Bugün, Türkiye tarihinde unutulmaz bir acının yıldönümü olarak karşımıza çıkıyor: 12 Eylül 1980 darbesinin 43. yılı. Bu karanlık dönem, milyonlarca kişinin hayatını olumsuz etkiledi ve Türkiye'nin demokrasisine büyük bir darbe vurdu.
1980 Darbesi: Türkiye'de Siyasi Çalkantıların Zirvesi
12 Eylül 1980 darbesi, ülkede siyasi çatışmaların doruk noktasına ulaştığı bir dönemde gerçekleşti. 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından silahlı kuvvetlerin üçüncü müdahalesi olarak tarihe geçti. Bu darbe, halka Batılı yaşam tarzını dayatma amacı taşıyordu ve Müslüman halka karşı yapılan bir dizi darbenin sonuncusu oldu.
ABD Başkanı Jimmy Carter'ın, "Bizim çocuklar başardı" sözleriyle rapor edilen bu darbe, provokasyonlar ve faili meçhul cinayetlerle hazırlandı. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için idam cezası istendi. Bu karanlık dönemde 517 kişi idam edildi.
1980 Darbesi ve Erdal Eren İdamı: Korkunç Bir Adalet Skandalı
Darbenin en çarpıcı yönlerinden biri, 17 yaşındaki Erdal Eren'in idam edilmesi oldu. Eren, darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle ceza almıştı. Yargıtay tarafından 2 kez iptal edilen idam kararı, darbeci Milli Güvenlik Konseyi tarafından yaşının büyütülmesiyle uygulandı.
12 Eylül darbesi sonrası Türkiye'de TBMM lağvedildi, 1961 Anayasası rafa kaldırıldı ve askeri yönetim altında siyaset yeniden şekillendirildi. İşkence ve faili meçhuller yaygınlaştı, binlerce kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, öğretmenler ve öğretim görevlileri işten atıldı, gazetecilere uzun hapis cezaları verildi ve birçok film yasaklandı.
12 Eylül 2010'daki referandumla, darbenin sorumluları hakkında dava açılabilir hale geldi. Ancak, hala cunta anayasasıyla yönetiliyor olmanın çelişkisi devam ediyor. Türkiye, bu karanlık dönemin mirasını hala taşıyor ve darbenin izleri toplumun hafızasında canlılığını koruyor.
