Alman İstihbarat Teşkilatı (Bundesnachrichtendienst) isimli kurum Almanya'nın gizli haber alma servisidir.
Alman İstihbarat Teşkilatı (Bundesnachrichtendienst) isimli kurum Almanya'nın gizli haber alma servisidir. İstihbarat ise, siyasi makamlara sunulmak üzere toplanmış ve çözümlenmiş izlemsel veya taktik içerikli işlenmiş bilgilere denir. Almanya Federal Haberalma Teşkilatı'nın (BND)Türkiye'yi ve ABD'yi yıllardan beri dinlediği malum. Alman hükümetinin talimatı üzerine Türkiye'yi 2009 yılından bu yana BND'in izlediği ise şimdi kesinleşti.Türkiye'ye yönelik dinleme ve izleme faaliyetlerini Almanya aslında, ta 1960'lardan beri yapmaktadır. Hatta bazı siyasi örgütlerin davalarını üstlenen sözde Kürt veya yabancı dostu görünümündeki bazı Alman Avukatlar BND'in resmi ajanı olarak görev yapmaktadırlar.
Ülkemizde görev yapan yasal olarak Almanya'ya bağlı olan Honorar Konsollar bile BND'e çalışmaktadırlar. Münih ve Berlin'de merkezi bulunan bu kuruma bağlı olarak Almanya içi ve Dışında olmak üzere takriben 9.850 istihbarat memuru kadrolu olarak çalışmaktadır. Bunlardan 4000 kişilik bir kadro Almanya içerisinde diğerleri ise Almanya dışarısında görev yapmaktadırlar. Bu kurumun şuan ki genel başkanı Gerhard Schindler isimli bir şahsiyettir. Alman İstihbarat Teşkilatı'nın siyasi olarak kontrol edildiği yer ise Federal Meclistir.
Naziler ikinci Dünya Savaşı sırasında kullandıkları özel şifreleme cihazı Enigma'ya çok güvenirlerdi. Dolayısıyla Alman İstihbarat Teşkilatı Nazilerden de ders alarak dönemin en gelişmiş cihazı olan Enigma'yı sınırsız şifreleme 'de halen kullanmaktadır. Almanya'da yaşayan yabancı kökenli hemen hemen herkes bu kurum tarafından fişlenmiştir. Almanya'nın 300 yerleşim yerinde Alman İstihbarat Teşkilatının casus evleri vardır. Takriben Ordunun %10'u istihbarat mensubudur. Alman Ordusunda Ordu Bilim Ofisi adlı bir bölüm vardır. Bütçesi 430.000.000 € Euro'dur.
Alman derin devleti bütün faaliyetlerini gizli servisi BND ve belirli vakıflar üzerinden yürütüyor ve çok karanlık iş yapıyor. Ama kimse de bu vakıfların arkasında halen bir bit yeniği aramıyor. Bu arada yine tekrar belirtmekte yarar var ''Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun Alman İstihbarat Teşkilatının Türkiye üzerindeki oyunlarını araştırdığı için bu teşkilatın yönlendirdiği katiller tarafından 18. Aralık 2002 tarihinde evinin önünde suikasta uğradığı'' ülkemizdeki bazı kesimler tarafından halen iddia edilmektedir. Bir teoriye göre Bergama ve Alman Vakıfları üzerine yapmakta olduğu araştırmaları nedeniyle Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Alman GSG 9 timleri tarafından öldürülmüştür[i]. Bu teori ve iddianın gerçek yanı vardır, çünkü suikasttan 3 gün önce 9 kişilik GSG 9 timi gizlice İstanbul'a geldi ve Hablemitoğlu'nun faili meçhul cinayete kurban gitmesinden 2 gün sonra Türkiye'den ayrıldı. Bu GSG 9 timi Türkiye'ye niçin gelmişti? Görevleri ve amaçları, misyonları nelerdi? Bu GSG 9 timi hakkında niçin hiçbir soruşturma yapılmadı?
Diğer taraftan Almanya'daki onlarca insanımız kirli işlere bulaşmış olan Alman istihbarat teşkilatının para vererek yönlendirdiği Nazi guruplar vasıtasıyla katledildiler.
Nazi Almanya'sı tarihin gördüğü en zalim ve acımasız rejimlerden biridir. Bu rejimi ortaya çıkaran ırkçı ve faşist ideolojinin bir kez daha hortlamaması, insanlığa tekrar felaketler getirmemesi için dünya çapında mücadele yürütülmelidir.
Paris'te öldürülen Sakine Cansız ve diğer iki Kürt kadının cinayetleri Almanya ve İngiltere'nin başını çektiği Avrupa Gladyosu'nun işi olabilir.
SEKİZİ Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütünün bilenen elebaşı ve yardımcılarının yargılandığı tarihi davada Alman İstihbarat Teşkilatı'nın NSU'lu katillerle ilişkilerinin olduğu ortaya çıktı. Neo-Naziler para ve lojistik, eğitim desteğini Almanya Federal Haberalma Teşkilatı (BND)'dan alıyorlar. Olay göründüğünden de çok derin. Bu derin olayın derinliklerinin ortaya çıkmasını önlemek için NATO üyesi olan Türkiye'nin önemli kurumları Alman İstihbaratı tarafından dinlendi, çünkü MİT'in elinde Alman İstihbarat Teşkilatı'nın NSU'yu kurduğu, yönlendirdiği ve finanse ettiğine dair önemli belgelerin olduğu kanaatindeyim. Bu belgelerin basına dolayısıyla dünya kamuoyuna yansıyacağı kanaatine varan Alman istihbarat Teşkilatı 'da kendine bağlı olan köstebekler aracılığıyla Türk kurumlarını ve önemli şahsiyetleri dinlemiş
Almanya'da devam eden NSU davasının 15 Temmuz 2014'de yapılan duruşmasında tanık olarak dinlenen istihbarat elemanı ve aynı zamanda aşırı sağ örgüt lideri olan Toni Brandt'ın mahkemede dile getirdiği itiraflar, Thüringen Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın NSU terör örgütüne para yolladığını, bu paraların örgüt üyelerine elden verildiğinin ispatı. Takriben bir milyon Euro'nun üzerinde para Thüringen Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından NSU terör örgütüne ödenmiş. DolayısıylaAlmanya'nın uzun süreden beridir Türkiye'yi dinlemesi farklı soru işaretlerini gündeme getiriyor.
Frankfurter Allgemeine gazetesine konuşan Alman yetkililer ise Türkiye'nin dinlenmesinden özür dilemedikleri gibi yanlış olan gerekçelerini sıralayarak ne kadar doğru bir iş yaptıklarını haylazca savunuyorlar. NATO müttefiki olmasına rağmen Türkiye'nin İngiltere, Fransa gibi gelişmiş demokrasilerle kıyaslanamayacağını ifade eden Alman hükümet kaynakları kendi iç güvenlikleri için dinlemelerin kaçınılmaz olduğunu iddia ediyorlar. 'Almanya'nın dinleme yapması Türkiye tarafındanmazur görülemez ve görülmemelidir. Ülkemizde çıkartılan son yasa ile büyük yetkilerle donatılan, içeride ve dışarıda operasyon yapma yetkisine sahip olan MİT bu yetkilerini kullanarak en kısa süre içinde Berlin'e cevap vermelidir, kanaatindeyim.