Her nedense bizim ülkemizde bir şeyler olup bittikten sonra tartışılıyor. Bu da haliyle geçersiz bir tartışma oluyor. Çünkü sadece o konuyla ilgili tartışmalar yapılıp başka konular hakkında herhangi bir şey söylenmiyor ve bir önlem alma yoluna da gidilmiyor.
Biz sadece tedavi etmeyi biliyoruz. Tabi tedavi de denilirse… Soma'da olduğu gibi. Bazı şeylerin tedavisi de telafisi de olmaz. Halbuki yapılması gereken tüm tedbirleri almaktı: Bir olayın meydana gelmemesi için en aza indirilmesi veya önüne geçilmesi…Bunu ne zaman öğreneceğimizi sorarsanız, sanırım aklımız geri viteste olduğu müddetçe ve başkalarından bizim yerimize düşünmesini beklediğimiz müddetçe bu böyle devam edecektir. Önce olaylar meydana gelecek, bir şeyler yaşanacak ondan sonra düşünmeye başlayacağız. Önemli olan bir şey yaşanmadan önce ya da bir olay meydana gelmeden önce tedbir alabilmektir. Biz önce yapıyoruz, yaşıyoruz ya da bir sorunla karşılaştıktan sonra düşünüyoruz . Acaba neden böyle oldu? diye. Bu açıdan bir an önce ileri vitese atıp yol almanın zamanı çoktan gelmiş…
Bundan sonra ne olacak biliyor musunuz? Şunlar olacak: en basit haliyle, -hepimizin malumu- Türkiye'nin dört bir yanından mevsimlik işçi göçü hareketleri yaşanıyor. Ve yavaş yavaş da bu göç hareketleri başlamak üzere. Bu göçler de genellikle il dışına yapılıyor. Bu işçilerin başka bir il'e göçü sırasında, bir araçta olması gerekenin üç-dört katı yolcu seyahat etmek zorunda kalıyor. Bu da kazaları beraberinde getirecek. Burada da trajik vakalar yaşanacak. Tabi bunun da adına iş kazası denecek her zaman olduğu gibi. Neden böyle oldu? Çünkü onların, eski uğraşılarına kısıtlama getirilmiş, uğraşıları yasaklanmış ya da tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Siz bir yerde hayvancılığı bitirirseniz, tarım alanlarını imara veya konutlaşmaya açarsanız ve insanların ellerini, kolları bağlarsanız önlerine sadece bir seçenek koyarsanız. Olacakları da kestirmeniz lazım. Ve bunun için de önlem almanız gerekir. Maalesef bunlara ne bir alternatif, ne bir öneri, ne de bir çözüm getiriliyor. Tabi A'den Z'ye bu böyledir. Bunlarla ilgili örnekler sayfalara sığmayacak kadar çoğaltılabilir. Yine ne olacak biliyor musun? Bunlar ilk önce yaşanacak, daha sonra üzerine yazılıp-çizilecek ve tartışmalar yapılacak. Tüm bunları yapacağımıza acaba; yarın bizi hangi tehlikeler bekliyor, ne gibi önlemler alabiliriz? diye sormamız lazım. Bunlara ilk kendimiz olmak üzere herkesi düşünmeye, çözüm üretmeye ve önlem almaya çalışmalıyız. Bu sorunları ancak bu şekilde ortadan kaldırabiliriz. Yoksa bunlar yaşandıktan, insanlar öldükten sonra yazmışsın tartışmışsın, öneri getirmişsin, çözüm üretmişsin ne kıymeti var! Bu yüzden herkes kendi üzerine düşeni önceden yapmalıdır. Yiba Glass'tan bir öyküyle ne demek istediğimi özetleyip bitirmek istiyorum.
Bir ülkede dört kişi yaşıyormuş. Bunların adları da 'Herkes', 'Birisi', 'Herhangi Biri' ve 'Hiç Kimse' imiş.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve 'Herkes' bu işi 'Birisi' nin yapacağından emindi. 'Birisi' bu duruma sinirlendi; çünkü iş, 'Herkes' in işiydi. 'Herkes' işi 'Herhangi Biri' nin yapabileceğini düşünüyordu. Fakat 'Herkes' in o işi yapamayacağını 'Hiç Kimse'
anlamamıştı. Neticede 'Herhangi Biri' nin yapabileceği bu işi, 'Hiç Kimse' yapmadığından 'Herkes' 'Birisi' ni suçladı.
Soma'da hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.