Türkiye genç nüfusu ile övünen bir ülke, bu durumu kaybetmemek için de ailelere fazla çocuk yapmaları için teşvikler yapılıyor.
Nüfusun kalabalık olması, hele de genç nüfusun fazla olması, bazı riskleri beraberinde getirmektedir. Genç nüfusa sahip çıkılmadığı zaman 'patlamaya hazır bombaya' dönüşür. Hele Türkiye gibi dış etkilere açık bir toplum yapısına sahipseniz bu risk daha büyük olur. Kontrol edilemeyen gençliği, sosyal medya ve çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi kanallarla birileri yönlendirebilmektedir.Çocuklarını iyi bir eğitimden geçiremeyen toplumların, gelecek için olumlu cümleler kurması mantıksız olur.
Mevcut eğitim sistemimiz tarihi, kültürel ve dini değerlerimize dayanmadığı için eğitim anlamında bireylere bir değer katmamaktadır. Çeşitli dernek ve vakıfların yaptığı eğitim çalışmaları yanında ailelerin kendi çabaları ile verdiği değerler eğitimi, okulların bu eksikliğini bir nebze telafi edebilmektedir.
Okullarda öncelik 'eğitime' değil 'öğretime' verilmektedir. Oysa iyi eğitim almamış bir insanın, iyi öğretim görse bile faydalı bir kişi olma ihtimali oldukça zayıftır. 'Vali olmuşsun ancak adam olamamışsın!' özdeyişi bu durumu özetlemek için kullanılabilir.
İyi eğitim insana erdem kazandırır. İyi eğitim almamış fakat aldığı öğretimle doktor, mühendis, hakim, savcı, polis, öğretmen vb olmuş meslek erbabının, hizmet etmesi gereken kişilere 'yolunacak kaz' gibi bakması oldukça yaygındır.
Hukuk sistemimizin de küçük yaşta suç işleyenlere yaklaşımı, onları 'ıslah edip' topluma kazandırmak yerine, daha kötü duruma sokup daha çok suç işlemelerine sebep olmaktadır.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) 2014 yılında cezaevlerine girip çıkan çocuklardan tekrar suç işleyip içeri girme oranının % 65 olduğunu açıkladı.
Bu korkunç bir döngü. Suç işleyen çocuğun cezaevinde eğitilip bir daha suç işlememesi beklenirken, çocuk bir suç döngüsüne sokulmaktadır. Bu durum da ceza sisteminin tartışılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
'Ağaç yaşken eğilir.' atasözü, küçük yaşta eğitim verilmesinin gerekliliği ile ilgili kullanılır ve kanaatimce oldukça önemli bir sözdür.
Son zamanlarda gündeme gelen, ilkokullarda Kur'an eğitimi, okullarda seçmeli Kur'an ve siyer dersleri bu eksikliğin giderilmesini amaçlamaktadır. Ancak eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılmadığı takdirde bu derslerin faydadan çok zarar verme ihtimali de var.
Çocuğa öğretilen hayat bilgisi, fen, matematik, biyoloji, sosyoloji, felsefe gibi beşeri bilimleri İslami bakış açısı ile değil Batılı bakış açısı ile pozitivist, deneyci yaklaşımlarla, Darvinist bir mantıkla verirseniz, Kur'an'ı ve siyeri sağlıklı bir şekilde anlamasını ve hayata İslami bir yaklaşımla bakmasını beklemeniz bir temenniden öteye geçemeyecektir.
Vakıflar, dernekler ve duyarlı aileler de nasıl olsa çocuğumuz okulda İslami bir eğitim alıyor diyerek, bu konudaki çabalarını bir tarafa bıraktığında çocuğun eğitim alma ihtimali tamamen ortadan kalkmış oluyor.
Vesselam.