Uzun zamandır kutlu doğumla ilgili yazı paylaşmayı düşünüyordum. Geçen dinlediğim Cuma hutbesinde kutlu doğumun bu seneki temasının “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlendiğini hoca efendi dile getirdi.
Yaşadığımız son yıllara baktığımızda gerçekten de çok ihtiyaç duyduğumuz, üzerine ciddi anlamda düşünülmesi gereken anlamlı bir konu. Kutlu doğum haftasının konusu güzel ve anlamlı ama daha da anlamlı ve güzel olması için Güvenli Toplumların oluşması için çabanın sarf edilmesi gerekiyor. Elbette çaba sarfedenler vardır ama çabanın yetmediğini ve yetmeyeceğini başta kendi çevremiz olmak üzere her yerde görebiliyoruz.Peki, yetmesi için nasıl çaba gösterilmeli ya da ne yapmalı? Bu soruya nacizane cevap vereyim. En başta bu sadece dernekler, vakıflar, yardım kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarına düşen bir iş değil. Herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Sonra da bizi biz yapan özümüze dönmeliyiz. Allahın kemale erdirdiği bir dinin temsilcileri ve bu dini yaymak için gönderilen son peygamberin ümmetiyiz. İşte bizi özümüze döndürecek yol bu. İnandığımız dini en güzel şekilde yaşayıp temsil etmeliyiz.
Soruya verilecek diğer bir cevap da ''Ey örtünüp bürünen (Peygamber!), kalk da uyar, Rabbini yücelt, nefsini arındır''(Müddesir suresi 1-4) ayetleridir. Ayetlere dikkatlice baktığımızda Hz Peygambere insanları uyarması, Rabbini yüceltmesini ve NEFSİNİ ARINDIRMASI gerektiği buyuruyor. İnen bu ayetlerdeki emirlerin sadece peygamberlere ve din adamlarına inmediğinin farkına varmamız gerekir. Bu ayetleri dikkate alarak yapacağımız ilk iş kendimizi düzeltmek, nefsimizi arındırmak ve içimizle dışımızla insanlara güven verecek bir şekle bürünmek olacaktır. Bediüzzaman Said Nursi'nin belirttiği gibi '' Nefsini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez'' anlayışı içinde olmamız lazım. Diğer bir ayette ise '' Önce en yakın akrabanı uyar'' (Şuara Suresi 214) buyuruyor. Nefsimizi arındırıp kendimizi ıslah etmeye çalışmak ve yakınlarımızı yani ailelerimizi uyarmak ailelerimiz içinde güven tesis edip o şekilde güven toplumu inşa etmeye adım atabiliriz. 2015 yılı kutlu doğum haftası için belirlenen Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı adlı bir konferansa katılmıştım. Konferansta şu cümleler çok hoşuma gitmişti. ''Bir ailede eşler birbirleriyle geçinemiyorken, kardeşler birbirlerinin yüzüne bakamıyorken birlikte yaşamı konuşmamızın bir anlamı yok.'' Şimdi aynı şeyi bugün için bende söylüyorum. Ailelerimiz içinde güven sağlanmadığı sürece toplumda güveni konuşmanın anlamı yok. Çünkü toplumları oluşturan fertler ve ailelerdir. Temeli sağlam olmayan bir binanın sağlam olması düşünülemeyeceği gibi aileleri sağlam temellere dayanmayan bir toplumunda sağlam olması düşünülemez. En başta kendimize, eşimize, kardeşlerimize, yakın çevremize biz güven vereceğiz. Bu güveni kendimiz vermediğimiz müddetçe toplumdan güven toplumu olmasını beklemeye hakkımız yok.
Kutlu Doğum Haftası için belirlenen Hz. Peygamber ve Güven Toplumu konusunun zihnimizde ve hayatımızda yeni ufuklar açması, herkesin önce kendinden başlayıp Hz. Peygamberi anlayarak ve yaşayarak güvenli toplumların inşa edilmesi temennisiyle...