Hepimiz barış, adalet, eşitlik, huzur deriz. Lakin bir türlü o dediklerimiz olmaz. Nedeni? Her halde: Herkesin kendi düşüncesindeki huzurun, doğru olduğunu kurmak istemesi.

Artık ortak bir kararda buluşma vakti geldiğini bilmemiz gerekir. Şahıs merkezli düşünmemek gerekir, bu sağlıklı değil. Şahıs, cemaat, parti, mezhep, etnik grup, siyasi görüş nefreti üzerinden tavır almak bizi hak ve hukuka götürmez.

Müzakere ederek ve hep birlikte karar verelim.

Bizler dil ile dua ediyor. Fiilen dua edenler de BİZLERİ yönetiyor. Halbuki İslamiyet, her iki dua şeklini de bir bütün olarak emrediyor.

Eğer BİZLER bu anlayışı yakalarsa onlar da ''süper güç'' haline gelebilir.

YENİ YILMIŞ…

Muhasebe yapmak lazım, vicdanen ve insaniyet namına: Kaç günaha, haksızlığa, zulme ortak olduk? Kimimiz neyin peşinde, kimimiz bir tas sıcak çorba peşinde.

Sahillere vuran bebekler, mazlum çocuklar! Anasız babasız çocuklar. 12 saat çalışıp, zor şartlara rağmen hala helalden vazgeçmeyenler ve bunun yanında haram saltanatı kuranlar!

Gençlerin beyinlerine kurulan tuzaklar. Her birinin pop yıldızıymış gibi davranmak zorunda bırakılan sahipsiz nesiller. Savaşlarla, bütün medeniyetleri ile yakılan yıkılan dev şehirler, medeniyetler... Sadece sessiz bir ses yükselir…'Asra yemin olsun ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler bu hüsrana uğrayanların dışındadır' Asr Suresi