Değer nedir diye düşünüyorum kaç zamandır. Yaşadığımız hayat değerli mi? Daha doğrusu hayatımızı değerli kılan neler kaldı şu hayatımızda?
İnsan Allah'ın yarattığı en değerli varlık değil midir zaten? Dolayısıyla etrafına değer vermeli ve değerli şeylere sahip olmalıdır. İnsanın sahip olduğu değerlerin içinde öyle bir değer var ki değerler halkasının zirvesi, insanın olmazsa olmazı varlığıyla var olan ve var olduğu sürece devam edecek olan ailedir. Fakat halkanın zirvesi dediğimiz bu kutsal değerin kaybolmaya başladığına eminim ki hepimiz şahit olmuşuz.Toplumun varlığı ailenin varlığıyla doğru orantılıdır. Aile ne kadar güzel, olumlu olursa toplumun o derece güzelliği ortaya çıkar. İçinde sevginin, saygının, muhabbetin olduğu ailelerin bulunduğu bir toplum nasıl güzel olmaz ki?
Her bir aile ferdinin koşarak gittiği ve içinde huzur bulduğu bir yuvanın varlığına ne kadar hasret kaldığımızı evine gitmek istemeyen çocukların ve gençlerin gün geçtikçe artmasından anlayabiliriz. Günlerce babamı evde göremiyorum diyen çocuklara nedenini sorduğumuzda sabah uyanmadan babamın kahveye gittiğini ve dönene kadar uyudum diyenlerden anlıyoruz. Çocuğum beni takmıyor sözümü dinlemiyor diyen babaların ve annelerin haykırışlarından, serzenişlerinden çıkarabiliyoruz. Çocuğunun başını okşamaya üşenen sonra da çocuklarından en ufak hata kabul etmeyen anne babalar sayacak o kadar çok şey var ki yazılacak satırlar ve sayfalar…
Öyle bir duruma geldik ki çocuklar anne babalarından şikayetçi, anne babalar ise çocuklarından. Herkes birbirini suçluyor fakat kimse suçu üstlenmiyor. Yani suç var suçlu yok. Herkes kendi penceresinden bakıyor olaya. Oysa hatasız bir insan yoktur ve bunun küçüğü büyüğü olmaz. Kimse hatasını düzeltmenin peşinde değil. Böyle olunca da yapılan yanlışlar artıyor, aradaki bağlar kopuyor ve aileler dağılıyor.
Gelin buna bir dur diyelim. En başta hatalarımızı kabul ederek başlayalım. Hatalarımızla birbirimizi sevmeyi ve saymayı öğrenelim. En büyük hatayı bizi yaratan Rabbimize yaptığımızı ve Rabbimizin de bizi hatalarımızla kabul ettiğini, dönüş kapısını kapatmadığını bilelim. Sonra da oturup konuşmayı deneyelim. İçimizi döküp birbirimizi anlayalım. Sorumluluğumuzu bize hatırlatan '' Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından koruyun'' ayetiyle hatırlayalım. ''Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olandır'' hadisindeki hayırlı insanlardan olalım. Unutmayalım ki her düzelen aile toplumun düzelmesi, düzelen toplum da geleceğin inşasıdır.
Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz. ( Hadis-i Şerif)