İnsanlar belli bir mücadele ile yaşamaya mahkumdurlar. Ama bu mücadelede birilerini yok etmek, karalamak ve iftira atmak bir kuralmış gibi davranıyorlar.
Peki niye? Kim bilir ne kadar gereksiz sebepleri vardır. Çünkü yaptığınız şeyler eğer insanlara zarar veriyor ve sıkıntı yaratıyorsa bunun haklı gerekçesi yoktur.Ha! Şimdi diye bilirsiniz benim gerekçem budur diye. Ama bende size derim ki eğer yaptıklarınız sıkıntılı ve insanların huzurunu kaçıyorsa bunun öyle ya da böyle haklı bir gerekçesi yoktur. Yoksa ona bakarsanız deliye göre de dünya deli bir akıllı odur. Ne fark etti şimdi. Aslında bazı insalar incitmekten tat alır ama incinmekten nefret eder ve asla kabul etmez. Hep bir yerde kendisi olsun ve hep orda kendisinden söz edilsin ister. Dünyaya bile baktığımızda huzuru, barışı, kardeşliği getireceğini söyleyen lider insanlar bile birilerini öldürmek ve ölenlere seyirci kalmaktan kendini alamıyor.
Bugün dünyanın müslüman devletide öldürüyor, müslüman olmayan devletide. Ve en çok ölen de insanlık oluyor. Genelde siyasete erişmek isteyen insanlar belli projelerini anlatır ve bu memleketim içindir der. Bre Adam! Eğer bu memleketin için ise niye bu projeleri yapmak için koltuk sevdasına kapılıyorsun. Ver işte ordaki adam yapsın. Yok kabul etmez. E hani herşey memleket içindi. Yok aslında herkes ve herşey kendisi içindir. Bunu bütün bir genelleme kabul etmeye bilirler ama herkes kendisinin nerde olduğunu herkesten iyi bilir.
Aslında onlara da kızmamak lazım. Çünkü onlara o cesareti ve düşünceyi veren bizleriz. Boşuna dememişler bir ülke bir padişaha az(çok) iki padişaha da çok(az) gelir diye. Eğer bugün yaşadığınız bir şey sizi üzüyor ve sıkıntı yaratıyorsa kimseyi suçlamayın sadece tercihlerinizi sorgulayın. Kimse kusura bakmasın başa kim gelirse gelsin illaki ya öldürüyor ya da ölümlere seyirci kalıyor. İnsanlık, müslümanlık, barış, kardeşlik derken bile bu cümleleri katlediyor ve belki farkında bile değiller.
Yaşadığınız özgürlük başkasının hayatına sorunlu bir şekilde yansıyor ve onun özgürlüğünü zedeliyorsa; hiçbir özgürlükten bahsedemezsiniz. Kuzu gibi yetiştirilen insan topluluğundan bir an önce kurtulup koyun gibi sürülmeyip yem olmamak dileğiyle. En büyük siyeset ve liderlik; kendi evinizde, eşinize ve çocuğunuza kattığınız mutluluğun vesilesi ve lideri olmaktır. Bu bir süre sonra çevrenize de yansır ve o zaman gerçek liderliğe atılmış olacaksınız.
Değişime ve güzelliğe önce kendimizden; sonra aile ve çevremizdeki insanlardan başlamalıyız. Bakış açımızı değiştirdikçe, birşeylerin değiştiğini farkedebiliriz. Yoksa savaşları çıkaran filler ve fillerin ayakları altında ezilen karıncalardan farkımız kalmayacaktır.
Yaşamak istiyorsanız yaşatmaya çalışın. Dünyanın en huzurlu kara parçası olan yuvanızda savaşmadan huzuru sağlayın. Bu huzuru sağladığınız takdirde çevrenize ve hayatınıza da yansıması kaçınılmazdır. İstesenizde bu dünyadan alacağınız şey çok az ama kim bilir yakınınızdakilere vereceğiniz çok şey vardır. Geç Kalmayın.
Bir Savaş ve Mücadelenin Olduğu Yerde Huzurdan Söz Edemezsiniz. Sağlıcakla Kalın.