Mehmet Şah Marhan

Mehmet Şah Marhan

Tüm Makaleleri

GÖNÜLLÜ MAHKÛMLAR

Ailenle zaman geçiriyor musun, ailece sohbet ediyor musunuz? diye soruyorum bir çocuğa.
Çocuk şöyle cevaplıyor:
"Anne babamla aynı evde bile değiliz. Ben odamdan çıkmıyorum, hep yatıyorum ve bütün gün telefonla zaman geçiriyorum. Çünkü odamdan çıkınca hep beni eleştiriyorlar, yargılıyorlar, suçluyorlar ve kızıyorlar."
Beklenmedik tartışmalar çıkıyor.
Hiç dışarı çıkıyor musun, hiç arkdaşın var mı?
Arkadaşım var ama onlar da benim gibi evden, hayır hayır odalarından çıkmıyorlar.
"Dışarıda ne var ki? Çok sıkıcı dışarısı, ev daha güzel" diye ekliyor. Odamda telefonuma takılıyorum işte.
Bu, bir mahkumiyet değil mi? diye soruyorum.
Mahkûmiyete de olsa güzel bir mahkumiyet! diye cevaplıyor.
Mahkum arkdaşın telefon mu?
Onaylarcasına gülüyor...
"Çok iyi bir arkadaş!" diye ekliyor.
Düşünün biri veya birileri çocuğunuzun odasında çocuğunuzla sınırsız zaman geçiriyor.
Ne hissedersiniz?
Çocuğunuzun evde olması, odasında olması onun güvenli bir ortamda olduğunu düşünüp güvende olduğunu sanmayın.
Her ne kadar eve gelen misafire; "Hoş geldin" diyemiyorlarsa ya da demiyorlarsa da, dünyanın bir ucundan bir ucuna iletişime geçebiliyorlar.
Ne olduğu belirsiz kişi veya kişiler, onlarla sınırsız zaman geçirip her türlü yanlışa teşvik edebiliyor.
Çocuğunuzun ahlâkını, davranışlarını, düşüncesini, inancını bozabiliyorlar.
Anne babasından alamadığı sıcaklığı dijital ortamda bulduğunu sanır çocuk. Böylece bu sanal sıcaklıkla her yanlışa gebe kalabiliyor çocuk...
***
"Bizim zamanımızda böyle değildi." deyip durulur genelde. Annemiz babamız bize bağırırdı, döverdi ama "Bu, hiç sorun olmazdı" hatasına düşülüyor.
Zira şimdi kendisine kızılan, bağırılan çocuk, dünden razıymış gibi odasına kapanıp telefonla zaman geçiriyor. Telefondan ilgi, sevgi, kabul ve değer görme arayışına giriyor.
Eskiden herkes sobanın etrafına toplanırdı. Anne veya baba kızdı mı, çocuk ya sobanın arka tarafına geçerdi ya da bir odaya geçip hemen geri gelirdi.
Çünkü o oda soğuk olurdu, soğuk odada durulmazdı. Daha doğrusu oda soğuk olmasa da odada zaman geçirilecek bir aygıt olmazdı. Hemen ev halkının olduğu odaya geri gelinirdi.
Ya da anne baba kızdı mı, dışarı çıkıp arkadaşları ile oynarlardı.
Ama şimdi ne sokaklar güvenli, ne de sokakta çocuklar var.
Dolayısıyla şimdi çocuğa bağırıldı mı, kızıldı mı ya da dövüldü mü çocuk mahkum arkadaşını yani telefonunu yanına alıp saatlerce odasında yalnız kalmaya, gönüllü mahkûm olmaya dünden razı.
Bu durum başta sorun gibi gelmezse de zamanla içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor.
İlk çocukluk evresinde "Haydi çok gürültü yaptın, yaramazlık yaptın, haydi odana" ya da "Ağlayacaksan git odanda ağla" denilmişse çocuk artık anne babayı sığınacak bir liman olarak görmüyor. Odasına kapanmayı öğreniyor. Gönüllü mahkum olmaya karar veriyor.
Ayrıca çocuk, "Eline telefon verildi" diye mutlu olabilir!
Hatta çocuğunuza tablet/telefon verip bir köşede sessizleşmesi işinize geliyor olabilir!
Ya da çocuğunuzu mutlu ettiğinizi düşünebilirsiniz!

ÇOCUKLARDA DALGINLIK VE DİKKAT EKSİKLİĞİ

Siz hiç sevmediği bir filmi, sevmediği bir diziyi, sevmediği bir maçı, sevmediği bir programı izlemediği için...

USLU ÇOCUK

Bir zamanlar ülkenin birinde despot bir kral yaşarmış. Kim farklı bir görüş sergilemeye kalkar veya öne çıkarsa hemen defterini dürermiş.

BEDENSİZ EĞİTİM

Yazıma bir veli ile bir lise okul müdürünün arasında geçen diyalogla başlamak istiyorum.

AMA BENİ TANIMIYORSUNUZ

Bu yazı, bir öğrencinin öğretmenine sitemidir. Öğretmenim, benim için velime ‘‘Yaramaz, adam olmaz’’ demişsiniz... Ama ne ilginçtir ki, tanımıyorsunuz beni... Beni tanımadan bu kanıya nasıl vardınız ö...

Üç Tip Öğretmen

Bir öğrenciyi gömleğe benzetirsek ve değerlendirmeyi gömlek üzerinden yapacak olursak; "Üç tip öğretmen var" diyebiliriz.

Tatvan Fen Lisesi Hayırseverini Bekliyor

Tatvan Fen Lisesi öğrencilerinin aklı, gözü Bitlis Hikmet Kiler Fen Lisesi ile Bitlis Nurullah Eren Anadolu lisesinde. Dahası Bitlis Hikmet Kiler Fen Lisesi ve Bitlis Nurullah Eren Anadolu Lisesi öğre...

KOLTUK SEVDASI

"Bir soğan başı da olsa ben olayım" diyen bir çok koltuk sevdalısında bir koltukta oturma sevdasının yarısı kadar topluma faydalı olma sevdası ve sorumluluk duygusu yok...

Zorba!

Pencereden dışarıyı izliyorum öylece. Ansızın bir güvercin kondu pencereye... Nasıl da ürkek ve tedirgin... Sonra deminden beri bakıp bakıp düşündüğüm çınar ağacının çıplak dallarına uçup kondu.

Aman Ne Önemli Biri

Birçok "insan," birçok şeyin sahibi oldu/oluyor. Ama karakter sahibi olmadı/olamaz. Hatta "önemli" olmayı becerdi, ama "değerli" olmayı başaramadı.

LGS ve DYK Kursu Ne Perhiz Ne Lahana Turşusu?

Doğrudan konuya girmek istiyorum. Birileri şu çelişkiyi, bana anlatabilir mi? Okullar, sene başında "Sınavlara öğrenciler sözde hazırlansınlar" diye DYK kurslarını alelacele açmak için her çabayı göst...