Başkanlık, yeni anayasa, özerklik tartışmaları ve Ortadoğu’da ki olayların bütünün parçaları olarak düşünebiliriz. Araç ve amaç olarak belirlenen, neyin tartışılacağı değil, nasıl ve hangi yöntem ile yapılacağı çok önemlidir.

Eğer mevcut savunduğunuz düşünceyi araç olarak görüp, hizmet etmek istediğiniz amaç tamamen farklı ise haklılık olayınız bir şey ifade etmez. Zeminin ve konjonktürün de el verdiği noktalarda insanların yararına olanı savunmak herkesin tabii hakkıdır.

Seyircilikten, taraftarlığa geçiş sağlandığı durumda sağlıklı bir düşünce ve savunma elde edilemez. O zaman takım tutar gibi yanlış da olsa savunmaya devam edilir. Buda beraberinde çatışmayı doğurur.

Geleceğimizin en önemli yapılanması olarak görülen üniversitelerimizin liyakate değil eş, dost, akraba ile doldurulmuş birer iş yeri gibi kullanılan yerler olarak görünürse, çatışmalar ve bozgunculuk devam eder. Zira: İlim bertaraf edilmiş olur.

Aynı şekilde devletini suçlayan akademisyenlerin, fikirlerini savunması kadar doğal bir şey olamaz. Lakin: Bu devletini suçlama ve tahkir etmek, aynı zamanda ihanet ve nefret edici duygularını kusmak anlamına gelir. Buda kabul edilemez kesinlikle desteklenemez.

Silahın konuştuğu yerde sözler geçersizdir. Önce silahların susması ve konuşma zemini oluşturulması elzemdir. Buda seçilmişlerin birinci önceliğidir…

Liyakat ve samimiyet çözüm yollarının en mutlak olanıdır. Menfaat ve kayırmacılık ise çatışmanın sebebidir. Önce helale, harama dikkat edilip, insan onuruna sahip çıkılması gerekir.

Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz. (Bakara Suresi, 42)

NOT: HER CUMA AKŞAMI SAAT 21:00 DE RUHA TV'DE GENÇLİĞİN SESİ PROGRAMINI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ, İZLEMENİZİ TAVSİYE EDERİZ…