31 Temmuz 2024'te HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, siyonist işgalciler tarafından hain bir suikastla şehid edildi.

Heniyye, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin töreni için İran'da bulunuyordu. 
Suikast nasıl yapıldı? Üzerinde uzunca bir tartışma oluşturuldu. Nihayi açıklamayı devrim muhafızları yaptı. Uzun uzadıya anlatmayacağım. Şu bir gerçektir ki İran düşmanlığı bir türlü bitmedi, kısa sürede biteceğine de benzemiyor.
Aslında Heniyye'yi İran'da şehid eden siyonist işgalciler, bunun hesabını iyi yapmış. Bu öyle alelacele olan bir durum da değil. Planlı, projeli ve uzun zamana yayılmış bir çalışma. Amaç sadece Heniyye'yi şehid etmek değil. Daha büyük bir hedef. Heniyye suikastı, bu büyük hedefin küçük bir parçası.
Heniyye'ye yönelik suikastı, Türkiye'de, Katar'da… Her hangi bir ülkede yapabilirlerdi. İran bilinçli seçildi. Çünkü siyonist işgalciler, İran'da Heniyye'yi şehid etmekle birden fazla çıkar amaçlıyorlardı. 
Suikastı İran'da yapmakla İran'ı fiili savaşın içine çekmek, dolayısıyla da ABD'yi savaşa fiili dahil etmek amacındaydılar. Bir yönüyle Sunni dünyasını, Şiilere karşı düşmanlaştırmak. Netice itibarıyla Sunni olan Heniyye, Şii olan İran'da suikastta uğruyor. Şii-Sunni çatışmasını körüklemek istiyorlardı ve bir yönüyle de başardılar.
Bu projeyi yıllardır sürdürüyorlar. Müslümanları mezhepsel bir çatışma ortamına sokmayı başardılar. Şöyle bir bakıverin Allah aşkına. Her sözümüzde İran'ı eleştiriyoruz. ABD'yi, İsrail'i vuruyor, suçlu duruma düşüyor. HAMAS'a destek veriyor, suçlu oluyor. Yemen'e destek veriyor, suçlu oluyor. Lübnan Hizbullah'ını destekliyor ama suçlu oluyor. Ortadoğu'da israil'e, ABD'ye atılan her bir taş İran'ın desteğiyle atılırken, İran suçlu oluyor. Doğrudan füzeyle vuruyor, yine suçlu oluyor. İran ne yapsa suçlu oluyor. 
Peki, nereden çıktı bu İran düşmanlığı? Yok, İran İslam âlemine düşman. Yok, bizi sırtımızdan vuruyor. Yok, Şia yayılmacılığını yapıyor. El insaf. Türkiye'nin İran ile sınırı 1639'da Kasr-ı Şirin Antlaşması ile belirlenmiş. Daha uzun süre sınırımızın değişmediği başka bir ülke var mı? Hani bize karşı işgalciydi? İran'ın yanlışları yok demiyorum. Elbette ki İran'ın hataları vardır, eksikleri vardır, yanlışları vardır, kabullenmediklerimiz vardır.
Farzı mahal İran dediğiniz gibi olsun. Dediğiniz gibi Şia yayılmacılığını yapsın. Dediğiniz gibi ümmete düşmanlık yapsın. Dediğiniz gibi Müslümanları arkadan vursun. Dediğiniz gibi düşmanı vurmakta samimi olmasın. Dediğiniz gibi bizi arkadan hançerlesin. Peki, bugün attığı ve attırdığı füzelerle kimi vuruyor, hangi mevzileri bombalıyor? İsrail, Amerika değil mi? Yani düşman mevzilerini vuruyor. O halde attığı füze dostlara değiyorsa, demek dostlar yanlış mevzideler. Öyleyse şöyle bir mevzimizi değiştirelim. Dilimizi de silahımızı da yönümüzü de İran'a değil, İsrail'e, Amerika'ya, İngiltere'ye, Almanya'ya, Fransa'ya çevirelim.
İran'ı eleştirmenin, hedefe koymanın, ötekileştirmenin işgalcilerden başka kimseye faydası yoktur. İran'ı düşmanlaştırmak, bilinçli veya bilinçsizce işgalcilerin değirmenine su taşımaktır. Silahlarına mermi koymaktır. Demir Kubbe'yi güçlendirmektir.
Filistin davasına ihanettir. Gazze şehidlerine hakarettir. Şeyh Ahmet Yasin'in, Rantisi'nin, Heniyye'nin, Aruri'nin, Şikaki'nin, Sinvar'ın, Muhammed Deyf'in mücadelesini yok saymaktır. Madem İslam düşmanları elimizden emindirler. Onlara zararımız dokunmuyor. Bırakalım Müslümanlar da dilimizden emin olsunlar.  Hayırlı cumalar…