Aynı zamanda Sayın DAVUTOĞLU; 'Türkiye'nin gelecek yüzyıla yönelik Dış Politika Stratejisi ve Güç Merkezleri ile ilişkilerini alternatif tarzda yeniden düzenlenmesi ve uzun dönemli Kültürel-Ekonomik ve Siyasi bağların sağlamlaştırıldığı bir bölgesel etki alanı oluşturulması ve parçadan bütüne ulaşma arzusuyla, geniş ve derin bakış açısıyla yenilenmesi gereken Stratejik Zihniyetin çerçevesini' özetle ortaya koymaktadır. Sayın DAVUTOĞLU, teorik çerçeve içinde anlatmış olduğu bu bilgilerin bir kısmını zaten, Dışişleri Bakanlığı dönemlerinde pratik olarak uygulamaya geçirmiş durumdadır.
İç Siyasete gelince; 'Siyasetin öznesininin değiştirilmesiyle demokratikleşme ve çözüm süreci gibi gelişmelerin yaşanmasıyla, Türk Siyasetinde bütün konuların konuşulur hale geldiğini' vurgulayan DAVUTOĞLU'nun, 'İstikrarı Koruma ve Sürdürme Çabalarının Yansımaları'nı da ilerleyen zamanlarda hem iç siyasette, hem de dış siyasette olumlu ya da olumsuz sonuçlarını daha da net görebileceğiz...
2013 yılının en bunaltıcı krizlerinin başında gelen Taksim Gezi Parkı'na, iş makinelerinin girmesi ve ağaç kesme protestosuyla patlak veren olayların gittikçe derinleşip, amacının dışında 'Türkiye Baharı' yaşatılma hevesi, halkın önemli bir kesiminin yanısıra Barış ve Demokrasi Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin liderlerinin olaylara müdahil olmayıp, parti tabanlarına meydanlara inmeme yönündeki çağrıları neticesinde, oluşabilecek derin bir kaos ortamının önüne geçilmiştir.
Meclisin köşe taşlarından birisi olan Cumhuriyet Halk Partisinin; 18 Nisan 1999 yılında yapılan genel seçimlerinde, askeri darbeler dönemi dışında ilk defa Meclis dışında kalması çok yadırgansa da, şimdilerde parti içi muhalefetleri nedeniyle, ulusalcı kesimin çözümlerden yana değil de, daha çok alt ve üst kimlik hezeyanları ve paralel yapı ile perde arkasında birlikte hareket etme itirafları, gündemdeki yerini korumaktadır. Bu yansımaların bir kısmı, parti içi tasfiye kararları ile karşımıza çıkmaktadır.
En son 2010 yılında yapılan 'Anayasa Değişikliği Referandumu'nda, diğer parti seçmenlerinin kendi parti görüşlerinin aksi yönde oy kullanması, 'Parti uygulamalarının memnuniyetsizliği' olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Öte taraftan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, yeni bir neslin takipçisi olan ve hukukçu bir geleneğin avantajlarını iyi bilen Sayın Selahattin DEMİRTAŞ gibi, genç aktif bir siyasetçinin; 'Yeni Yaşam Alanları' sloganıyla, Türkiyelileşme çabaları ve bütün ulus halkının sorunlarının yerinde tespiti ve bu yöndeki çalışmaları neticesinde, kıt imkanlara rağmen, ülke genelinden aldığı yüzde 10'a yakın bir başarının da analizinin iyi yapılması gerekmektedir.
Değişen dünya konjonktürel hareketlerin siyasi boyutunu, yerele aktarıp Bitlis bölümünü ele alacak olursak;
2015 Genel Seçimlerinde Bitlis'te ciddi manada kırılma noktaları yaşanacağının sinyalleri şimdiden görülmektedir. Bu kırılmaların az bir kısmı 2002 yılında yaşanmıştı...
