Seçimler olaylar ve hayatımızın akış merhalesinde bulunduğumuz ve yaşadığımız sosylojik tabakada ne kadar istemezsekte, bazen istemediğimiz durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Hiç kimsenin birbirini idare edemediği ve herkesin, her konuda uzman olduğu devrin içerisinde, bazen insan haklı olmaktan korkar oldu.

Seçimler için ve gelecekte siyasi pozisyon açısından stratejiler geliştirlmekte ve herkesin siyasi rakibini oyun dışına alması için çaba sarfetmekte. Ancak; bu keskin bir iç hesaplaşmaya, kin ve nefretinde birleşmesi sonucu daha kötü sonuçlar doğurabilmektedir. Hiçbir zaman eleştiriye açık olmayan ya da hazmedemeyen bir tabanın bulunması hem partiler, hem de bütün insanlar için çok tehlikleli bir yolun habercisidir.

Senaryolar ön görülerek ve hükümetin hem HDP hem de MHP'nin baraj altında kalması için uğraş veriyor görüntüsü göstermesi ki bu siyasi rekabet içerisinde doğru okunabilir bir durum, aynı şekilde Ak partinin yeniden tek başına hükümet olması için siyasi hamleler ile ve bazı stratejiler dahilinde engellenmesi de doğru okunabilir bir durum.

İnsanlar: Artık siyasetçilerin yüzünü görmeleri bazen sıkıcı ve olmadık yorumlara neden olmaktadır. Bu her kesimin politize ettirilmesi ile alakalı bir durumu göstermektedir. Herkes savunduğu partinin ve düşüncenin mutlak doğrular kabul etmesi ve onu eleştirilmeme yönünün olmaması, bizleri düşmanlaştırıcı kutuplara sevk etmektedir.

Gerçek manada, eğer siyasetin önü açılıp, çatışma ve savaşın bitmesi için her türlü diyalog isteniyorsa, bütün kesimlerin barajsız bir meclis ve içerisinde bütün siyasi görüşlerin, saygı çerçevesinde yer alması kadar doğal bir durum olamaz. Bundan dolayı HDPnin boğularak; Siyasi kanalın tıkanması sonucunu verecektir. Buda işleri daha da zorlaştıracaktır.

Aynı şekilde bütün olayların ve bütün herşeyin altında CUMHURBAŞKANI'IN aranması, adeta bütün tabanlarda ne kadar kutuplaştırıcı ve nefret duygusunun öznel duruma düştüğünün kanıtıdır. Herşeyi bir faktör etrafında toplamak, kendimizi kabul görmemek anlamınıda içerisinde barındırır. Siyasi olarak, eğer: Gerçek manada kucaklayıcı bir üslup kullanılırsa Türkiye'nin bir mozaik olduğu ve ORTADOĞU'nun abisi olduğu görülecektir. Buda hakikatin sahibinin tanınması ile olacaktır.

DIŞA DOĞRU..

Ortadoğu gibi bütün zenginlikleri içerisinde barındıran ve şimdi o zenginlikler içerisinde fakirliği ve zilleti yaşayan bir görünümde. Tarihten ders almayarak, doğru okunabilir bir dış siyaset araçları geliştirilmeden, hem Ortadoğu'ya hem de İslamiyete büyük zarar verilmekte.

Son gelişmler göz önüne alındığında, ulus devletlerin dikişlerinin attığı ve syces- picot antlaşmasının yeniden devreye sokulduğu, çok müslüman öldürülerek paylaşımın yapılması amaçlanmaktadır. Hiçbir ülkenin iç işlerine müdahale söz konusu olmamalı ve Ortadoğu ABD gibi emperyalist ülkelerin insafınada bırakılmamalı.

Kim bu savaşlara ve ölümlere dur diyecek. Şu ana kadar çıkan her hangi bir güç yok. Tam tersine körükleyen güçler bulunmakta. Tam olarak burada, İslam ülkeleri dahilinde, geniş bir açı ile değerlendirme yapılıp, sömürgeci ülkelerin karışması engellenmeli, her türlü kirli planın devreye sokulduğu ve bu kirli planın Türkiye'ye sıçramasıda istenmektedir. Bunu engelleyici durumlar geliştirilmesi gerekmektedir. Bu da ancak karşılıksız dolardan vazgeçilmesi ve hakemlik sistemi, yerinde yönetim gibi ADİL DÜZENİ sağlayıcı etkenlerin sağlanması ile olacaktır.