Her çocuk saf ve temizdir. Onların oyunları, hayalleri ve rüyaları hep saflık, temizlik ve güzellik üzerinedir.
Normal şartlarda her aile çocuklarını kreşlere, parklara ve eğlence yerlerine götürerek onların, onlar gibi olan diğer çocuklarla birlikte vakit geçirmelerini ister. Çocuklar kendi akranlarıyla bulunmaktan mutluluk duyarlar.
Bu çocuklar ölüm nedir bilmezler ve ölüme aşina olan ailelerde çocuklarına hiçbir zaman ölümü yakıştırmaz ve hatırlatmazlar. Ancak dünya üzerinde böylesi mutluluk ve güzelliklerden mahrum çocuklarda mevcuttur. Afrika da yaşayan çocuklar buna örnek olarak verilebilir. Onların birçoğu bırakın diğer dünya çocukları gibi eğlenip mutlu olmayı daima aç ve susuz olarak hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. Onlar için akranlarıyla tok ve suya kanmış olarak oynamak ve eğlenmek sadece birer hayalden ibarettir.
Fakat bu zorluklar ve çetin hayat şartları Afrikalı çocukların bazen mutlu olmalarına engel olmamakta, o tertemiz fıtratlarıyla bazen bir bardak kirli suyla veya bir parça ekmeğe sahip olunca bile tebessüm edebilmektedirler. Aileleri susuzluk ve gıda kıtlığından ötürü çocuklarının ölme ihtimalini hep akıllarında tutarlar ve onların hayatta kalabilmeleri için var gücüyle çalışırlar.
Dünyada bazı çocuklar da vardır ki doğarken öleceklerini bilirler. Bu çocuklar Filistinli çocuklardır. Onlar rüyalarında ve hayallerinde bir oyuncak, bir top, bir şeker vs. gibi şeyler görmezler. 76 yıldır o çocukların rüyalarını silahlar, mermiler ve bombalar “süslemektedir!”. Bu çocukların 76 yıldır sürekli oynadıkları tek oyun saklambaç oyunudur. Bu oyunda çocuklar, mermiler ve bombalar yer almaktadır. Çocukların ise sobelenmemeleri lazımdır. Çünkü sobelenirseler ikinci bir sobelenme haklarının olmayacağını bilmektedirler. Bu oyun çocuklara ailelerinden miras kalmıştır.
Çünkü aileler de sürekli mermi ve bombalardan saklanmış ve saklanmaya çalışmaktadır. Ayrıca bu ailelerin çocuklarını parka veya eğlenebileceği bir yerlere götürme gibi bir lüksleri de yoktur. Onların yegâne amaçları çocuklarını dünyanın başına bela olmuş Siyonist İsrail terörüne karşı, ölümden korkmamayı ve hayatta kalmayı öğretmektir. Yani sobeleme oyununda onları tecrübeli kılmaktır.
11 aydır Gazze Şeridi’nde bu çocukların katledilerek öldürülmelerini televizyonlarda ve sosyal medyada gördüğümüzde hızlı hızlı geçiyoruz ve artık görmek istemiyoruz. Vahşetin boyutlarına karşı deve kuşu gibi başımız daima kuma gömüyoruz. Kendi çocuklarımıza ölümü yakıştırmazken ve onları ölüm hatırlatacak her şeyden onları uzak tutarken hiçbir zaman, Filistinli binlerce çocuğun ölümüne karşı hissizleştik. Ölümü öldürmüş olan Filistinli çocukların ölümlerini bizler de kendi içimizde öldürdük.
Dr. Muhammed Uğurlu