Bu günler gelip çattığında her taraftan ziyaretçiler gelir, sosyal medya platformlarında tebrik mesajları yayımlanır. Ama ne hikmetse kimse bu gazetecilerin yaşadığı ekonomik sorunları görmüyor veya görmemezlikten geliyor.
Evet, Türkiye'de bir ekonomik darboğazın olduğunu hükümet dışında kabul etmeyen yok. Doğrusu ülkenin ekonomisini yönetemeyen iktidarların kendilerini eleştirmelerini de beklemiyoruz. Ama bu ekonominin ağır yükünü belirli kitlelerin sırtına yüklemenin de adil olmadığını düşünüyoruz.
Bu ağır yükün altında ezilen çevrelerden biri de hiç şüphesiz basın sektörü ve yerel medyadır. Yerel medyanın çalışma koşullarının ağırlaştırılması nedeniyle yıllardır bu sektörde hizmet veren kimi gazeteler kapandı. Kapanamayanlar da ya küçülmeye ya da birleşmeye gitmek zorunda kaldı.
Özellikle "tasarruf tedbirleri" kapsamında yerel medya kıskaca alındı. Basın İlan Kurumu'nun, yerel medyanın ayakta kalması, sektörünün devam etmesi noktasında bir çabası, bir çırpınışı var. Bu çırpınış ne kadar sürebilir veya medyanın ayakta kalmasını ne kadar sağlayabilir, onu ileriki zamanda göreceğiz. En azında yerel medya için bir gayret ortaya koyuyorlar. Bu çalışmaya yerel medyanın tamamının destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Dünyada bir güç merkezi haline gelen medyanın, birlikte hareket ederek doğruları desteklemek ve yanlışların karşısında durma vaktinin geldiğinin farkında olmaları gerekiyor. Ya bunu birlikte başaracaklar veya birilerinin sözcüsü olmak adına hakikatlerden uzaklaşacaklar. Bu tercih medyanın elindedir. İnşallah bu tercihlerini yaparken, "birlikte kuvvet doğar" düsturuyla hareket ederler.
Gazze'deki soykırım ve katliamı dünyaya duyurmak için canı pahasına mücadele veren gazeteciler başta olmak üzere, hakikatleri, adalet süzgecinden geçirerek toplumu doğru bilgilendiren gazetecilerin gününü tebrik ediyorum. Selam ve dua ile…