÜÇ TEHLİKELİ, PROJE, BATILIN BİZE VERMEK İSTEDİĞİ:
1-Mukkaddes tarihimizi unutturmak.
2-İslam düşüncesinin bittiği masalını yaymak ve yerine daha ılımlı bir İslam yaygınlaştırmak.
3-Hz. Peygamber'in (S.A.S) konumunu sarsmak.
İlk ikisini başardılar. Son çeyrek asırdır, üçüncü projeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar adım adım. Batılılar, Hz. Peygamber'i (S.A.S) devre dışı bırakmayı başardıklarında dinin kısa devre yapacağını kendi protestanIık tarihlerinden çok iyi biliyorlar.
0 yüzden Hz. Peygamber'in konumunu sarsmaya, bunun için de hadisleri tartışmaya açmaya çalışıyorlar. Sonra, sıra Kur'an'a gelecek. Bu nedenle, peygamberimize saldırıyorlar.
Tarihte karşılaştığımız en büyük saldırı bu! 0 yüzden çok dikkatli olmak zorundayız.
Yapamayacaklar, unutuyorlar ya da bizi, imanımızın ve ulu önderimize sadakatimizi bilmiyorlar. Binlerce, H.Z.( EBUBEKİRLER, ÖMERLER, OSMANLAR, ALİLER, ) olduğunu unutuyorlar, çünkü yüce YARADAN hiçbir zaman, dinini öndersiz ve sahipsiz bırakmadı bırakmayacak…
Biz sadece bir hafta değil, günün her saniyesinde, onun(S.A.S), ümmeti olduğumuzu unutmadan, her daim düşünerek, bir etkinliğe katılarak değil, onun(S.A.S) dediklerini ve yaşadıklarını uygulayarak, bizzat hayatımıza tatbik ederek, ancak efendimizi hatırlamış oluruz. Zaten birçok hadisinde bunu beyan ediyor. Bizler ne kadar yazsak ne kadar anlatsak yetmez efendimizi(s.a.s)…
Rehber var, kitap var, açıklaması var. Yani her şey mevcut, onu ete kemiğe büründürerek, hakiki hayat nizamını, bütün insanlığa örnek teşkil edecek kurtuluş reçetesini Dünya ya hakim kılmak, ancak bizim görevimizdir. Bunu bizler tarihe bakacak olursak, yaptık ve insanlık nefes almıştı… EY efendimiz, komutanımız, ulu önderimiz bütün başlar fedadır sana feda…
Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim! N.F.K.
NUR
Yok bile yokken O vardı;
O bir nur... Ki mutlak saffet.
Âdem, Allah'a yalvardı;
O nur için beni affet!
Âdem'in alnında bir nur;
Derken öbür Peygamberde.
Âyet ki, çıplak okunur;
Ne bir harf, ne zarf, ne perde.
Geçti bilmem kaç nesilden,
O nur, İlahi daire...
İbrahim'den İsmail'den,
Vesaire vesaire...
O nur, o nur, elde sancak;
Aktarılır, nebî nebî.
Bir beklenen var ki, ancak,
Nurun ezelden sahibi...
Nur sırdır, ışık üstü sır;
Vurduğu eşya gölgesiz.
Onsuz insan kör ve sağır;
Ülkeler onsuz, ülke
Son Peygamber, son Peygamber!
İlk olunca sona geldi.
Nur, fezayı tutan çember,
Ondan gelip O'na geldi.