Rus İşgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar.
Rus İşgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: ''Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış'' bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır.
Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.
Bitlis birinci dünya savaşından önce nüfusu 30000´dır. Lakin savaş çıkınca halk göç eder ve nüfus 3000´e düşer.
Diğer Rivayet:
Bitlis Rus işgalinden çıktıktan sonra Bitlis ordularının basında olan kişi olan komutan şerif bey, savaş sonrası Bitlis’i görmek için Bitlis'e yüksekten bakan bir tepe olan ve şuan "şerif bey tepesi" olarak adlandırılan tepeye çıkıp Bitlis'e bakar ve görür ki Bitlis yıkık dökük her taraf yerle bir olmuş sadece tapanın etrafında ayakta kalan 5 minare durur... Ve orada oturup türküyü söyler.
Bu ağıt zamanla türkü olarak günümüze kadar gelir.