Sınav Öncesi Aile ve Öğrencilerin Dikkatine
Stres (kaygı), Bir öğrencinin eğitim-öğretim hayatı boyunca biriktirdiği bilgiyi, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarısının düşmesine yol açan yoğun kaygının adıdır. Buradaki önemli nokta, kaygının performans üzerinde olumsuz bir etki yaratmasıdır.
Kaygıyı Anlamanın Önemli Noktaları:
* Duygusal belirtiler: Gözlemlenebilir düzeyde huzursuzluk, endişe, sinirli bir birey haline gelmek. Olayların sonucunu görmeden olumsuz sonuç ve beklentilere takılmak.
* Davranışsal belirtiler: Heyecanlanma, ani terleme, sınavlardan kaçınma, sınav sırasında titreme.
* Fiziksel belirtiler: Baş ağrısı, sabahları kendini yorgun ve halsiz hissetmek, uyumakta zorlanmak, mide ve bağırsak sistemine ait sıkıntılar, iştahsızlık, kalbin hızlı çapması.
* Zihinsel belirtiler: Dikkat dağınıklığı, konsantre eksikliği, sınavın sonucu ile ilgili olumsuz öngörülerde bulunmak (Olmayacak, başaramayacağım vs).
Tüm bunlara ek olarak öğrencinin başarı düzeyindeki dalgalanma ya da ani düşüşler de sınav kaygısı ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca aile ve akran çevresi de buna ciddi anlamda etki etmektedir. Az önce yukarıda değindiğimiz özelliklerle her an karşılaşabiliriz. Fakat, belirtmeliyim ki; bu belirtilerden sadece birkaçına sahip olmak, sınav kaygısının varlığına işaret değildir. Dozunun, sıklığının ve kişiye verdiği rahatsızlığın bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir. Bu tür bir değerlendirme yapılmadan bazı varsayımlarda bulunmak yanlış olabilir. Çünkü sınav ve ders kaygısından öte öğrencide yaşanılan psikolojik ve ruhsal sıkıntılarda olabilir. Aile ve eğitimcilerin ilk fark etmeleri gereken noktalardan biri de öğrencide yaşanan ruhsal veya psikolojik sorunların altında yatan nedenlerin ne olduğunu anlamaktır. Doğru atılan tek adım, doğru olduğu sanılan ve yanlış atılan yüz adımdan çok daha değerlidir.
Kaygının Oluşum Nedenleri:
Sınav kaygısının en genel sebebi, sınava gencin ya da ailesinin farklı anlamlar yüklemesinden ileri gelmektedir. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne baktığımızda sınavın şu şekilde tanımlandığını görürüz: 'Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test.' Sınav kaygısı yaşayan bireylerin ise, sınava aileye bir borç ödeme, nasıl bir insan olduğunu ölçme, kendini ispat etme, iyi bir evlat olduğunu kanıtlama gibi birçok farklı anlam yükleyerek kaygılandıklarını gözlemleriz. Oysa sınav, kişiliğin bir değerlendirilmesi değil, sınava giren bireyin bilgi birikiminin değerlendirilmesidir. Sınavdan düşük puan almak o kişinin gerekli bilgiyi biriktiremediğine, yüksek puan almak ise bilgi birikiminin yeterli olduğuna işaret eder, iyi veya kötü evlat olduğuna değil.
Öncelikle sınava yeteri kadar hazırlanmamış olmaktır. Bireyin kaygısının, sınav tarihi yaklaştıkça arttığını, konuları yetiştiremediğinden sürekli hayıflandığını gözlemleriz. Aslında bu durumda çözüm çok açıktır: Paniklemeden, elinden geldiği kadar bilgi birikimini arttırmak ve hissettiği kaygıyı azaltmasında kişiye yardımcı olacak çalışma stratejileri kullanmaktır. Sınav kaygısının bu tipi oldukça yaygındır ve çoğunlukla kısa sürede üstesinden gelinebilir. Bunlara ek olarak, eğer birey başarısızlıkların abartıldığı, başarıların küçümsendiği, sürekli başka yaşıtları ile karşılaştırıldığı, belirli bir düzeyin altındaki başarısının başarısızlık olarak görüldüğü bir ortamda yaşıyor ise sınav
kaygısı geliştirme riski oldukça fazladır. Kısacası, sınav kaygısının ortaya çıkması hem bireyin kendisine hem de çevresine bağlı olan bir dizi faktöre bağlıdır. Aynı koşullarda olan iki bireyden birinin sınav kaygısı yaşarken diğerinin yaşamadığını da gözlemleriz.
Uygun Adımlar:
Sınav kaygısının oluşumu düşüncelerimizle, aklımızdan o sınav ile ilgili olarak geçirdiklerimizle ilişkilidir. Dolayısıyla sınav kaygısı ile başa çıkmanın ilk adımı sınava zihinsel bir hazırlık yapmaktır. Bu hazırlığı şu şekilde sıralaya biliriz. * Bütün aile bireylerinin ortak bir karar çerçevesinde sınav beklentilerini belirlemek. * Özellikle hedef ve donanım açısından tutarlı gerçekçi davranmak. * Bulunduğu ortam ve yaşadığı ortamın doğrultusunda çalışma planları oluşturmak. * Sonucunu bilmediği sınav sonuç sıkıntısına kapılmadan, daha iyi sonuçlar alabilecek kararlar almak.
* Sıkıntılı durumlardan kurtulup motive edici durumlara yönelmek. * Öğrencilerin kendini gerçekleştiren kehanet tarzı cümleleri gözden geçirmesi ve bunların yerlerine daha pozitif cümleleri koymaları da önemli bir adım olacaktır. Çünkü belli bir süreden sonra öğrenci sergilemeye çalıştığı olumlu davranış hallerini benimsemeye ve daha iyi olmaya başlayacaktır. Çünkü ruh halimiz bedenin hareketlerine bağlı bir mekanizmadır.
Çocuklarınıza ve öğrencilerinize şunu iyi anlatın. Hazırlandıkları ve emek verdikleri hiçbir sınavın kaybetme sıkıntısına girerek, geleceklerine daha büyük darbeler vurmalarına müsaade etmesinler. Şunu şu şekilde de ele alabiliriz. Örneğin matematik sınavına girecek iki öğrenciden biri çok çalışmış diğeri hiç çalışmamıştır. Kaygı düzeylerine baktığınızda çalışan öğrencinin kaygı düzeyi daha yüksektir. Ve çalışmayan öğrenci daha rahat davranışlar sergilemektedir. Aslında bu durumun tam tersi bir olay ortaya koyması beklenir. Çünkü ortada belirli sürede emek vermiş ve bir şeylerden haberdar olan bilgili bir öğrenci var. Bunun başarı düzeyinin yüksek olması her halükarda beklenen bir durumdur.
Yeterli düzeyden fazla salgılanan kaygı ise sınavı; hazırlık, sınav anı zorluk ve sıkıntılar içerisine sürüklemektedir. Aksine o çalışan öğrencinin çok daha emin bir şekilde sınava girmesi, başarı olasılığının da çok daha yüksek olması gerektiğini onlara açık ve anlaşılır bir şekilde ifade etmemiz gerekir.
Bu işi yaparken lütfen ilginizi ve hassasiyetinizi koruyun. Sınava girecek bütün öğrencilere başarılar diler, ailelerine; uygun hassasiyet ve çocuklarının beklenti anlarının gerçekleşmesini diliyorum. Başarılar.