O Kitap ve peygamber bize 'toptan Allahın ipine sımsıkı sarılın', 'siz tek bir Ümmetsiniz ben de sizin Rabbinizim', 'ancak Mü'minler kardeştir', 'size bıraktığım Kur'an ve Ehl-i Beyt emanetine kıyamete kadar sarılın eğer sarılmazsanız sapıklığa düşersiniz', 'benden sonra cahiliye adetlerine dönüp bir birinizin boynunu vurmayın.' Gibi açık seçik emirler vermiştir.
Durum bu kadar berraklığı ile ortada iken, bu söylediklerime hiçbir Müslüman itiraz etmezken, uygulamada böyle olduğunu söylemek mümkün değil. Müslümanlar arasında değişik sebeplerden kaynaklanan farklı anlayışların olduğu bir vakıadır. Bu kadar değişik kavimin kabul etmiş olduğu bir din, bu kadar geniş coğrafyaya yayılmış, birçok değişik dinden dönülüp Müslüman olmuş milyonlarca insanın oluşturduğu bir toplulukta farklı anlayışların, farklı yaklaşımlar ve uygulamaların olması gayet anlaşılabilir bir durumdur.
Önemli olan bu farkları rahmete dönüştürüp zenginlik haline getirebilmektir.
Allahın ve Peygamberin(a.s) bizden istediği de bu değil mi? Yukarıda saydığım Kur'an'ın ve Hz. Peygamberin(a.s) emirleri bunu en güzel şekilde anlatmıyor mu?
Müslümanlar bu açık seçik emirlere rağmen tam tersini yapmış, birbirlerini dışlamış, değişik mezheplere bölünmüş bu mezhep mensupları da bir birine düşman olmuş, farklı İslami yaklaşımlar din gibi algılanmış ve bu algılar Kur'an'ın ve Sünnetin önüne geçmiştir. Temel kaynaklarından bu kadar uzaklaşmış Müslümanların bir araya gelerek düşmanla topyekün mücadele etmesini beklemek safdillik olur kanaatimce.
Son zamanlarda bizim bu farklılıklarımızdan faydalanarak Müslümanlar arası bir kaos ortamı oluşturma, Müslümanları bir biriyle savaştırma projeleri hızlandırılmış ve uygulamaya konulmuştur. Bu proje çerçevesinde selefi anlayışlarla, sufi anlayışlar, uzlaşmacı anlayışlarla direnişçi anlayışlar, Şiilerle Sünniler bir biriyle savaştırılmaya başlanmıştır.
Toprakları düşmanlar tarafından işgal edilmiş, diktatör uşaklar tarafından yönetilen Müslümanlar kendi kaynaklarından uzaklaştıkça ne diktatörleri devirip özgür olabilir ne de topraklarını düşman işgalinden kurtarabilir. Hatta diktatörleri devirip toprak parçasını düşmandan alan Müslümanlar diğer Müslümanlar tarafından düşman ilan edilecektir. Çünkü kendisinden mezhep veya anlayış olarak farklıdır. Biz öze dönüşümüzü gerçekleştiremez isek düşman bu oyunları daha rahat uygulamaya koyacak ve maalesef başaracak da.
Bize düşen Müslümanlar arasında vahdeti tesis etmek için çalışmaktır. Tarihte ve günümüzde oluşturulan düşmanlıkları ortan kaldırmak, Müslümanlar arasında Allahın (c.c) emretmiş olduğu kardeşliği tesis etmek için çaba harcamaktır. Bir gruba, bir hizbe mensup olmak değil Müslüman cemaatine mensup olmaktır. Din adamlarımızı Rabb edinmemek, onları Kur'an ve Sünnet çerçevesinde değerlendirmektir. Asıl olan dindir, mezheplerimizi dinimizin önüne geçirmemektir.
Hasılı bireysel ve toplumsal olarak İslam'ı iyi anlamak ve yaşamak zorundayız. Aksi halde düşmanların oyuncağı olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Vesselam.