Evet genel olarak eğitimcilerin odak noktası olduğu ve eğitimcilerin hiç o odakta yer almayı başaramadığı atama sıkıntıları.

Aslında atamalar genel olarak her süreçte ayrı bir stres, ayrı bir sıkıntıyı beraberinde getiren yaşamımızın ayrılmaz bir parçası... Bazı alanlar neyse de öğretmen atamaları tam bir işkence süreci gibi. Çünkü ne zaman ne ile karşılaşacağız hiçbir zaman belli olmuyor. Gece uyuduktan sonra sabaha farklı yönetmeliklerle girdiğimiz nice günlerimiz olmuştur. İşin komedi kısmı yönetmeliği ilgilendiren insanların o kurumlara herhangi bir işi düşmediği sürece haberi bile olmuyor. Yada daha açıkçası gerektiği gibi haberdar edilmiyor. Siz bazen üstünüze düşen bir işin hakkını vermek için elinizden geleni yaparsınız. Peki ya hakkınız verilmezse ne yapacaksınız. Protesto mu, yürüyüş mü? Yapıyoruz. Peki sonuç ne oluyor. Çok az bir değişiklik ya da hiç bir şey.

Descartes'in çok güzel bir sözü vardır. ' Size Işık Tutan İnsanları Kaybederseniz Kendi Karanlığınızla Baş Başa Kalırısınız' diye. 'KENDİME BİR KÖŞK YAPTIRIP , YANINA DA BİR CAMİ(OKUL) YAPTIRMAZSAM ALLAH'TAN UTANIRIM' (TUĞRUL BEY) demiştir. Buyurun işte bizim toplumumuzdan kaybettiğimiz nice ışıklardan biri. Her sene eğitim kurumlarıyla yaşadığımız sıkıntılar aşikardır. Üniversite de iken genel olarak bütün sistemlerle tanışma şerefine nail olduk. Ama alışma safhasını hiç sormayın, bir türlü alışamadık. Sınavlara girerdik, sınavlar biter, biz daha sınav sisteminden konuşurduk. Bu nedir arkadaş diye.

Biz mi çok karanlık bir dünyadayız yoksa dünyamızı yönlendiren zihniyetler mi çok karanlık onu bir türlü idrak edebilmiş değiliz. Bir ülkenin en sağlam temelleri eğitim üzerine kurulmalı. Ve bu kurulan sistem kesinlikle o toplum ve bireylere kök salmış vaziyette olmalı. Yani bir eğitim sistemi kalıcı olmalı, sürekli değişmemeli. Değişmemeliden kastım her gelen bakanın keyfine göre değiştirdiği kısımlar. Her koltuğa oturan kişi kendi kanunlarını getirmesin. Siyasi istikrar hangi yönde olursa olsun ama eğitim sisteminin belli bir istikrarı olmalı. Sürekli ve devamlı olmalı. O toplumun eğitim sistemi; eğitim sisteminde ki yeniliklere açık olmalı. O eğitim sisteminin başına gelecek kişilerin koltuk kapılarına değil.

Eeee Öğretmen atamaları, her sene olduğu gibi bu sene de hazin dolu bir sonuç oldu. Sayısal toto oynayanların bile aklına asla gelmeyecek oranlar oynandı. Bir ülkenin vatandaşlarının yetiştiği toplumu yönlendiren kesim, o toplumun eğitim öncülerinden başka kimse değildir. Her sene değişen eğitim kurumları ve eğitimci yöneticiler. Eğer bir toplum bireyi 16 yıl eğitim almasına rağmen bugün halen sınavlarda 80 soru yapamıyorsa, Eğitim organizasyoncuları bunu oturup adam akıllı düşünmeli. Her sene biraz ondan biraz bundan randıman sağlanmamalı. Bugün hızla ticaret kurumlarına dönmeye başlayan okul ve üniversitelerimizde bazı şeylerin önüne geçilmeli artık.

Hani bir üniversite de bir hoca öğrencisine hitaben, utan oğlum Fatih Sultan Mehmet senin yaşında iken İstanbul'u fethetti der. Öğrencinin muazzam cevabını bazılarımız hatırlar. Öğrenci de cevap verir: Eee hocam onun hocası AkŞemsettin'di diye. Sizce de durum bundan ibaret değil midir. Siz bir toplumu eğiten eğitimcileri dikkate almadığınız sürece, sizin de dünya eğitim çatısı açısından dikkate alınacağınız hiçbir noktanız olabilir mi? Çok zor.

En saygın kişi kendi kusur ve eksikliklerini görüp, kabul edendir. Bizde bazı eksikliklerimizi kabul etmeliyiz. Hep sorarız kendimize neden Avrupa gibi gelişemiyoruz diye. Cevap gayet açık Avrupa'da siyasi iktidar değişir ama eğitim anlayışı değişmez yani hiçbir kurum diğer kuruma istediği gibi olması için müdahale etmez. İşlevselliği ve konumu nasıl ise öyle kabul eder ve o topluma, daha iyi olması için o eğitim sistemini destekler. Bizde maalesef mühür kimde ise Süleyman odur. Son senelerdeki atama sonuçlarına bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ve tabi yaşamına feci şekilde son veren eğitimci arkadaşlarımızı da…

Yaşamın Uçurumlarından Değil, Hakkımız Olan Eğitim Yaşantısına Atanmak Dileğiyle.