Eksiğiyle, fazlasıyla, neşesiyle, coşkusuyla, verilen yeniden buluşma sözleriyle birlikte başarılı bir “Bitlis Tanıtım Günleri” daha noktalandı güzel İzmir’imizde. Kısa süre içinde kotarılan etkinliğe bendeniz de 2015 yılında neşrettiğim 3. kitabımla katıldım.
Alelacele buluşturulmuş küçücük bir masa üzerinde (maalesef stantlarda değil) değerli hemşehrilerim için kitaplarımı imzaladım. Bu vesileyle bana yakın ilgisini, sevgisini her daim gösteren tüm dostlara, ziyaretçilere bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.Temel de organizasyonun yükünü çeken, emek veren bütün kurum ve kuruluşlara, kişilere de teşekkür ediyorum.
Bu türdeki etkinliklerin birbirinin tekrarı olmaması, gerek kentli insanımıza, kent dışında yaşayan hemşehrilerimize ve gerekse de bizleri seven tüm dost insanlara, Bitlis'i daha da iyi tanıtmamız adına, yeni önerilerimi ve samimi tavsiyelerimi de tek tek sıralamak istiyorum:
Evvelemirde, etkinliğin olmayan medya ayağının mutlaka sağlanmasının gerektiğiyle başlayalım. Daha önce kesintisiz, sürekli görev yapan Bitlis TV'nin eksikliği net görüldü.
Belediyelerimizin tamamının, Bitlis STK'larının, Bitlis folklor derneklerinin, kent kökenli yazar çizerlerin, yerel tiyatro gruplarının, kentli gazetecilerin her kere katılmasının yolu kesinlikle açılmalıdır.
Yazar çizerlerimize, sanatkarlarımıza mutlak surette stantlarda özel yer ayrılmalıdır. Onların Bitlis adına, kültür, sanat adına birebir tanıtım yaptıkları asla unutulmamalıdır. Şairlerimizden, yazarlarımızdan, düşünce, felsefe adamlarımızdan, sinema, tiyatro, musiki emekçilerimizden bahsediyorum.
Esasen, organizasyon olabilirse 5 güne çıkarılarak, buluşmada ilk gecemizde yaklaşık 1000 kişilik kapalı bir salonda olmalıyız. Ses, söz sanatımız adına, kültürümüz, folklorumuz adına, derin musikimiz, mizahımız adına 'gövde gösterimiz' orada rahatlıkla ortaya konulabilir. O kentten, isimleri tespit edilerek davet edilmiş misafirlerimizle değerli hemşehrilerimizin bir araya gelmeleri ve tanışmaları gerçekten çok şık olur.
Bu işin kesin bir sanat yönetmeni olmalı. Ayrıca tüm etkinliği ustaca sevk ve idare etmede kudretli, bilgili, yetenekli, özel 2-3 kişi daha mutlaka görevlendirilmelidir.
İlk gece açılış konuşmaları ve olası kısa plaket sunumlarından sonra, önceden belirlenmiş kişilerle sahnede söyleşiler, biyografik tanıtımlar olmalı ve yapılabilirse bir küçük panel de düzenlenmelidir. Sonrasında folklorumuzun cansuyu olan halkoyunlarımız, musikimiz ve halk tiyatromuzdan kısa kısa bölümler sunulabilmelidir. Şiirlerimizle, manilerimize ve kentimize ait eski, yeni fotoğraflarla, hareketli görüntülerle gece sonlandırılmalıdır.
Burada sunumda profesyonel kişiler de yer alabilirler. Ulusal medya sayesinde etkinliğin düzenlendiği kentin ve ülkenin dikkati çekilmeli, noksansız ve ustaca sunulmalıdır herşey.
Peşinden de 4 günlük klasik etkinliğe geçilmesi zaten çok kolay olacaktır. Burada ses sanatkarlarımızdan, sadece eğlendirme ve de gelen kitleyi sahnede coşturma kadar, sanat değeri yüksek, orijini kentimize ait otantik eserler okumaları da rica edilmelidir. Hatta az biraz zorunlu da kılınmalıdır. Örneğin, sahnede 8 eser okuyacaksa 6-7 tanesi mutlak surette bize, topraklarımıza ait ezgiler olmalı. Arabesk ve benzeri eserler okutulmamalıdır. Bunun için TRT arşivlerinden yardım alınması da gerekebilir.
Kürtçe eserlerimiz başımızın tacıdır. Dengbejler, Kürt ses sanatkarları burada mutlak surette yerlerini almalıdır. Kervan asla yolda düzülmemeli. Herşey sıraya, saate ve takvime uygun düzenlenebilmelidir. Yerel tiyatro gruplarımız bölgemize ait gerek mizahi konuları gerekse de tarihi ve dramatik yönü ağır basan öyküleri, şiirleri, kısa kısa bölümlerle, insanları sıkmadan sunabilmelidir.
Emektar, usta, eski halkoyuncularımız da, diğer genç halkoyuncularımız gibi gerek mahalli kıyafetli, gerekse de kıyafetsiz olarak ortak büyük sahnede oyunlarımızı oynayabilmelidir. Tabi bu bir düzen ve işleyişte olmalı. Oyunların ve oyuncuların isimleri, oyun öyküleri tek tek kitleye aktarılmalı. Yaşamdan göçmüş ya da faal olmayan halkoyuncularımız, ses sanatkarlarımız, şair ve yazarlarımız sahnede mutlak surette anılmalıdır.
Keyfi olarak davul zurna çaldırılmamalı, sesler başka başka seslerle karışmamalı, gürültüye dönüşecek olası bir durumdan kesinlikle kaçınılmalı. İş tek bir noktadan yönetilmelidir.
Binlerce kilometreden gelip hizmet veren esnaf ve zanaatkarlarımızın dilek ve arzuları sürekli dinlenmeli. Olabilirse, stantlardaki yüksek kira bedelleri daha da aşağıya çekilmelidir.
Vilayetimiz, kamu kurumlarımız kitap, tanıtıcı broşür ve yansıtıcılardaki kent görüntüleri, kent fotoğrafları ve CD eksikliklerini mutlaka gidermelidir.
(Tatvan grubumuz, Tatvan emekçileri çok büyük bir hamle yapmış ve örnek olmuşlardır herkese son 3 yıldır. Peşpeşe çıkardıkları 4 dev eserle gerçekten fark yaratmışlardır. Kutluyorum tüm emeği geçen dostlarımı. Başta Doç. Dr Mehmet Demirtaş ve Av. Oktay Subaşı hocaları, kaymakam Murat Erkan ve belediye başkanı Fettah Aksoy beyefendileri.)
Sahnede sunumu başarıyla yürüten aynı kadro yola yeniden devam etmeli. Bugüne kadar çağrılı tüm can sanatkarlarımız da öyle. İlave olarak profesyonel sunumlar da etkinliğin çoğu noktasında gene devreye girebilmelidir.
Sıraladıklarımla birlikte, böylesi tanıtım günlerinin daha bir anlamlı ve ses getirici bir vasata doğru ulaştırılması aklın da yoludur. Sözlerimiz zaten bu uğurda sarf edilmiştir. Sürçi lisan edilmişse lütfen affola. İçten sevgi ve saygılarımla…