İnsanlara geçici olarak verilen bu iki nimet için, ne yazık ki çoğunluk tarafından bunun kendilerine imtihan için değil, kendilerinin bunları yoktan var ettiklerini sanarak sahiplendikleri görülmektedir.
Öyle ki haşa kendisine verilen bu mal ve makam sevdasının etkisine girerek Allah'a ihtiyacı yokmuş gibi hareket etmeye başladığını görürsün. Kendisini yaratanı kale almadan malın harcamasını yapar, insanlık ve İslam toplumunun gelişmesi için harcamaz, yetimi yedirmez, fakiri doyurmaz, yolda kalmışa yardım etmez, İslami ve insani çalışmalar yapanlara yardım etmez, malın sahibi olarak istediğini yapma salahiyeti olduğunu düşünür. Bu kısım insanlar makamı, idareciliği, yönetimi Allah'ın kendisine gönderdiği kılavuza bakmadan ya canı istediği şekilde veya gayri insani ve gayri İslami olmasına rağmen üstünün emir kolu şeklinde konumunu koruyarak bulunduğu alanı işgal eder. İşgal etmeyle kalmaz bu kendi çıkarı söz konusu olduğunda baskı ve zülüm aracı olarak da kullanır.İnsanlık tarih boyunca para, mevki- makam ve kadın üçgeninde imtihanlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu imtihandan çoğunlukla hem bu dünyasını hem de ebedi hayatını kaybedenlerle karşılaşmaktayız. Bu mal ve makam sevdası sadece mala sahip olanlar makama sahip olanlar tuzağa düşmüyor. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitede okuyan çocuklarımızın toplumda yaşanan kapitalist ahlak anlayışı ile bir özenti oluşturulmaktadır ki, aile reisi olan anne ve babalar gelecekte iyi bir insan iyi bir Müslüman yerine iyi bir makam mevki, bol para kazanmak için çocuklarını bu yönde eğiterek gelecekte maneviyattan kopmuş, Allah'a kulluktan bihaber kapital endeksli düşünen bir nesil yetiştirmektedirler. Kurtuluşun bunda olduğunu aşılamaktadırlar. Bu üç imtihan alanı genel itibarı ile birbirini tetikleyen ve bir sürü devlet adamlarını, şirket sahiplerini, bürokrat, yönetici ve işadamlarının başını yediği imtihanların başında geliyor. Bu durum kendilerini yaratan Rabbin yaşam kavuzunu takip edememelerinden kaynaklanmaktadır. O konumlara gelmiş insanlar, bunların hiç bitmeyeceğini, gelecekte de kendilerini koruyup kollayacağını sanmaktadırlar. Allahın verdiği geçici güzelliğin, paranın erkek ve bayan için baki olacağını, bunu kendilerini kurtaracağını düşünerek şımarıp kudurmaktadırlar. Ama ne yazık ki kurtuluşun bunlarda olmadığını kitabımızda bize ayetlerle bildirmektedir.
Rahman ve Rahîm olan Allah`ın ismiyle.
1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.( Asr Suresi)
Demek ki Allah; asıl kurtuluşun mevki-makam, parada olmadığını, asıl kurtulanların iman edenler, salih amelde bulunanlar ve iyiliği emir, kötülükten alıkoymakta olduğunu müjdelemektedir.
Makam ve mevki sahibi olanlar, bürokratlar, devlet yöneticileri, ağalar, şeyhler, örgüt liderleri, sendika ağaları, iş sahipleri bulundukları seviyenin hakimi veya tek sahibi olarak kendilerini görmeye başlıyorlar. İşte hatanın başlangıcı buradan başlıyor. Çünkü bizler bu yerlere sahip olmadan önce şunu okumuştuk.
Allah (c.c) Kehf süresi 46. ayette şöyle buyuruyor; 'Mal ve evlatlar dünya hayatının süsüdürler. Kalıcı iyilikler ise Rabbin katında sevap kazandırma bakımından daha yararlı ve umut kaynağı olmaya daha layıktırlar.'
Yine Rabbimizin diğer bir ayetinde şöyle buyurmaktadır; 'Gerçekten dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceli bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve korkup-sakınırsanız, O size ecirlerinizi-mükafatlarınızı verir ve mallarınızı da (tamamen infak etmenizi) istemez.
(47-Muhammed 36)
Allah'ın yaşam kılavuzu olan kitabını unuttuklarında bu imtihan ve tuzaklara kendiliğinden gelindiği gibi şantaj ve tehditle insanlar bu tuzaklarların kurbanı oluyorlar. Zaman içersinde az da olsa çok sağlam olarak merdivenleri çıkan bazı İslami hassasiyetleri olanlarında bu tuzaklara düştüğü gibi, İslami hassasiyetleri olmayan yöneticiler, işadamları çok daha kolay bu tuzaklara düşmektedirler. Allah bize gelecekle ilgili yaşantımızla alakalı hatta daha ilerisi dediğimiz asıl sonsuz hayatın yaşayacağımız ahretimizle ilgili uyarı ve bilgi vermektedir. Biz kul olarak buna uymak zorundayız Yoksa iş işten geçtikten sonra ah vah deyip dönüşü olmayan bir yola gireriz. Bunun sonucunda bizim için felaket olur.
Ey makam mevki sahipleri, ey mal mülk sahipleri, ey devlet yöneticileri, ey milletvekilleri, ey zenginler, ey örgüt ve teşkilat liderleri, bulunduğunuz yerden kazançlı çıkmak istiyorsanız Allahın istediği şekilde hareket edin. Yoksa bunlarla övünüp isyana gidersiniz. Başınızı iki elinizin arasına alarak nefsinizi devre dışı bırakarak aklı selim bir şekilde düşünün ve sizden öncekilere ne olduğuna bir bakınız, yaşadığınız memleketin mezarlarını ziyaret edin, mezarlar sizin ve bizim gibilerle doludur. Mezarlarda yatan bu ölülere sorulsaydı kesinlikle Allah yolunda çalışacaklarını söyleyeceklerdi ama heyhat ki heyhat bir daha dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir. İşte ey insanlar, son durak gelmeden bu hayatı seni yaratanın istediği şekilde yaşamaya bak. Yoksa mahşerdeki pişman olanlar gibi olursun. Cehennem ateşinde yananlar gibi keşke taş olaydık, toprak olaydık bir hesabımız olmasaydı diye feryat figan ederiz.