Öncelikle, Türkiye olmak üzere, bu coğrafyada gerçekleşen tüm olaylar, 1- İç faktörler, 2- Bölgesel faktörler ve 3- Küresel faktörler ve bu faktörlerin, Türkiye, meselelerini ele alırken bu gerçeği görerek hareket etmelidir.

Türkiye'nin sosyal, siyasal, ekonomik, demografik, dini, mezhebi ve etnik sorunlarını, her seferinde dile getirilen 'Başkanlık sistemini' 'yeni bir anayasa' ile çözülmesi mümkün mü? Başkanlık sistemi, tıpkı 'çözüm sürecinde' olduğu gibi konuşulmadan, dile getirilmesi ne kadar doğru ve anlaşılabilir bir durumdur.
Sadece 'çözüm sürecine' değinirsek dahi, çözüm süreci denen sorunun ana sebebi nedir? Çözüm sürecinde, çözüm denirken, ne isteniyor ve dile getiriliyor? Aynı kavramları kullananlar, aynı anlamları mı anlamaktadırlar? Yoksa kavramlara tarafların yüklediği anlamlar, farklı mı? Türkiye'nin ana sorunu, gerçekten de çözüm süreci mi? Yoksa çözüm süreci daha ana sorunun bir sonucu mudur? Çözüm süreci gibi sorunlar, ara sıra ortaya çıkarılıp asıl sorun olan sistem sorunu, gözlerden kaçırılıyor mu?
Silahlar konuşursa herkes susar. Silah söze de kaleme de fırsat vermez. Bundan dolayı silahın bir mantığı varsa, bu kaleme ve kelama imkan bırakılmayan ortamlardır. Yoksa söz imkanı varken silaha sarılmak, sözden medet ummamaktır. Şunu bilmeli: Türkiye'de silahın, darbenin , çatışmanın, miadı kalmadı. Söz zamanıdır. Demokratik mücadele yöntemleri dururken meşru davasını eline silah alarak söze frısat vermemek tamamen akıl dışıdır. Türkiye'de eşitlik için mücadele ettiğini söylüyorsun, HDP'nin ciddi başarı ve kazanım yaptığı bir zamanda Kürd illerini çatışma alanına çevirmek nasıl bir mantık.
Öyle bir savaş şekli ve stratejisi yürüt ki savaş olmasın. Öyle bir strateji yürüt ki herkesin vicdanı seninle olsun. Öyle bomba yap ki intihar bombasından daha etkili olsun: hiçbir ölüm değil, hep yaşam vaad etsin. -Yıkmaktan çıkarak yapmaya geç. İnkarı kaos, şiddet ve anarşi ile yıktın. Kabulü inşa, ilim ve adil bir düzen ile bina et.
Dünyayı değiştirmek istiyorsan öncelikle kendinden başlamalısın, Yoksa ufak normlarda istemediğin kaosu, küçük normlarda üretmeni istemez. Başka bir deyişle, herkes evinin önünü temizlerse sokaklar temizlenir diyen bir yaklaşımdan, şiddet ve kaosu herkesin her zaman korku ile yaşayacağı bir şehir, iç şavaşı çıkartmanı gerektirmez.
Bundan dolayı terörizm de savaş gibidir siyasetin, silah, şiddet, bomba ve kaos gibi araçlarla yapılması anlamına gelir. Terörizm özellikle hedefi siviller olduğu için ahlaki ve insanİ açıdan ciddi sorunlar yaratır. Meşruluğu kabul edilemez, tatbik edilemez. Ancak büyük sorun olarak orta yerdedir ayrıca şuda denilebilir:

Bunun SONUCUNDA KAZANIM ELDE ETMİŞ ÖRGÜTLER VE DEVLETLER YOK DEĞİL.
Bugün, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu en önemli olgu ve olması gereken şey, silaha, kavgaya, anarşiye, kaosa, ölümlere ve çatışmaya dönüş değil, silah ve çatışmadan çıkıştır. Öldüren ve öldürülen değil yaşatan ve yaşatılabilen, korkutan ve boğan değil uyandıran ve kendine getiren bir mücadele olmalı.