İslami hareket’i Müslümanların dünyayı İslami değerlere göre dönüştürme çabası olarak tarif edebiliriz. Bu tanım modern zamanlarda İslami değerleri topluma hakim kılma çabalarının ortak adıdır.
Bu genel tariften yola çıkarak, bu amaca matuf Müslümanların yaptığı tüm çalışmalar İslami hareket olarak adlandırılabilir. Bu bağlamda her Müslümanın kendi şart ve imkanları dahilinde İslami hareketin içinde bulunması bir zorunluluktur. Zira İslam fert olarak yaşanacak bir 'bireysel Müslümanlık' dini değildir. İslam Müslüman bireylerin İslami hareket içinde yer almasını emr eder.İslami Hareket'in teorisi ve pratiği İslam'ın temel kaynaklarına dayanmak zorundadır. Harekete tabi olanlar da bu konuda sorumludur.
Bir şahsın sakallı olması, namaz kılması, başını örtmesi onun İslam'ı bildiği ve gerek anlamda yaşadığı anlamına gelmediği gibi. Bir hareketin isminde İslami bir kavramın geçmesi de onu İslami hareket yapmaz, zira adından da anlaşıldığı üzere bir çabanın islami olabilmesi için İslami ölçülere uygun pratikler gerçekleştirmesi gerekir.
İslami kavramları hareket ismi olarak kullanan bazı karanlık yapılar, kendilerini 'mutlak doğru' gibi gösterme çabası içine girebiliyor. Bu yapılar, Müslüman bireylerin yeterli düzeyde bilgi sahibi olmaması, yeterince okumaması sağlıklı ve güvenilir bir enformasyon ağının bulunmaması gibi sebeplerden dolayı, İslami kavramları ön plana çıkararak, isim üzerinden bir algı oluşturarak yaptıkları her şeyi İslami gibi gösterilmektedir. Maalesef etki altına aldıkları taraftarları ve diğer Müslüman kalabalıklar bunlara inanarak bunların İslami hareket olduğuna inanmaktadır.
İslami kavramlar kullanılarak yapılan örgütlenmeler beraberinde bu 'kavramları itibarsızlaştırma' tehlikesini de getirmektedirler. Onlar kendilerine yapılan olumsuz eleştirileri sanki o kavram üzerinden İslam'a yapılmış, İslam karşıtları ise onların yaptıklarını sanki İslam emrediyormuş gibi yansıtarak o kavramı ve 'İslam'ı itibarsızlaştırma' çabasına girmektedir.
Aynı zamanda bu yapılara dönük eleştiriler, verilen bilgiler ve haberler de çok rahat bir şekilde oluşturulan algılar üzerinden yalanlanabilmekte hatta iftira ve karalama gibi gösterilebilmektedir.
Örneğin İslam devleti ismini kullanan bir yapıya dönük olumlu ya da olumsuz bir söz söylendiğinde bu söz İslam'a ya da İslam devletine söylenmiş gibi lanse ediliyor.
Son zamanlarda Müslümanlar Kur 'ani olan birçok kavramı kullanmaya çekinir oldular, çünkü bu kavramlar bazı gruplar tarafından kullanılarak olumsuz algılar oluşturulmuş ve itibarsızlaştırılmış durumdadır.
Gerçek İslami hareketler ve eli kalem tutan Müslümanlar bu durumu sorgulamalı ve bu kavramları asli anlamlarına döndürme konusunda bir çaba içerisine girmelidirler.
Bağımsız ve tarafsız yazarlar ve yayın organları hakikati ortaya çıkarma, yapılanları sorgulama ile ilgili bir çaba içerisine girdiğinde örgütlü bu yapılar tarafından baskı altına alınarak, telefon, faks, mail ve sosyal medya üzerinden protesto kılıfı adı altında tehdit ve ajitasyon yolu ile sindiriliyor. Eğer bir yazı ve haber yayınlamış ise geri adım atması ve bu kadar insanın tepkisini azaltması için taleplerde bulunuyorlar. Bu gerçekleştiği takdirde, taraftarlarına ve kamuoyuna bakın geri adım attırdık, özür dilettirdik, söylediklerinin yalan ve iftira olduğunu kabul etti diyerek olayı kendi lehlerine çevirmektedirler.
Yazar, çizer ve haber kanalları uzakta, başka devletlerde gerçekleşen durumları rahatlıkla yazıp çizip konuşurken kendi toplumlarında ki çarpıklıkları bu sebeplerden dolayı dile getirmeye çekinmekte hatta korkmaktadırlar.
Zira İslami görüntülü ama İslami olup olmadıkları tartışılır olan bu yapılar. Pratikte ortaya koyduklarını savunamamakta hatta kendi tabanları ve toplumdan da gizleme çabası içerisinde olmaktadırlar. Oysa 'İslami bir hareket, kendisine yapılan eleştirileri ve kendisi hakkında yazılan ve konuşulanları rahatlıkla ve öz güvenle cevaplamalı doğrusunu ortaya koyabilmelidir'
Bunlardan yola çıkarak ismi ne olursa olsun kendisini İslami hareket olarak gören, amacı toplumu İslami değerler doğrultusunda değiştirmek olan yapıların, Kur'an ve sünnet çerçevesinde bir düşünce, yapılanma ve eylem ortaya koymaları gerekir. Bunu da açık, net ve anlaşılır bir biçimde herkese açık bir şekilde deklere ve pratize etmelidirler. Buna rağmen ortaya koydukları 'Kur'an ve sünnet 'in kendisi değil, onların Kur'an ve sünnet'ten anladıklarıdır' Ortaya koydukları pratikler de 'mutlak doğrular değil, onların doğrularıdır' Kendilerine yöneltilen muhalif veya eleştirel yaklaşımları ise Kur'an ve sünnet çerçevesinde cevaplayabilmelidir.
Aksi bir durumda İslami olma iddiaları tartışılacak ve eninde sonunda hakikatler açığa çıkacaktır.
Vesselam.