İnsani olarak geldiğimiz her iyi nokta, kötü bir noktayı da beraberinde getirmiştir. İmkânların her an için arttığı imanlıların (merhametli-vicdanlı birey) her an için azaldığı bir süreç.
Bu sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılabilmesi için genelde yaptıklarımız uzunca konuşmalar ve çok az faydalı ameller. İslam'ın yaşanmasını sadece anlatılması eyleminden başka bir evreye geçiremeyen bir kısım alimler. Halka mütevazı ve alçakgönüllü olmayı tavsiye eden ve tüm hayatları fuzuli-israf ile geçen kısmı akiller. Herkesin kusursuz olmasını tembihleyen bununla birlikte şahıslarında kusurdan görünür kalmayan bireyler. Herkes gibi düşünüp, herkes gibi davranan lakin neticede çok farklı sonuçlar bekleyen gençler. Evde okulda işte camide çarşıda caddede kahvede ailede bulunamayan huzuru gençlere ölümü sunan maddeler. Maddenin yalan dünyasına ve çaresiz teslimiyetine kapılıp geleceklerini ve aile bireylerini yok eden niceler. İnsanların ve genç bireylerin var olan zihni ve fikri boşluklarından faydalanan siyasi ve dini örgütler. Bütün çabalamalarına rağmen var olan toplumsal çöküntüde farklı bir oluşum sağlayamayan; dernekler, vakıflar, cemaatler, gençlik merkezleri, toplantılar, konferanslar, seminerler, kurslar, okullar, üniversiteler. Aslında bunların cevabı belli: niteliği niceliğe tercih eden bir sistem ve bilinçsiz insanların oluşturduğu sistemde sistemin esir edildiği bireyler ve oluşturulan sürü psikolojisi.Çocuklarının merhametli ve vicdanlı olmasından çok diploma sahibi olmasını önemseyen aileler. Bir diplomaya verdiğimiz hayat çemberinin bize nelere mal olduğuna kısa bir şekilde bakalım. Nerden nereye gelmişiz.
Evimizde taht koltuklarımız olmadan önce, gönül tahtlarımız vardı. Huzur verirdi. Muhabbet ettirirdi. Yemeklerimizin resimlerinin gittiği bugünde önceleri kokusu giderdi. Kokuyu komşu hissetmiştir diye bir tas yemek komşuluk hakkından komşuya gönderilirdi. Yemek teslim edilen komşu cümlede teşekkür edemese de teşekkürün en alasını ederdi. Boş tabak gönderilmez derdi ve evde bulunan herhangi bir gıdayı komşunun yemek konulan tabağına koyar o şekilde teslim ederdi. Yani ameller niyetlere göreydi. Çünkü önceden ameller de niyetler de bugünden çok daha güzeldi.
Önceden bir komşuda cenaze olsa cenazenin kimin evinden çıktığı fark edilmeksizin acılar ortak yaşanırdı. Acıya hürmeten eğlence olarak bilinen düğün, nişan merasimleri ertelenir, televizyon ve radyolar belli bir süre kapatılırdı içten bir saygı ve samimi niyet vardı. Acılar gerçek duygular ile paylaşıldığı için gerçekten azalırdı.
Yıllar önce çocuklar saatlerce dışarıda oyunlar oynar keyifli vakitler geçirirlerdi, bu vakitler bazen gecenin geç saatlerine de denk gelirdi. Ama kimse dışarıda çocuklarının başına bir şey gelebileceği ihtimalini pek düşünmezdi. Çünkü içten bir toplumsal güven vardı. Önceden bir köye yabancı biri girse hemen herkes fark eder yabancı olduğunu bilirdi. Şimdilerde apartmanımıza evimize giren çıkandan bihaberiz.
Evet ve bu insanların çoğu, önceden diye nitelendirdiğimiz bu güzel insanlar belki çok lüks ev ve arabalara sahip değillerdi, belki hiç biri diploma sahibi değildi, üniversite, lise, ortaokulu bırakın ilkokul mezununa bile zor rastlanırdı. Ama hepsi gerçekten insandı. Merhametli ve vicdanlıydı. Evet bir diploma ve arabaya karşılık kazandığımız koca bir yalnızlık, kin, nefret, mesafe, bencillik ve dahası. Belki de geçmeyen geçmişlerimiz olsa, var olan gelecekten daha huzur verici olacaktı.
Selametle Kalın.