Filistin’de, 15 Mayıs 1948'de başlayan ve "Büyük Felaket" olarak hafızalara kazınan birinci Nekbe'nin üzerinden nerdeyse 77 yıl geçti. O günden bu güne Filistin halkının acısı, sürgünü, gözyaşısı hiç dinmedi.

İşgalci siyonistler, birinci Nekbe'de, bir milyonu aşkın Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün etti. Filistinlilere ait 675 köy ve belde yok edildi. siyonist çeteler, 70'ten fazla katliam gerçekleştirdi ve 15 binden fazla Filistinliyi şehid etti.
7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı'nın başlangıcından bu yana Gazze'nin her bir metre karesinde soykırım yapıldı. Binlerce katliam yapıldı. 100 bin tondan fazla patlayıcı Gazze'nin semalarında ölüm olup yağdı. Hastaneler, evler, camiler, pazar alanları, insan yaşamının olduğu her yer bombalardan nasibini aldı. Neredeyse ayakta kalan tek bir yapı yok.
50 binin üzerinde şehid, yüz binin üzerinde yaralı ve sayısı bilinmeyen kayıplar… Gazze coğrafyasının üzerinde yaşayan her bir Filistinli, 471 günlük zaman zarfından en az 9 kez yer değiştirmek zorunda kaldı. 

Gazze'de halk, her türlü işkenceye, tecride, açlığa, susuzluğa, ölüme mahkum oldu. Bu kadar soykırım ve vahşi katliamlar dünyanın gözleri önünde yaşanırken, ne yazık ki Müslümanların başında bulunan idareciler sessiz kalmayı tercih etti. İster inansın, ister inanmasın, insanlığını kaybetmemiş her bir insan sokaklara çıkarak, siyonizmin soykırımına tepkisini ortaya koydu. Aksa Tufanı ile birlikte siyonist işgal çeteleri, arkasına işgalci ABD, İngiltere, Almanya başta olmak üzere, bütün şer güçlerini aldı. Bu şer ittifakının askeri, ekonomik, siyasi ve medya gücünü de elinde tutan işgal çetesi Gazze'yi en ağır şekilde bombaladı. Mazlum Gazze halkının payına ölüm düştü. Ümmetin izzeti ve kutsallığını korumak için sabrederek direndiler.  

Bütün bu yıkımlara rağmen, bu acı ve gözyaşına rağmen, Filistin halkı direnişle perçinleşerek o soykırıma karşı imani bir duruş sergilediler. Soğuktan ölen bebeklerin, açlıkta ölen çocukların, bedenleri parçalanan yavruların, feryat eden annelerin, sesi duyulmayan babaların yaşanan acılarına rağmen, direniş cephesi dimdik ayakta kaldı. 
İşgalciler hiçbir hedefine ulaşamadı. Dünyada insanlık emaresini kalbinden taşıyan insanların nazarında bir kanser hücresi gibi istenilmeyen bir halk haline geldiler. Dünya siyonizmin vahşetini gördü. İnsanlık için ne kadar tehlikeli olduğu ortaya çıktı. Tüm bu yaşananlara rağmen direnişin ayakta durması, taviz vermeden yoluna devam etmesi, işgalcileri anlaşma masasına oturtmak zorunda bıraktı.

Geçtiğimiz günlerde varılan anlaşma ile birlikte gerçekleşen esir takası, dost ve düşman herkesi şaşkına çevirdi. Dosta güven, düşmana korku verdi. Bitirdik, zayıflattık dedikleri direnişçiler, yıkılan binaların enkazlarından, baharda çiçeklerin filizlendiği gibi çıkıverdiler. Tam bir devlet anlayışıyla esir takasını gerçekleştirdiler.
Esir takası için kurulan platforma konulan masanın üzerinde Kızılhaç yetkilileriyle takas anlaşması imzalarken sadece Filistin bayrağının olması, esirleri teslim eden direniş mücahitlerinin elinde işgalcilerden ganimet olarak alınan silahların bulunması, sanki aylardır böyle bir organizasyon için çalışılmış gibi profesyonel bir organizenin olması, elbette ki dünyayı şaşkına çevirecek.

İşgal altındaki topraklarda şok etkisi oluşturdu. İşgal çetesi böyle bir hezimeti belki hiç yaşamamıştı. Psikolojik olarak işgalcileri çökertti. Geleceklerine dair umutları kırıldı. Filistin'de kalıcı kalmanın hayallerini kaybettiler. Gazze üzerinde kurdukları hayaller, enkazın altında kaldı. 
Ama gel gör ki bu başarı, bu mücadele, bu direniş, topraklarında ölümü göze alan bir halkın dirayeti, işgal çetesini destekleyen ABD'nin sarı öküzü Donald Trump'u çok rahatsız etmiş olmalı ki, ilk kez bir ABD başkanı bu kadar net bir şekilde niyetini ortaya koyuyor.  

Sarı öküz; Gezze'de bulunan halkın büyük çoğunluğunun Ürdün ve Mısır'a yerleştirilmesi için Ürdün'ün kuklası ile Mısır'ın darbecisiyle görüşeceğini söylüyor. Evet, sahada da masada da işgalciler kaybetti. ABD'nin ipi kopmuş sarı öküzü, ikinci bir Nekbe'nin hayallerini kuruyor.

Nasıl ki Gazze'yi işgal etmenin hayalleri, Gazze'nin zehirli sularında tükendiyse, inanıyoruz ki bu sarı öküz başta olmak üzere, Gazze üzerinde, direniş üzerinde hayal kuranların bütün hayalleri Gazze'nin o zehirli sularında, direnişin kök saldığı topraklarında elbette ki kaybolup gidecektir. 

Onun için sarı öküzün yapacağı ve de başarabileceği bir şeyler var aslında. Rabbim, işgal çetesinin yıkılışını bu sarı öküze, başkanlık olduğu dönemde göstereceğine inanıyorum. Öyleyse, imkanı da varken, Amerika'nın herhangi bir beldesinde, işgalci siyonistlerin yerleştirilmesi için çalışmaya bir an önce başlarsa, onun için iyi olur. Yeni dirilişlere, yeni  direnişlere kavuşmak dileğiyle kalın selametle…