Zulümle Mücadele
Benim değerli okuyucularım bugünkü makalemi birazda kendi hayatımdan örnekler vermek üzere yazıma başlamak istedim.
O tarihe kadar kendi memleketim Bitlis Merkez köylerinden tarihi müşkünüs köyünde yaşıyordum ve o yıllarda küçük yaşta bir çocuk olarak bana yapılan bir zulümle tanışarak ve yaşadığım zulümden sonra bu güne denk tüm hayatımı zulme ve haksızlığa karşı mücadele ederek yaşadım tabi ki bu süreç içinde ahlaksız sözlere tartışmalara ve tehditlere maruz kaldığımızda olmadı değil fakat zaten bu tür ahlaksızlığı benim ve benim gibilere karşı bir koz olarak kullanacaklarını bile bile mücadelemizi sürdürdük ve sürdürmeyede devam edeceğiz inşallah.
Hayatımın en güzel yılları geride kaldığı ve en acıların başladığı tarihti o günler.
Çünkü; çocukluğumu geride bırakıp önümde zorlu bir sürecin başladığını daha o günlerde hissetmiştim. O yılları çok iyi hatırlıyorum yoksulluk vardı fazladan giysilerimiz yoktu ayakkabımız yoktu büyük odalı dairelerimiz pamuklu elyaflı kilimlerimiz yoktu son model arabalarımız yoktu teknoloji donanımlı cep telefonlarımız ve hatta evimizde televizyon bile yoktu ama umutlarımızda yok değildi umut vardı pulsuz züğürt ağaların zorbaların zulmü vardı ama elleri şefkat kokan ak sakallı hacılarımızda yok sayılmazdı eli sopalı zirzopların yanında elbet iyilerde vardı belki de herkes gibi kendi yaşantımın akışına kendimi bırakmam gerekirken o gün mazlumlara güçsüzlere ve bize yapılan zulüme şahit olmamın eseridir bugünkü direnişim
O dönemlerde kibirli zihniyetlerin ve zorbaların zulmü kişisel bir mevzu iken şimdiki zulüm artık bir başka farklıdır.
O günün zulmü ağalık paşalık taslayan ve hatta iki kelimeyi bir araya getiremeyen karanlık beyinlerin elindeyken bugünkü zorbalık biraz daha namertleşti zulüm artık siyasal güçlerin ve daha kurnaz davrananların eline geçmiş durumda artık zulüm toplumsallaştı, gruplaştı, siyasileşti topyekünleşti o günkü zulüm zirzoplu kabadaylıklarla yapıp kendilerini belli aptaların elindeydi yani zulüm eden ahmakları haliylen biz fark edip görebiliyorduk ama bu günün zulmü farklılaştı sinsileşti o günün zulmü bugün kü zulümden biraz daha net görünümlüydü en azında o zamanlar zulümkarlarımızın kime piyon ve uşaklık yaptığını da biliyorduk ama bugün ki zulüm çok farklı acısını hissedersin ama vuranı göremezsin vuranı anlatırsın ama bir tokat da anlattığın kişiden yersin.
Artık herkes öyle veya böyle bir şekilde sesini duyurabilmekte yani her tür tehlikeleri göze alıp hele bıçakta kemiye dayanmışsa gelişen haberleşme ve iletişim kanalarıyla hertür yapılanı olan biteni klavye tuşlarına döker insanlara duyurursun fakat işin bir diğer acı tarafı bide insanlar arası dostluklar biten diyalog hayatımızdan gelişen tahribatlar ve aile arası parçalanma işte bu konuda elimiz kolumuz bağlanıyor çaresiz ve çözümsüz kalıyoruz
Kurnazlaşan sinsileşen zulüm ile birlikte bide harabe olan hayatlar parçalanan duygular yok olan saygınlık ve biten örf adetler artık baba evladına, evlat babasına, kadın kocasına, koca karısına, kardeş kardeşine, akraba akrabasına, dost dostuna, arkadaş arkadaşına, komşu komşusunu rahat bir şekilde hiç aldırmadan kırabiliyor, bir birilerini ezebiliyorlar yani özellikle son yılarda öyle bir durum olmuş ki artık düşünürler ile cehili ayıramıyoruz, iyi ile kötüyü ayıramıyoruz insanlık bir birine karışıp ahtaputlaştı
İşte böylece geçmişte görmüş olduğun haksızlıklara inat zulme karşı gelirsin fakat içinde bulunduğun durum tam tersi ruhu satılmış kölelerin zulmüne esir kalırsın.
Mazlumları anlatırsın onlar şatafatlıları görürler yanlışlardan uyarırsın onlar yanlışlarla perçinleşmişler aç şu gözlerini dersin onlar at gözlüklerinin esiri olmuşlar işte buda içinde bulunduğumuz yeni çağ zulmüdür. yani eskiden zulüm edenden dayak yerdik şimdi o dayağa gerek kalmadan zulüm edenlerden her tür yine nasibimizi alıyoruz.
Adam ilkokul okumamış iki kelimeyi bir araya getiremezken üniversite de master yapmış konuştuğu beş kelimeden bir tanesi doğru olmazken toplumun en dürüstü olabiliyormuş. Hatta ve hatta Sorsan memleketin kanaat önderiymiş gibi davranabiliyormuş kandırarak, aldatarak insanların umutlarını çalarak bir takım elbiseyle bir siyah veya bir pembe kıravatla siyah at gözlüğü ile insan kalıplı ruhsuz kılıfların çağında yaşıyoruz artık.Buda başı başına zaten bir zulüm değil mi?
Aydınların sessizce yok olduğu ve ahmakların tanınmış simalar haline geldiği bir çağdayız dolayısıyla yazdıkça yazıyoruz anlattıkça anlatıyoruz. Aydınlatmaya direniyoruz ama kaç kişiye sesimizi ulaştırabiliyoruz ki acaba?
Evet Yukarda da belirtiğim gibi eskiden zirzop pulsuz ağaların zulmü vardı ve şimdi artık Umutların bile yok olduğu insanlığın uyutulduğu mazlumları unutup zalimlere uyulduğu yeni zulümlerle karşı karşıyayız.
Alimlerin sustuğu, zalimlerin alim gibi göründüğü bir çağdayız biliyorum belki bu yazımdaki bazı sözler bir yerlere çekilecek özelikle birileri kendine doğru çekebilir ama altını çizerek söylüyorum yazdığım her satırını üzerine alan her cahil ve her zalime isabettir.
Güzel yürekli olan insanlara selam olsun