Değerli okuyucularım, bu yazımı yazmadan önce kendimi iyice yokladım. Yazsam mı, yazmasam mı arasında kararsız kalmıştım, ama öyle görünüyor ki yazmadan olmuyor. Hiçbir kurum sorumluluğunun bilincinde davranmıyor..
Tatvan çarşı merkezinde herhangi bir yerde bir veya iki saat oturun. Sonra Van Gölü'nün Tatvan sahiline geçip orada herhangi bir yerde oturmaya devam edin. Ortalıkta gezinen dilencilerin hal ve hareketlerini gözlemleyerek, size gelip para dilenen dilencileri tavırlarına bakın ve sayılarının çokluğuna dikkat edin..
Ben bugün öyle yaptım ve toplum içindeki hal hareketine dikkat etmeyen saygısızca tavırlarla para dilenen 200 civarında dilenci ile karşılaştım. İnsanlara yapışarak ve yılışarak neredeyse zorla para dilenen bu dilencilerin her birisine 1 lira verildiğini düşünün. Bu durum gün içinde 200 lira yapıyor. Bu da ayda 6 bin lira ediyor. İnancına yenik düşüp, vicdan ve merhametini zorlayan bir kişinin Tatvan'da aylık dilenci gideri 6 bin lira oluyor..
Bir de perdenin diğer yüzüne bakalım. Bir dilenci gün içinde en az 500 vatandaşa yöneliyor. Bunların ortalama 250'sinden para alıyor. Bu da bir dilencinin gün içinde elde ettiği paranın 200 ile 250 lira olduğunun göstergesidir. Bu da aylık 6 bin veya 7 bin lira ediyor. Dilencilik yapanların aile bireylerinin 4 kişi olduğunu düşünürsek aynı evin aylık gelirinin 24 bin veya 30 bin lira olduğu hesaplayamamak mümkün değil.. (Kim kazanıyor bu parayı..!)
Neden 4 kişilik aile dedim, hiç kimseyi zan altında bırakmadan onu da açıklayayım.. Tatvan'da ikamet eden ihtiyaç sahibi herkesin ve her ailenin sosyal yardımlaşma vakfı tarafından imkanlar dahilinde desteklendiğini görüyor ve biliyoruz. İstisnalar hariç, bunların içinden hiç kimsenin dilenciliğe yöneldiğini de görmedik ve asıl ihtiyaç sahibi olanların aşırı derecede gururlu olduğunu biliyoruz. Bunun dışında, Suriye veya Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinden Tatvan'a gelip dilenen insanları görüyoruz. Yetişkinlerin yanı sıra çoluk ve çocukların hepsi aynı işle meşgul.. Dilencilik.. (Bu konuda biraz da kendimizi sorgulamalıyız.. Dilenciye para vererek daha fazla dilencinin, daha çok dilenmesine sebep oluyoruz..!)
Şimdi bir de işin vatandaşlık yönüne bakalım. Arkadaşlarıyla, eşi, dostu, sevgilisi veya çocuklarıyla bir ortamda oturan vatandaş, dilencilerin küçük düşürülme operasyonuyla baş başa kalıyor. Ya kalkıp sayılarının sonu bitmeyen dilencilere para verecek veya param yok diyerek başını önüne eğecek. Tatvan'da dilencilik öyle bir hal almış ki, yakında birileri yakanıza yapışıp bana para vereceksin derse hiç şaşmayın. Bu gün bir ortamda rencide ediliyorsanız, dilenciye para vermediniz diye, yarın küfür de işitirsiniz, dayak da yersiniz..
Şunu da kurumlara sormak istiyorum; zabıta ne iş yapıyor? polis ne işle meşgul? Tatvan'ı dilencilerden temizlemek veya dilencilere sınır koymak kime düşüyor? Bana mı düşüyor, vatandaşlara mı düşüyor?
Kurumların topu birbirlerine atmalarına anlam veremiyorum.. Arkadaş, bir iş yapılacaksa kurumların bir olup hep beraber o işe odaklanmaları gerekiyor. Her kurumun kendisine sınır çizerek işi başından atması veya diğer bir kurumu lekelemesi yersizdir..
Her kes işini gereğine uygun şekilde yapsın.. Benim işim bunu gözlemleyip, halkı bilgilendirmek ve kurumları bilinçlendirmek için yazmaksa, bu işi çözmek de hangi kuruma veya kime düşüyorsa bir an önce çözüme ulaştırılmasını umut ediyorum..
Bölgenin en güzel yerleşim alanı olan ve çevre il ile ilçelerden çok sayıda insanların ziyaret ettiği turizm kenti Tatvan'da insanlar huzurlu ve rahat değil..