Değerli okuyucularım, bu yazımı yazarken hiç düşünmedim, sadece yazmam gerektiğine inancım tam olduğu için kaleme aldım..
Yaklaşık 4-5 gün önce Bitlis'in Tatvan ilçesi 300 evler mevkiinde, yani Cumhuriyet Mahallesi'nde çocuk yaşta denecek kadar genç 2 kişi arasında kavga çıktı. Sebebi öğrenilmeyen kavgada gençlerden biri bıçak darbesi alarak yaralandı..Yaralı genç hastaneye kaldırılırken, olayı duyan polis ekipleri, ambulanslar ve biz gazeteciler olay yerine gittik. Ben olay yerine vardığımda, çok sayıda ve bir kısmı zırhlı olan ekip araçları ile olay yerine gelen 50'den fazla polis ellerinde jopla bekliyordu. Diğer yandan da tedirgin olan halk sokağa dökülmüştü. Olayın ne olduğunu çözmeye çalışırken bir yandan da, kameramı açtım ve haber amaçlı çekim yapmaya başladım..
O esnada elindeki jopla sert bakış sergileyerek bana doğru yaklaşan birini fark ettim. Polis olduğunu bilmiyorum, çünkü sivil elbiseliydi ama polis olduğunu tahmin ettim. Yanıma yaklaştıkça sorgulayıcı ve sert ifadelerle 'sen ne yapıyorsun burada' diye sordu. Gazeteci olduğumu belirtip, çekim yaptığımı söyledim. Daha da çok üzerime doğru gelerek 'sen ne diye çekim yapıyorsun, kimden izin aldın sen, gazeteci her şeyi yapabiliyor mu?' diye sorgulamaya başladı ve uzaklaştı..
Adını bilmiyorum, benim için isim çok da önemli değil.. Bir kurumu temsil ediyorsa, o kuruma yakışır şekilde hareket sergilemesi gerekiyor, önemli olan budur ve böyle biliyorum..
Şimdi de ben sana soruyorum, elindeki jopla etrafa tehditkar bakışlar sergileyen arkadaşım; Polis olmak sana şiddet hakkı mı veriyor? Ortalığı yakıp yıkmanı mı gerektiriyor? Her an birisini korkutmak ve dövmek için hazır beklemeni mi amaçlıyor? Dayak atarak mı rahatlıyorsun, yoksa halkı devlete düşman etmek amacındamısın?
Sözlerim ağır olabilir, hiç kimse kusura bakmasın.. Bu sebepten dolayı olayın detayını iyice araştırdım. Çocuk yaşta 2 genç arasında kavga çıkmış, kavgada biri yaralanmış, yaralanan hastaneye kaldırılmış, yaralayan civardaki bir esnafın iş yerine sığınmış, olay bu..
Olaydan sonra, olay yerine giden polis ekipleri ardı ardına destek kuvvet isteyerek, ortalığı savaş alanına çevireceğine, konu uygun ve tatlı dille çözemezmiydi? Oradaki halkı tedirgin etmenin ne anlamı var. Kadın, çocuk, yetişkin, yaşlı ve genç her yaşta insanlara korku veya öfke yaşatmanın ne anlamı var? Üstelik bu süreçte..
Jandarmanın vatandaşlara çiçek uzattığı, polisin halkı şekerle karşıladığı, askerin halkla ve vatandaşlarla bayram kutladığı bu süreçte küçücük bir olayı büyüterek birkaç polis ve vatandaşın yaralanmasına, halka öfke devlete karşıtlık aşılamaya çalışılmasına hiçbir anlam veremedim..
Bizim herkesimden insanları kucaklamamız lazım, gençleri ve çocukları sahiplenmemiz gerekiyor, ötekileştirmeden..
Kalın sağlıcakla…