2002 Genel Seçimlerinde, uzun süre dışarıda kalmış hemşehrilerimiz Bitlis'e geldikleri gün hayretler içerisinde kalmışlardı. Gözlemlerine göre her yerde siyaset ve politika konuşuluyor, mükemmel analizlerle, değme kırk yıllık siyasetçilere adeta taş çıkartılıyordu. Her seçim zamanı siyaset konuşulması, Bitlis'in vazgeçilmezleri arasındadır. Batıdan Bitlis ve diğer doğu şehirlerini göremezsiniz!.. Ama; Bitlis'ten bütün Türkiye'nin panoramasını açık ve net görebilirsiniz!.. Vadi insanının sosyal zekası, genel olarak bütün folklorik öğelerinin yanı sıra, siyaset ve yönetim anlayışının her kademesinde kendisini belli eder. Bazen de ironik olarak üstü kapalı bir mesaj iletir, tıpkı 2014 Yerel Seçimlerinde olduğu gibi...
Aslına bakılırsa Bitlis'teki geçmiş Siyasi Tarihin 'Mizahi' yönü bile, tek başına senarist ve film yapımcılara hoş bir konu oluşturabilmektedir. Bu husus ciddi konuların yanı sıra, bazen ana temasıyla bir karikatür, veya bir sahne oyununa ciddi malzemeler sunabilmektedir. Bu durumu kaçırmayan yerel tiyatro gurupları, birçok vak'ayı oyunlaştırıp sahnelemiş durumdadırlar.
Seçmenin akıl arşivindeki hoş sadalar kolay kolay unutulmayıp, yeri geldiği zaman eleştirisel olarak karar mekanizmalarının karşısına çıkabilmektedir...
Bugün artık genç aktivistlerin, teknolojiyle birlikte değişen yeni dünya düzeninin siyaset sahnesinde daha fazla söz sahibi olacağını belirtmek için kahin olmaya gerek yoktur. Bitlis'te çok başarılı seçim çalışmaların yanı sıra, bir ilki gerçekleştirerek, aday adaylıkları süreleri içerisinde projelerle seçim çalışmaları gerçekleştiren genç adaylara rastlamak mümkün olmuştu. Mesala Serdar DURER gibi.. bu arkadaşımız gerek siyasi duruşuyla, gerekse Proje Kitapçığıyla 'Yeni Nesil Siyasetçi' profilinin öncülüğünü başlatmış oluyordu. Bu durum değil Bitlis siyasi arenasında, belki de Türk Siyasi Tarihinde alışıla gelen bir durum değildi... Ama görünen o ki siyaset artık eski geleneklerlerle değil, teknolojiyi yakından takip edebilen genç, aktif ve dinamik siyasetçilerin sinerji ve heyecanlarından dolayı, daha çok seçmene ulaşabilme gayretinden fazlasıyla istifade edilebilir...
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki; siyaset artık bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir sosyal bilim alanı olan Siyaset Bilimi, Politika Bilimi veya Politoloji, siyasi teorilerini inceleyen siyasi davranışlar alanlarıyla, en azından lise son sınıflarda seçmeli ders olarak okutulmalıdır.
Gençlerin siyasette daha fazla rol alması gerektiğini dönemin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN sık sık dile getirmekteydi.
'14 Haziran 2015' tarihinde yapılacağı belirtilen Genel Seçimlerin Ak Parti açısından ön hazırlığını oluşturan, Adalet Kalkınma İl Başkanlığı Seçimleri için, akademik bir gelenekten gelen Sayın Ahmet DAVUTOĞLU'nun, Faydacı ve Deontolojik özelliklerinden dolayı, nasıl bir strateji belirleyeceği doğrusu merak uyandırmaktadır... Yapılacak 'İl Başkanları Seçimleri'ne katılacak olan DAVUTOĞLU, bölge dengelerini de göz önünde bulundurarak, izleyeceği stratejileri -kitabının ana muhteviyatı gereği ile de- deruni bir iz bırakacaktır...
Saygı ve sevgilerimle...