Hatırlamak, bazen kısa bir an bazen de upuzun bir süreçtir. Bazen güzel bir an bazen de sıkıntılı bir yaşam kalıntısıdır.
İnsanın ne hatırladığından öte orda kimi hatırladığı da en az bunun kadar önemlidir. Bu konuya diğer yazılarda da değindiğim oldu. Tekrar söz etmeden geçemeyeceğim. Hatırlamak, değer vermek, var olduğunu hissettirmek neden bu kadar zordur. Neden bir insan su içmeyi, yemek yemeği yürümeyi oturmayı unutmazda neden ufacık bir sevgi belirtisi olan hatırlamayı unutur. Unutmayın bugün hatırlamayı ertelediğiniz bütün insanları gün gelecek sadece anmaktan başka hiç bir şey yapamayacağınız bir durumu yaşamanızı kaçınılmaz kılacaktır.Hatırlamak derken dışarıdaki bütün insanları kastetmiyorum. İnsan olanları ve sizin için değer ifade eden insanları hatırlayın. Biz hayatımızın genel bir kısmında sadece insanların işine yaradığımız kadar iyi oluyoruz. Siz yüz iyilik yapın fakat bir kusurunuz olsun onun göreceği yer kusurun var olduğu yerdir. Ya o kadar yapılan iyilik onlara ne oldu!! Maalesef onlar hiç yaşanmamış gibi geçmişte gömülü kalır. Elbette bu fıtrattır. Ama o insanın fıtrat ortağı da elbette ki biziz. Hani bir insanın bize karşı nasıl davranması gerektiğini bizim ona davranış şeklimiz belirler ya bu da tıpkı öyledir. Böyle bir insanın bakış açısı bizimde onunla var olan bakışa açımız ile ilgilidir. Hani kısacası şu: Ya yanında ki kişi senin gibi düşünür ya da Ya da sen yanındaki kişi gibi düşünürsün. Ha unutmadan düşünenlerin insan olması elbette ki düşünebilen canlıların hepsinin insan olacağı anlamına da gelmiyor. Bu da biraz kişilik ile alakalı.
Hayatta ertelenen hiçbir şeyin telafisi olmaz, lütfen ne kendinizi ne de başka insanları 'Telafi ederim, telafi ederiz' gibi cümlelerle kandırmayın. Hangimiz bugün aç kalalım yarın çok yer telafi ederiz diyor. Hangimiz bugün arabaya binmeyeyim ya da bugün konuşmayayım yarın telafi ederim diyebiliyor. Hayat ertelenmiş duyguların saklama kabı değildir. Belki ertelenen duygu ve hayaller bozulmaz ama gün geçtikçe kaybetmeye daha da yakın olduğunuz insanların var olduğunu unutmayın. Küçük bir sevgi belirtisi büyük bir mutluluk pınarına vesile olur.
Bir insana değer vermek onu hatırlamak, ona zaman ayırmak ile alakalıdır. Elbette ki bugün sevdiklerinize ne kadar zaman ayırdıysanız, yarın size de sevdiklerinizden o kadar zaman ayrılacaktır. Bugün sevdiklerinize uygun gördüğünüz davranışlar yarın size reva görülen yaşantılar olacaktır. Bugün sevdiklerinize kurduğunuz sofra yarın size de kurulacaktır. Bu kaçınılmazdır. Oyüzden size ağır gelen yaşantı ve davranışları sevdiklerinize yaşatmaktan kaçının. Çünkü yaşattığınız bir şeyi yaşamadan ölmeyeceksiniz. Dışarıdaki insanların övgü ve tebrikleri modadan başka bir şey değildir. Kesinlikle geçicidir. Ama kendi yakın olduğunuz insanlar o kadar kırıp parçalamaya rağmen üstü toz kaplanan elmas misalidir. Sizin onu kırmanız sadece bir anlıktır. Ama lütfen affedip ve özür dilemenizde bir anlık olsun.
Siz bir insana karşı olan kırgınlığı affetmediğiniz sürece onu da içiniz de ve sırtınızda taşımış olursunuz. Ondan kurtulmanın tek yolu onu affetmektir. Unutmayın, hatırlanmak sevmek kadar güzeldir. Eski ilkokul arkadaşınızı, yolda çarpıştığınız bir insanı, ilk defa gördüğünüz bir nesneyi, sevdiğiniz bir arabayı, hayvanı, çiçeği, çocuğu hatırlayın. Ne olursa olsun yaşadığınız mutlulukları hatırlamayı ertelemeyin ama kızgınlıkları unutun. Çünkü yaşanan her şeyi hatırlayarak yaşamak çok zordur. Ama yaşanan bütün güzellikleri hatırlamak çok güzel ve yaşanan bütün kırgınlıkları unutmak o da aynı derece güzeldir. Bugün gittiğiniz evinizde yaşanan bir kırgınlık varsa unuttun ve onlara çok gördüğünüz o küçücük kelimeyi hediye edin. Ve sonunda ki koskoca mutluluğa kendi gözlerinizle şahit olun. Eşinize ve Çocuğunuza en önemlisi sevdiklerinize 'Benim İçin Önemlisin Ya Da İyi Ki Varsın' En azından güzel bir an için teşekkür ve sıkıntı yarattığınız bir durum için özür dilemek bu kadar zor olmasın.
Kalbimizdeki sevginin ağırlığınca insan olduğumuzu asla unutmayalım.