Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçeklerdir bilgi; malumat ve kavrayış bütünüdür; insanlığın deneyim havuzudur; Akıllı varlık olan insan ile nesnelerin arasında kurulan ilişkiden doğan ürünün adıdır.
Belki de meleklerin Adem'e secde ettirilme hikmetlerinden biride bilgidir. Hz. Süleyman'a Belkız'ın tahtını 2500 km'den sağlam olarak, cinlerden daha hızlı, göz açma- kapama sürecinde getirme ilmidir bilgi. Her öğreti bir bilme, her deneyim bir bilgidir. İnsanlığın ortak malı olan tecrübeler bütünüdür.İnsanlığın bilgi birikimini yapması, dünyada var olan nesnelerin ortaya çıkarılması, teknolojik icatların yapılıyor olması, ve bilgi havuzları genişledikçe buluşların artarak ivme kazanması, Allah'ın Hz. Adem'e bütün isimleri öğretmesinin bir tecellisidir. Allah'ın Adem'e öğretiyi; yaşam rehberimiz, hayat navigasyonumuz Kur'an'ı kerimden aynen aktarıyorum.
'Bakara 31 – Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti. Müteakiben önce onları meleklere göstererek: 'İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!' dedi.
Bakara 32 – 'Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin' dediler.
Bakara 33 – Allah: 'Âdem! Eşyanın isimlerini onlara sen bildir' dedi. O da isimleriyle onları bildirince Allah buyurdu: 'Ben size demedim mi ki göklerin ve yerin sırlarını Ben bilirim.' Ve Ben sizin gizli açık yapmakta olduğunuz her şeyi de bilirim.'
Bakara 34 – O vakit meleklere: 'Âdem için secde edin!' dedik. İblis dışındaki bütün melekler secde ettiler. İblis bunu yapmadı, kibrine yediremedi ve kafirlerden oldu.'
İnsan için bilgi büyük öneme haizdir. Ailede, okullarda, kurslarda, yayın organlarında ve toplumsal ortamlarda verilen eğitim ve öğretilerin amacı, geçmişten gelen bilgilerin bireylere aktarılmasıdır. Bilgi deyimlerle elde edilerek, ya da ilahi mesajlarla insanlara aktarılarak, ilme ve bilime dönüşen insanlığın ortak malıdır. Nerede bulunursa oradan alınır. Tüm deneyimler bilgi havuzları manasında olan kütüphanelerde veya bilginin nesnelere dönüşmüş somut teknolojik nimetler üzerinde görmekteyiz. Dünyadaki zalim sistemler insanlık için önem arz eden bilgi ile teknolojik nimetleri insanlığın hizmetine vermemek için, ya da menfaat, baskı ve zülüm aracı olarak kullanmak niyeti ile saklayabilmektedirler. Casusuluğun çıkış nedenlerinden biride bu bilgileri çalarak, kötü niyete karşılık başka bir kötülük yapmaktır. Bilgiye olan ihtiyaç fazla, ancak zaman sınırlıdır. Bu nedenle toplum yada bireylerin ihtiyaç duydukları bilginin tümünü kendi zaman tünelinde tecrübe etme imkan ve fırsata sahip olmadıklarından, söz ettiğimiz bilgi havuzlarından hazır almak bir zorunluluktur.
Bilme, anlama , kavrama, idrak etme sadece akıllı varlıklara verilmiş büyük bir nimettir. Aklın değeri bilgi varsa anlam kazanır. Yani akıl bilgi toplamak ve onu doğru kullanmayı sağlamak içindir. Her bilgi faydalı değildir. Boş, gereksiz ve zararlı bilgi de vardır. Güzel ahlak ve vicdan ile yoğrulmayan bilgi tehlikelidir. Kullanırken fıtrata uygun bozulmamış ahlak ile
vicdanın denetiminde olmalıdır. Bilgi; vicdansız, ahlaksız, şeytani virüs bağımlılığı olan kişi ya da toplumun elinde ateşe, silaha, kibir, zülüm ve baskıya dönüşür. Dünyada ağalık taslayan zalim sistemlerin durumu böyledir. Demek ki bilmek bir insan için yeterli bir olgu değildir. Bilgiden faydalanmak için onu doğru kullanmak gerekir. Yukarıdaki ayette iblis bilgiyi doğru kullanmadığı için şeytanlaşmıştır. Kötü amaç için kullanılan bilgi insanlığa zarar vermektedir. Tüm silahlar, gerekçesi ne olursa olsun bu durumun bir yansımasıdır. Kullanılmayacak olan anlamsız ve boş bir bilginin de insana, insanlığa faydası yoktur ve zaman israfıdır. Bilgi havuzu genişledikçe, onu kötü amaç için kullanıp insanlığı felaketlere sürükleme ihtimali artmaktadır. An itibari ile nükleer silahlara sahip olan ahlaksız ülkeler, bu silahları kullanmaya kalkarsa dünyanın durumunu düşünün…
Şu anda dünyada bilinen tahmini; Rusya 5977, Nato ülkeleri 5943, Çin 350, Pakistan 165, Hindistan 160, Kuzey Kore 20 ve İsrail de 90 olmak üzere toplam 12 bin 705 adet nükleer başlık bulunmaktadır. Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma Girişiminin (ICAN) yayımladığı rapora göre, kullanılabilir nükleer silah başlıkları toplamı, 1945 yılında Hiroşima'da kullanılan nükleer bombanın yaklaşık 138000 tanesine eşdeğer olduğunu belirtmiştir. Bu büyük nükleer risklerin Tramp, Netenyahu yada putin gibi, seçilmiş olsalar da dengesiz kişiliklerin iradelerinde olması ürkütücüdür.
Tam da böyle bir ortamda bulunduğumuz için Müslüman fertlere ve İslami değerlere ihtiyacımız vardır. Müslüman fertler derken, toplumun önemli bir kısmını oluşturan, iman ettiği kitaptan habersiz, onu umursamayan, her türlü İslami yasaklara bulaşan, İslami hiçbir değere riayet etmeyen, birçok bağımlılık hastalığına düçar olmuş, güven vermeyen, dünyaperest kimlik Müslümanlarını kastetmiyorum. İlahi emir ve yasaklara riayet eden, Allah'tan başka tüm ilahları kalbinden ve hayatından çıkarmış, iman ettiği kitabını anlayarak okuyan ve onu hayatına tatbik eden, Kuran ahlakı ile yoğrulmuş, elinden ve dilinden emin olunan, karıncayı bile incitmekten imtina eden, örnek insan Resul-i Ekrem'in izinden giden Kamil şahsiyetleri kastediyorum. Dünyanın gelişen bilgi, iletişim ve teknolojik ortamında İslam'ın ahlaki freni daha fazla gereklidir. Bu nedenle yönetim ve eğitimde; hayata hakim olan Müslüman şahsiyetlere, İslami değerlere, Kuran ahlakına sahip gerçek Yusuflara, gerçek Süleymanlara daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Yoksa insanlık bu bilgi, teknoloji ve imkanlarla, İlahi Hayat rehberinden yoksun olarak, bir uçuruma doğru hızla sürüklendiği aşikardır.