Savaş başlamadan Suriye'yi gezmiştim. Suriye'nin bugünkü direnişin ayak sesleri o gün fark etmiştim. İnsanlar fakirdi, mazlumdu, Devlet tarafından korkunç bir korku hegemonyası heryere hakimdi. Bir şey konuşacağımız zeman rehber uyarma ihtiyacı hissediyordu. Şam'ın taksicilerine güvenmeyin çoğu El-Muhaberattır siyasi meseleleri konuşmayın diyordu.

Siyasi meseleler benim için sigara gibiydi sigara içmem ama siyaseti konuşmadan edemezdim. Öyleki rehber uyarma ihtiyacı hissetmişti, sizleri götürürlerse elimizden hiçbir şey gelmez uyarısı yapmıştı. Çünkü ülkeye girerken üç saat kontrol noktasında bekletilmiştik.

Avrupa ülkelerinin çoğunu gezen biri olarak Avrupa sınırlarında çoğunda kontrol noktaları yok, sadece cep telefonuna gelen mesajla bir ülkeden bir ülkeye giderken uyarı sinyalı geliyordu. O zaman anlıyorduk diğer ülkenin sınırlarına girdiğimizi. Şam ve diğer bölgeler Kahraman sahabe ve Osmanlı mezarları ile doluydu. Yani Suriye'yi gezerken dirilerden çok ölüleri geziyorduk. Çünkü ölüler tehlikeli değildi, siyaseti ve olayları konuşma imkanları yoktu. Çünkü ölü ziyaretinde devlet için tehlike yoktu. Şimdi Suriye'ye gidersek her ölüyü ziyaret etmekte tehlikeli. Orda kürtlere resmi dairelerde işi verilmiyordu zaten kimlikleri yoktu en iyi Kürt lokantalarda aşçı başı idi.

Hakikaten lüks bir lokantaya yemek yemeye gittiğimizde ordaki aşçı başının bayağı havası vardı. Şam'ı gezmek için bir taksi çağırdık sohbette başladık ücreti sorduk abi dedi ben sizden ücret almam benim kardeşim sizin dağlarda gerilla idi. Sizin için şehid oldu. Abi bizim orda gerilla çok laik gerilla, Kürt gerilla, Türk gerilla, şeriatçı gerilla, amerika ve İsrail'e hizmet eden gerilla yani anladığın gibi bizde gerilla çok ama sizin burda gerillaya ihtiyacınız vardı. Burda niye şehid olmadı kimliğiniz yok çalışamıyorsunuz, devlet memuru olamıyorsunuz. Burda niye şehit olmadı. Abi burda hemen öldürüyorlar, kardeş ordada öldürdüler diyerek sohbetimiz devam etti.

O gün kürtlere kimlik veremiyenler bu gün toplam nüfüsü 1,5 milyon olan rojava, kamuşlu ve Serkan'iyi içine alacak şekilde devlet yer vermiştir. Nnedese yarın öbür gün düzlüğe çıkan Suriye bu insanların canına okuyacak gibi geliyor. Beşar Esad'ın güvenilecek bir yapısı yok. Dikkatımı çeken bir diğer özellik tayip gibi bir lider, TOKİ gibi bir teşkilatın olmayışı ülkede barınma imkanı yok gibiydi. Şam'da gündüz nüfüsü 4 milyonken gece 2,5 milyona düşmesi oluyordu insanların kalacak bina ve evlerin olmaması insanlar gündüz şehire gece köylere çekiliyordu. Beni en çok sevindiren de şehirden uzak köylerde medreselerin çocuklarla tıklım tıklım olmasıydı. Lübnan sınırında rahib bahiranın köyü, beşar Esad'ın sarayları, sahabe ve tabiinlerin mezarı derken Suriyeyi bitirip Türkiye sınırına gelmiş olduk ama sınırda bir süpriz bekliyordu altınoluk turizimle 48 kişilik giriş yapmıştık dönüşümüz 47 kişi görünüyordu arabanın arka tarafında yolculukta hiç konuşmayan bir genç vardı onun koltuğu boştu bir not bırakmıştı. Allaha emanet olun, beni beklemeyin ben burdan dönmeyeceğim notu bırakmıştı. Kontrol noktasında bizi 4 saat bekletiler bu Genç'i ölü veya diri sizden istiyoruz onu bize getirin o gelmeden sizi bırakmayız dediler ve şunuda eklediler bizim istihbaratımız çok kuvvetli bir kaç saat içinde biz sizin adamınızı ölü veya diri size teslim ederiz dediler. Dedikleri gibi oldu. biz hala sınırda iken o Genç'i arabayla Şam Merkez'den bir köye giderken yakaladılar. O çocuğun bir suçu varsa yarın size torbada göndeririz dediler bizi bıraktılar. Suriyenin durumu o günde berkemaldı. Bugünde berkemaldır.

Allah tüm mazlumlara ve insanlığa, bu zalim yapılardan dolayı bir çıkış noktası nasip etsin.